Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Michael'e yazdığı başka bir mektupta da, bütün bu fiziki zorluklardan daha kötü olan bir şeyin sözünü ediyor: Beş yıl, muhafızların kontrolü altında, bir yığın insan arasında yaşadım hep; tek saat bile yalnız kalamadım. Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. İnsan topluluğu bir zehir gibi ya da bulaşıcı hastalık gibi ve ben bu dört yıl, her şeyden çok bu dayanılmaz işkenceden acı çektim. Öyle anlar oldu ki, günahsız ya da suçlu rastladığım herkesten nefret ettim ve onları, hayatımı çalan ve bunun cezasını çekmeyen haydutlar olarak gördüm.
Sayfa 60 - Beşinci Bölüm, Ölüler EviKitabı okudu
Beş yıl muhafızların kontrolü altında, bir yığın insan arasında yaşadım hep; tek saat bile yalnız kalamadım. Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. İnsan topluluğu bir zehir gibi ya da bulaşıcı bir hastalık gibi ve ben bu dört yıl, herşeyden çok bu dayanılmaz işkenceden acı çektim. Öyle anlar oldu ki, günahsız ya da suçlu rastladığım herkesten nefret ettim ve onları, hayatımı çalan ve bunun cezasını çekmeyen haydutlar olarak gördüm.
Sayfa 60 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dostoyevski'nin sürgün günlerinde düşündükleri
Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. Çünkü insan topluluğu bir zehir ya da bulaşıcı hastalık gibi.
Sayfa 60 - İletişim, e-kitapKitabı okudu
İnsanoğlu durmadan çoğalan bir VİRÜS.
Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. Çünkü insan topluluğu bir zehir ya da bulaşıcı hastalık gibi.
Oy Sibirya Sibirya,ne kadar bahtın kara...
Beş yıl, muhafızların kontrolü altında, bir yığın insan arasında yaşadım hep; tek saat bile yalnız kalamadım. Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. insan topluluğu bir zehir gibi ya da bulaşıcı hastalık gibi ve ben bu dört yıl, her şeyden çok bu dayanılmaz işkenceden acı çektim. Öyle anlar oldu ki, günahsız ya da suçlu rastladığım herkesten nefret ettim ve onları, hayatımı çalan ve bunun cezasını çekmeyen haydutlar olarak gördüm.
Beş yıl, muhafızların kontrolü altında, bir yığın insan arasında yaşadım hep; tek saat bile yalnız kalamadım.Yalnız kalmak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. İnsan topluluğu bir zehir gibi ya da bulaşıcı hastalık gibi ve ben bu dört yıl her şeyden çok bu dayanılmaz işkenceden acı çektim. Öyle anlar oldu ki, günahsız ya da suçlu rastladığım herkesten nefret ettim ve onları, hayatımı çalan ve bunun cezasını çekmeyen haydutlar olarak gördüm. Dostoyevski.
Reklam
...bedenke bitte, dass das World Wide Web, als ich es kennenlernte, völlig anders war. Es war ein Freund, es war Mutter und Vater. Es war eine grenzlose Gemeinschaft, die mit einer oder mit Millionen Stimmen sprach, Neuland, das allen offenstand... ... Das heutige Internet hat damit nichts mehr zu tun. Es ist wichtig zu wissen, dass dieser Wandel bewusst herbeigeführt wurde
Gida üretimi ilgili uzun ama önemli bir yazi
Süpermarkette Küçük Bir Gezinti Süpermarkete girdiniz, burayı bir şehir gibi düşünün, en kıymetli yer neresi? Çoğu müşteri bunu fark etmez ya da önemsemez ama konum olarak süpermarketin en kıymetli bölgesi orta kısmı. DR. ALP SİRMAN Burası aynı zamanda en fazla işlenmiş, besin katkıları eklenmiş olan besinlerin olduğu bölüm.
Julien Benda’nın, entelektüelleri, insanlığın vicdanı olan süper yetenekli, ahlâki donanımları gelişkin filozof- krallardan oluşan bir avuç insan olarak gösteren ünlü tanımı vardır. entelektüel hayatın sistematik bir analizi olarak değil, görevlerini bir yana bırakıp ilkelerinden ödün veren entelektüellere yönelik zehir zemberek bir şekilde saldırır. Benda gerçek entelektüeller olduklarını düşündüğü Sokrates ve İsa’nın adı sık sık geçer; daha yakın zamanlardan da Spinoza, Voltaire ve Ernest Renan örnekleri verilir, bu dünyaya ait olmayan ebedi hakikat ve adalet standartlarının bayraktarlığını yaparlar.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Antoninus sülalesinden beş imparatorun saltanat dönemi olan İ.S. ikinci yüzyıl bile zihinsel gelişimin tamamen durduğu bir dönemdi. İnsanlar, hemen hemen hiçbir şey bilmemekten kayıtsız bir mutluluk duyuyorlardı sanki. ... Refah cilası, bu cehalet tapıncının sonuçlarını gizliyordu. ''O çağda yaşayanların gözünün,'' diye yazar Edward Gibbon, ''Kamusal mutlulukta, çürüme ile bozulmanın gizli nedenlerini yakalaması hemen hiç olanaklı değildi. Uzun barış ve Romalıların tekbiçimli yönetimi, imparatorluğun yaşamsal organlarına yavaş yavaş gizli bir zehir zerketti. İnsanların kafa yapıları giderek aynı düzeye indi, deha ateşi söndü ...
Sayfa 5
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.