Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1980'lerden itibaren araştırmalarda ya da eğitim amacıyla herhangi bir hayvanın kullanılması artık IACUC (Institutional Animal Care and Use Committee, Kurumlarda Hayvan Bakım ve Kullanım Komitesi) onayı gerektiriyor ve bu komitelerden onay almanın hiç de kolay olmadığını her araştırmacı gayet iyi biliyor. Kafeslerin büyüklüğü, gıda ve veterinerlik hizmetlerinin miktarı ve kalitesi ve egzersiz yapabilme ve sosyal temas olanakları sıkıca denetleniyor. Araştırmacıların ve yardımcılarının hayvan deneyleri etik ilkeleri dersi almaları, bir dizi tartışmayı izlemeleri ve bir sınavdan geçer not almaları gerekiyor. Bir hayvanı rahatsız edecek ya da strese sokacak her deney özel kurallarla denetlenen bir kategoride ele alınıyor ve “bilime ve insanlığa daha fazla yarar sağlama” olasılığının kanıtlanması gerekiyor.
Sayfa 504Kitabı okudu
Farklı bireyler iç içe geçip ticaret yaptıkları ve mesleki ya da sosyal ekiplerde üstanlam taşıyan bir hedefe ulaşmak için işbirliğine yöneldikleri zaman saflık sezgileri yumuşayabilir. Yedinci bölümde verilen bir örnekte eşcinselleri şahsen tanıyanların eşcinsellik konusundaki hoşgörülerinin arttığından söz ediliyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nde seçim sonuçlarını kabaca kırmızı ve mavi eyaletler şeklinde gösteren haritalardan daha ayrıntılı haritalara geçilip, kırmızı ve mavi yerleşim birimleri teker teker incelendiğinde, daha liberal başkan adaylarına oy veren bölgelerin sahillerde ve başlıca su yolları çevresinde kümelendiğini bildiriyor. Jet uçakların ve eyaletler arası otoyolların geliştirilmesinden önce, bunlar insanların ve fikirlerin en kolay iç içe geçtiği yerlerdi. Erken evrede kazanılan bu avantajla ulaşım, ticaret, medya, araştırma ve eğitim merkezlerine dönüşen bu yerler, günümüzde de çoğulcu -ve liberal- bölgeler olmaya devam ediyor. Gerçi Amerikan siyasi liberalizmi klasik liberalizmle aynı anlamı taşımaktan artık çok uzak, ama ahlak alanındaki ağırlıklarına bakıldığında bu ikisinin örtüştüğü görülüyor. Liberalizmin mikro coğrafyası ahlak alanında gözlemlenen topluluk, otorite ve saflıktan uzaklaşma eğiliminin, gerçekten de hareketlilik ve kozmopolitizme bağlı bir etki olduğunu düşündürüyor.
Sayfa 704Kitabı okudu
Reklam
Aynen kardeşim en akıllısı liberaller
İki büyük Amerikan veri setini analiz eden psikolog Satoshi Kanazawa, istatistiksel açıdan yaş, cinsiyet, ırk, eğitim, gelir ve din sabit tutulduğunda, bu veri setlerinin ikisinde de zekanın yanıt veren kişilerin siyasi liberalizmiyle bağıntılı olduğunu bildiriyorlar. İleriye Doğru Ulusal Ergen Sağlığı Çalışmasına katılan yirmi binin üzerinde genç erişkinde ortalama zeka katsayısının, kendilerini "çok muhafazakar" (94,8) olarak tanımlayanlardan kendilerini "çok liberal" olarak tanımlayanlara (106,4) doğru geçildikçe düzenli olarak arttığı belirtiliyor. Genel Sosyal Araştırma'da da benzeri bir bağıntı gözlemlendiği gibi, zekayla klasik liberalizm arasındaki bağıntının sol-liberalizmle olan bağıntıdan daha güçlü olduğuna işaret eden ipuçları var. Araştırma katılımcıları arasında görece daha akıllı olanlar arasında hükümetin gelir dağılımına müdahale ederek geliri zenginlerden yoksullara dağıtma sorumluluğu olduğu görüşünü (klasik bir liberal görüş olmayan sol bir görüşü) onaylama olasılığı daha düşükken, (özellikle hakkaniyet değerinden yola çıkan liberal bir tutumun ifadesi olan) hükümetin siyah Amerikalılara yardım ederek tarihte onlara karşı yapılmış ayrımcılığı telafi etmesi gerektiği görüşünü onaylama olasılığı daha yüksek.
Sayfa 729Kitabı okudu
Britanya'da 1970'in belli bir haftasında doğmuş bütün çocukları kapsayan bir veri setini temel alan psikolog Ian Deary ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan bir analizde, zekanın klasik liberalizmle bağıntılı olmakla kalmadığını, aynı zamanda onun nedeni de olduğunu gösteren daha net bir sonuca ulaşılmış. Bildirinin başlığı içeriğini
Sayfa 729Kitabı okudu
Thyne bir ülkedeki eğitim düzeyine ilişkin dört gösterge olan ilköğretim yatırımlarının gayri safi ulusal hasılaya oranı, ilköğretime kayıtlı öğrencilerin okul çağındaki çocuklara oranı, orta öğretime kayıtlı (özellikle erkek) öğrencilerin ergen nüfusa oranı ve (marjinal önemde bir gösterge olarak) erişkin nüfustaki okuryazarlık oranının hepsinin, o ülkenin bir yıl sonra savaşa girme olasılığında azalma sağladığını bildiriyor. Saptadığı etki boyutları hayli dikkat çekici: önceki savaşlar, kişi başına ulusal gelir, nüfus, dağlık alanlar, petrol ihracatı, demokrasi ve anokrasi düzeyi ve etnik ve dinsel fraksiyonlar açılarından düzeltme yapıldıktan sonra, ilköğretime kayıtlılık açısından ortalamanın bir standart sapması geride olan bir ülkeyle karşılaştırıldığında, ortalamanın bir standart sapması ileride olan bir ülkenin bir sonraki yıl savaşa girme olasılığı yüzde 73 daha düşük.
Sayfa 732Kitabı okudu
...bir ülkede kişi başına yıllık ulusal gelir 1000 doların altına düşünce o ülkenin şiddetli iç karışıklıklarla paramparça olma olasılığı hızla artıyor. Ama bu bağıntının temelinde nelerin yattığını saptamak hiç de kolay değil. Parayla pek çok şey satın alınabilir ve nelerin satın alınamamasının şiddete yol açtığını bilemiyoruz. Bu olgu bireylerin beslenme ve sağlık hizmetleri gibi temel gereksinimlerinin karşılanamamasıyla ilişkili olabileceği gibi, ülkenin bütününde eğitim, polis ve hükümet gibi alanlarda düzgün işleyen kurumlar bulunmamasıyla da ilişkili olabilir (6. bölüm). Savaş ters yönde bir gelişme süreci olduğu için, ne ölçüde yoksulluk savaşa yol açıyor, ne ölçüde de savaş yoksulluğa yol açıyor, bunu bile saptayamıyoruz.
Sayfa 743Kitabı okudu
Reklam
Romantik bakış açılarının bilimle paralel olmayışı,
Aslında kuramsal bilgi kullanma ihtiyacında olan tüm düşünce sistemleri, yukarıda anahatlarıyla tanıttığım sistemi kullanmak zorundadırlar ve kullanmışlardır. Ancak ne yazık ki sosyal bilimler adı altında toplanılan tarih, kültürel antropoloji, sosyoloji, psikoloji ve benzerlerinin mensupları her ne hikmetse bilimin genelleyici karakterinden
Sayfa 107 - 2. Bölüm: Doğa Bilimlerinin Işığında Eğitim Kuramı ve Türk Aydınlanması - Bilim Kavramı ve Doğa BilimleriKitabı okudu
Eğitim sisteminin kullanıcıları olarak öğrenciler, aynı zamanda bu sistemin birer ürünüdürler... Varisler Öğrenciler ve Kültür Pierre Bourdieu
Ben üniversitedeyken Niyazi Berkes asistandı. Benimle evlenmek istiyordu, ısrar etti, evlendik. Yani eğitim hayatından kurtulup da bir “oh” diyemeden evlenmiş oldum. Ben de Amerika’ya gittim. Yıl 1935. Şikago’da iki yıl boyunca kesif bir şekilde İngilizce öğrendim. Sonra üniversiteye girdim ve genel sosyoloji, fiziki ve sosyal antropoloji, etnoloji vs. okudum. Araştırmalarımda orada öğrendiğim metodu kullandım hep. 1939’da savaş tehlikesi baş göstermişti. Döndük.
Köy Enstitüleri’nde benimsenen yepyeni eğitim modelleri
Onlar, çoğunluğu köyde yaşayan vatandaşların cahil bırakıldıklarına, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için kadın-erkek bütün vatandaşlarımızın okutulmaları gerektiğine inanıyorlardı. Yalnız okuyup yazmak yetersizdi. Köydeki ilkel yaşam biçimini değiştirmek için tarım, hayvancılık, araç-gereç yapmak ve köy kurmak gibi alanlarda da gençlerin bilgi ve deneyim sahibi olmaları gerekiyordu. Demek ki köylerde kurulacak eğitim sistemi bütün köy ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmalıydı.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
KENDİNİ ARAYAN ADAM KİTAP İNCELEMESİ
Halit Ertuğrul’un “Kendini Arayan Adam” kitabı, yaşanmış hikayelerden esinlenerek yazılmış, inançsız ruhların kuşkularını, açmazlarını ve bunalımlarını ele alan bir eserdir. Kitap, bir öğretmenin atandığı köye gitmeden önce yaşlı bir adamın hikayesini dinlemesiyle başlar ve bu hikaye, öğretmenin hayatına derin bir etki bırakır. Eser, Risale-i Nur’un önemine ve her yaştan insanın hakikatle yüzleşmesine vurgu yapar. Kitabın yazarı Halit Ertuğrul, eğitimci ve yazar kimliğiyle tanınır. Adıyaman/Besni’de doğmuş, çeşitli eğitim kurumlarında öğrenim görmüş ve doktorasını sosyoloji alanında tamamlamıştır. Kitap, okuyuculara bir öğretmenin maceralarını sunarken, aynı zamanda kişisel arayış ve inanç konularında derin düşüncelere sevk ediyor.
Kendini Arayan Adam
Kendini Arayan Adam
Halit Ertuğrul
Halit Ertuğrul
Kendini Arayan Adam
Kendini Arayan AdamHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 201810,5bin okunma
Bilimin teknoloji kılığında geri dönmüş bir Mesih olmadığı ortaya çıkmıştır. Bir toplumda bilimsel tekniklere ve rasyonelliğe merkezi bir yer verilmesinin, insanların mitten, sahtekarlıktan ve batıl inançlardan arınmış olarak akla uygun bir şekilde yaşayacakları anlamına gelmediği anlaşılmıştır. Yaygın eğitim, bilinçli ve bağımsız bir anlama yeteneğiyle değil, teknolojik hamakat ve milliyetçi dar kafalılıkla da sonuçlanabilir. Tarihsel kültürün kitlesel yayılımı, kültürel duyarlılığın düzeyini yükseltmekten ziyade bayağılaştırabilir ve yaratıcı yenilikçilik olanağıyla sert bir mücadeleye girişebilir. Üst düzey bir bürokratik rasyonellik ve teknoloji, üst düzey bir bireysel ya da toplumsal anlama ve akıl yürütme yeteneği anlamına gelmeyebilir. İlkinden ikincisini çıkarsayamazsınız. Çünkü toplumsal, teknolojik ya da bürokratik rasyonellik, bireysel irade ve akıl yürütme kapasitesinin genel bir özeti değildir. Tam da bu irade ve kapasiteye sahip olma olasılığı, aslında görünüşe göre çoğu kez bu rasyonellik tarafından azaltılmaktadır. Rasyonel olarak örgütlenmiş toplumsal düzenlemeler, zorunlu olarak bireysel ya da toplumsal özgürlük artışının vesileleri değildir. Aslında bunlar genellikle zorbalık ve güdümleme araçlarıdır; tam da akıl yürütme olanağına, özgür bir insan olarak eylemde bulunma kapasitesine el koyma araçlarıdır.
“ Pedagojik inancı olmayan bir öğretmen kadrosu, ruhsuz bir kadrodur.”
1.044 öğeden 1.021 ile 1.035 arasındakiler gösteriliyor.