Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kişisel ahlak ve dünya ahlakı.
Bir tanrının, dünyanın yazgılarını genel olarak yönlendirdiğine ve insanlığın yolunda, görünen tüm dönemeçlere karşın, ona mükemmel bir biçimde kılavuzluk ettiğine duyulan inancın sona ermesinden beri, insanların kendilerine ekümenik, tüm yeryüzünü kaplayan hedefler koymaları gerekiyor.
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
KİŞİSEL AHLAK VE DÜNYA AHLAKI (Uzun ama okumanızı tavsiye ederim )
Bir tanrının, dünyanın yazgılarını genel olarak yönlendirdiğine ve insanlığın yolunda, görünen tüm dönemeçlere karşın, ona mükemmel bir biçimde kılavuzluk ettiğine duyulan inancın sona ermesinden beri, insanların kendilerine ekümenik, tüm yeryüzünü kaplayan hedefler koymaları gerekiyor. Eski ahlak, yani Kant’ın ahlakı bireylerden, tüm insanlardan bekledikleri eylemleri yapmalarını istiyor: Bu güzel, naif bir konuydu; sanki her birey, hangi davranış tarzının insanlığın tümüne esenlik vereceğini, yani genel olarak hangi eylemlerin arzulanır olduğunu bilebilirmiş gibi; bu da, serbest ticaret kuramı gibi, genel uyumun, doğuştan gelen daha iyi olma yasalarına göre, kendiliğinden oluşması gerekliğini varsayan bir kuramdır. Belki de gelecekte insanların gereksinimlerine toplu bir bakış, tüm insanların aynı davranmalarının hiç de arzulanır olmadığını gösterecektir, belki de ekümenik hedefler uğruna, insanlığın tüm yollarında özel, hatta belki de koşullara göre kötü görevler verilmesi gerekebilecektir. – Her durumda insanlık böyle bilinçli bir toptan yönetim yoluyla kendini yok etmeyecekse, ekümenik hedeflerin bilimsel ölçütü olarak evvela kültürün koşullarının şimdiye kadarki tüm düzeyleri aşan bilgisinin bulunması gerekecektir. Gelecek yüzyılın büyük kafalarının önündeki muazzam görev budur.
Sayfa 38 - EpubKitabı okudu
Reklam
Yuhanna’ya göre maddi şeyler saygı ve hürmet’e layık şeyler olabiliyordu. Aksini söylemek maddeyi tümüyle kötü gören Manicilik veya Gnostikçilik sapkınlığına düşmek olurdu.
“Süsleme maddeleri sayesinde anlaşılabilir ve manevi olan ışığın [gerçeklerin] güzelliğine yönlendiriliyoruz.”
Katolik ve Ortodoks Kilisesi
Libyalı Papaz Arius (256-336) İsa'nın tanrının oğlu olmadığını ve bu nedenle eşit kutsallıkta sayılamayacağını öne sürer. Aryanizm adı verilen bu görüş Hristiyanlıkta ilk sapkınlık olarak değerlendirilir. Aryanizm kısa sürede yayılır. Din adamları arasında büyük bir bölünmeye yol açar. Çökmekte olan imparatorluk bürokrasisine karşılık istikrarı kilisede arayan Konstantinos, bu ayrılığı giderme amacıyla tüm piskoposları 325'te İznik'te imparatorluk sarayında toplar. Bu toplantı ilk ekümenik konseydir. Konstantinos bu toplantıya katılarak ağırlığını koyar. Sonuçta kabul edilen İznik Doktrini'ne göre “Tanrı babadır, İsa onun oğludur.” Bu ilk konseyin ardından altı konsey daha toplanır ama sonunda Hristiyan aleminde birlik sağlanamaz. Roma ve İstanbul piskoposları birbirlerini karşılıklı olarak aforoz ederler. Bu da iki ayrı kilisenin doğmasına neden olur. Batıdaki Hristiyan âlemi Roma’ya ve Papa’ya bağlanır. İstanbul başpiskoposu ise ruhani lider olarak Patrik'i seçer. Patrik doğrudan ilk İznik Doktrini'ne bağlı kalarak Ortodoks sıfatını alır. Roma'daki ise Katolik adını almıştır.
Sayfa 103Kitabı okudu
İslamiyet’in Arap yarımadasında ortaya çıkışından üç yüz yıl evvel ve Orta Asya çıkışlı göçler Anadolu’ya ulaşmadan yedi yüz yıl önce Anadolu’da toplanan Ekümenik Gangra (Çankırı) Hıristiyan Konsili’nin kayda alınmış ve bugüne ulaşmış tutanakları, Türk-İslam sentezcileri tarafından kolonizatör İslam dervişleri olarak sunulan Alevi Bacılar örgütlenmesinin bu topraklarda her şeyden ve herkeslerden önce var olduklarını hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak biçimde gözler önüne sermektedir. Çankırı Hıristiyan Konsili kayıtlarının lanetlerle donatılmış satırları kendi küfürleri içinde de olsa kısa saçları ve derviş kılıkları içinde dergâhlarda komün yaşamı süren Anadolu kadınlarının geçmişlerinin aydınlatılmasında en önemli kaynaklardır.
Reklam
3) Barış İçin Küresel Dua Günü
Ⅱ. Vatikan Konseyi'nden sonra Hristiyan dünyası önemli ölçüde değişti. Dinsel Çoğulculuk ilahiyatının virüsü, tüm Hristiyan dünyasını etkilemeye başladı. WCC ve Roma Katolik Kilisesi dünya barışı için diğer dinlerle diyalog başlatmak için birlikte çaba gösterdi. Bu çabalar meyvesini verdi ve birinci Barış için Küresel Dua Günü 27 Ekim
Sayfa 186 - YAY YayınlarıKitabı okudu
Aryüsçülük ihtilafının bu derece zor olması, Hıristiyanlık tarihi adına çok önemli bir takım neticeler doğurur. Bu neticelerin ilki ekümenik konsil müessesesidir. Kilise, kurulduğu ilk yüzyıldan itibaren inanç ve ibadet konularında karar verebilen bir merci olarak konsilleri kabul etmiş ve uygulamıştır. Ancak büyük ölçüde Aryüsçülük ihtilafını gidermek gayesiyle toplanan İznik konsiline kadar sözkonusu müessese bölgesel olarak işlemekte olduğu halde, İznik konsili bütün Hristiyan âlemini kuşatıcı ve bağlayıcı bir nitelik taşımıştır. İmparator konsile bizzat başkanlık etmiştirBu nedenle bu müessese büyük ölçüde siyasileşmiştir. rik boyutuyla ilgilidir. Kilise babaları, karşılarındaki güçlü rakibi Aryüsçülüğün ortaya çıkardığı diğer bir netice taritşmanın teo- yenebilmek için önemli bir teoloji birikimi ortaya koymuşlardır. Yapılan bu çalışmalar sayesinde kilisenin kristoloji ile ilgili dokt- rinleri çok daha güçlü bir şekilde temellendirilebilmiştir. Bu ne- denle Aryüsçülük kristoloji tarihi açısından bir dönüm noktası kabul edilebilir. Aryüsçülük tartışması sayesinde, Kilisenin sosyal uzantıları olan heretik akımlarla mücadele geleneğini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Aryüsçülük, başka heretik akımlardan farklı olarak halka yayılmayı başarabilmiş ve bir kitle hareketi olmuştur
Sayfa 100 - Arkeoloji ve Sanat YayınlarıKitabı okudu
Ilımlı İslam
El-Ezher Üniversitesi çatısı altında Sünnilerle Şiiler arasında bir uzlaşı sağlama çabalarına dahil olan Hasan el-Benna'ın Reşid Rıza'dan ödünç aldığı gözde şiarlardan biri şuydu: "Mutabık olduğunuz meselelerde birbirinizle işbirliği yapın, tartışmalı meselelerde ise birbirinizi mazur görün" Birbirinden birçok şey ödünç alan Sünni ve Şii ideologlar bu ekümenik yaklaşımı benimsemekte ortaklaşmıştır.
Soğuk Savaş Dönemi
Rusların bağlı olduğu Ortodoksluğu denetlemek ve komünizme karşı kullanmak isteyen Amerika, Türkiye'de kurulu bulunan Fener Ortodoks Rum Patrikliği'ni tüm dünya ve Rus Ortodokslarının bağlanacağı tek odak konumuna yükselterek, Rusya'daki Ortodoksları Fener Patrikliği üzerinden komünizme karşı örgütlemeyi amaçlıyordu. İstanbul'daki Fener Ortodoks Rum Patrikliği tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi ekümenik, eşdeyişle tüm dünya Ortodokslarının yönetildiği tek odak konumuna getirilmeli ve Amerika'nın buyruğunda çalışmalıydı. Türkiye'de 21 Şubat 1946'da Fener patriği olarak seçilen Maksimos'u Sovyet yanlısı olduğu savcıyla 1948'de istifa ettiren Amerika, onun yerine Kuzey ve Güney Amerika Başpiskoposu Athenagoras'u çabucak Türk vatandaşlığına aldırtıp Fener Patrikhanesi'ne oturtmuştu...
Sayfa 343Kitabı okudu
Reklam
III. Ekümenik Konsil Efes'te Meryem Ana Kilisesi'nde toplandı. - İS 431
Efes'i Efes yapan bir anlamda Ana Tanrıça Artemis idi. Artemis ise, üçlü bir tanrıça olup kadın, bakire eve ana olma özelliğine sahipti. Hristiyanlar Meryem'e ''Tanrı Anası'' unvanını bilerek Efes'te verirler. Bu yolla Artemis'in tüm özellikleri Meryem'e verilecektir. Bu şekilde, halen Artemis'e saygı duyan halk için değişiklik sadece isimde olacaktır. Artemis yerine Meryem'e inanacaklardır.
Sayfa 162 - mayakitapKitabı okudu
. 1 Kasım 1948'de daha Amerika'dayken Fener Rum Patriği olarak "seçilen" Athenagoras, 26 Ocak 1949'da Amerikan Başkanı Truman'ın özel uçağıyla Türkiye'ye geliyor, kendisine "Ben Lozan'ı imzalayan bir Türk Cumhurbaşkanı'yım, siz Lozan'a göre İstanbul Valiliğine ve Eyüp Kaymakamı'na bağlısınız, onunla görüşün," demeyen İsmet İnönü tarafından Cumhurbaşkanlığı düzeyinde kabul ediliyordu. Lozan Kahramanı denilen İnönü, Lozan'ı Amerika'nın buyruğuyla kendi eliyle deliyordu. New York Times gibi gazetelere verdiği demeçlerde Lozan'a ve laikliğe aykırı biçimde Konstantinopolis Ekümenik Patriki nitemini kullanan CIA güdümlü Athenagoras, İnönü'ye Truman'ın özel mektubunu sunuyor ve "Ben, Truman Doktrini'nin dini bölümünü teşkil etmekteyim," diyordu açık ve kesin bir dille. .
Sayfa 340Kitabı okudu
İstanbul Patriği Roma piskoposu papaya göre ikinci derecede bir nüfuz ve tesire sahiptir. O hala ekümenik patrik ünvanını taşır ve bütün Doğu kiliselerine göre üstün tutulur.
Constantine'in yeni Hıristiyan geleneğini sağlamlaştırması gerekiyordu, bu yüzden Nikaia Konseyi diye bilinen ünlü bir ekümenik toplantısı düzenledi." İznik Amentüsü'nün doğduğu yer "Bu toplantıda," "Hıristiyanlık pek çok açıdan ele alınıp, oylama yapıldı... Paskalya tarihi, piskoposların rolleri, kutsal tören yönetimi ve elbette İsa'nın Tanrısallığı." "Tarihin o anına kadar Mesih, müritleri tarafından ölümlü bir peygamber olarak kabul ediliyordu... büyük ve güçlü bir adam ama sonuçta bir insandı. Bir ölümlü." "Tanrı'nın Oğlu değil yani?" "Mesih'in Tanrı'nın Oğlu olduğu Nikaia Konseyi'nde teklif edilmiş ve oylanmıştı."
Sayfa 262 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
Araplar insan figürlerinden oluşan dini tasvirleri yasaklıyordu; Bizansın ise dini tasvirlere yönelik aşırı bir sevgisi vardı. Belki de Tanrı onları putperestlik işlediklerinden dolayı cezalandırıyordu.
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.