Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birçok eleştiri arasında, Müslüman olmayan mebuslar -hatta Araplar ve Arnavutlar da dahil- iki noktada ısrar ediyorlar ve İttihatçı politikayı eleştiriyorlardı: Memuriyetlerin hep Türklere verilmesi ve Türkçe konuşulmayan bölgelere yerel dili bilmeyen memurlarn gönderilmesi... Ve de kanunların yalnız Türkçe olması...
Birisi bana haklı ya da haksız bir eleştiri ile yaklaştığı zaman, "Teşekkür ederim geribildirim için, peki ne yapmamı önerirsin?" Dediğim zaman işin rengi tamamen değişti.İlk olarak savunmaya geçtiğim zaman karşı tarafla aramda oluşan öfke rüzgarları oluşmamaya başladı.Eğer karşı taraf gereksiz konuşan bir insansa, bu soru karşısında diyecek bir şey bulamıyordu ve kişinin söyledikleri etkisini tamamen kaybediyordu.
Reklam
Yarattığımız karakterler zihnimizde doğsa da bizimle aynı değildir.
Sayfa 93 - Notos KitapKitabı okudu
Sanatçının yaşantısını, nevrozunu psikanaliz yoluyla keşfetmenin eseri değerlendirmekte işe yaramayacağı doğrudur. Ancak psikanalize dayanan yöntem her zaman sanatçının psikolojisine yönelmez, bazen de doğrudan doğruya eseri çözümlemeye çalışabilir. Eserdeki karakterleri bu açıdan inceleyince bunların davranışlarını, kişiliklerini daha İyi kavrayabiliriz. (Freud ve E. Jones'un Hamlet karakterini inceleyişleri bu bakımdan ilginçtir, ama bu iki psikanalist Hamlet'in davranışlarını sonunda Shakespeare'in ruhsal durumuna bağlamakla yine sanatçıya yönelmekten kendilerini alamamışlardır.) Bugün özellikle modern edebiyatı incelerken psikanalizden bu yolda yararlanmak yerinde olabilir, çünkü modern sanatçılar Freud'dan ve Jung'dan etkilenmiş ve psikanalist öğretiyi kendi eserlerini yazarken uygulamışlardır. Ne var ki sözünü ettiğimiz eleştiri yöntemi sanatçı ya dönük eleştiri yöntemleri arasına girmez; bakışlarını esere çeviren bir eleştiridir.
Sanatçıların insanları şaşırtan bu yaratma gücü çok eski zamanlardan beri ilgi çeken ve merak uyandıran konu olmuş ve genellikle ilham kavramı, olayıa çıklamak için öne sürülmüştür. Eski Yunan'da ilham, sanatçının dışarıdan bir kuvvetin etkisi altına girmesi, ona uymak zorunda olması demekti. Adeta cin tutmuş gibi, sanatçı yarı kendinden geçmiş bir duruma girerdi. Esrarengiz dış kuvveti, Tanrılar olarak da anlamaktaydılar ve şairler ilham için Tanrılardan medet umar, onları yardıma çağırırlardı.
İslam modernizminin ortaya çıkışı
19. yüzyıla gelindiğinde, neredeyse tümüyle Batı'nın ve Batı kökenli misyoner faaliyetlerinin etkisi altına giren İslam toplumları, dış baskıların oluşturduğu bir iç refleksle kendilerini eleştiri süzgecinden geçirerek, içine düştükleri durumu anlamaya çalışmışlardır. İşte dış baskıların tetiklemesiyle oluşan bu iç refleks, İslam geleneğinde yer alan tecdit (yenilenme) ve ihya (yeniden canlandırma) kavramının gündeme getirilmesine ve bu bağlamda İslam modernizmi diye bilinen hareketin doğmasına zemin hazırlamıştır. Böylelikle modern İslam dünyasında, gelenekçilerin karşısında bir de modernist düşünürler hareketi oluşmuş, gelenek-modernist diyalektiği gün ışığına çıkmıştır.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Hegel 1802 yılında "Almanya Anayasasına Eleştiri" başlığıyla yazdığı bir el yazısında "Almanya artık bir devlet değil" ( Deutschland ist kein Staat mehr) sözleriyle çarpıcı bir girizgâh yapar. Hegel bunun nedenini esas olarak anayasa kavramının bilinen devlet öğretilerine dayandırmanın zorluğuna işaret ederek kendine özgü veciz üslubuyla "Kavramı olmayanın kendisi de yoktur" diye ekler... #NaifBezwan
Anlayana çok sert bir eleştiri.
“İlahi Babasının isteğini yerine getirmek" zorunda kalmamak için, "Tanrım, Tanrım" diye haykırır. Böylece aslen pratik niyetleri canlandırmak için bazı araçların kullanıldığı törenleri, kendi içlerinde birer ihsan aracıymış gibi düşünür; hatta böyle olduklarına dair inancın, dinin özsel parçalarından biri olduğunu beyan eder (sıradan insan bunu gerçekten de dinin bütünü olarak görür) ve kendini daha iyi bir insan haline getirme işini bütünüyle lütufkâr Tanrı’ya bırakarak, bu sırada (kişinin, saygı duyduğu ödevi yerine getirmek için kendi güçlerini tatbiki olan) erdem yerine, (Tanrı’nın yasasına edilgen bir saygı olan) dindarlıkla ilgilenir - ve en nihayetinde, bir kişinin tanrısallık (hakiki dini niyet) sözcüğüyle neyi kastettiği konusunda bize fikir verebilecek olan tek şey, dindarlıkla birleştirilmiş erdemdir.
Sayfa 247 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
"Yapıcı tartışma son derece faydalıyken eleştiri bir işe yaramaz."
Sayfa 48
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.