Melisa Kesmez okurken hep bir dostla sohbet ediyormuşum hissi olur.. Yüreğimi bilen, kırgınlıklarımı tanıyan, benimle beraber yeri gelmiş ağlamış, yeri gelmiş çocuk gibi sevinmiş, ağız dolusu kahkahalar savurmuş bir dost.. "Küçük Yuvarlak Taşlar" kitabının kendisi de küçük yuvarlak bir taş oldu benim için, çıplak ayak sahilde yürürken ayağıma takılan, başımı eğip, eğilip onu almamı sağlayan, üzeri pürüzsüz, suya girince yemyeşil olan küçük yuvarlak bir taş.. O taşa dokununca birden bir odaya girdim sanki, o odada bir koltukta Nergis oturuyor, hemen yanı başında yerde onun dizlerine yaslanmış Gülsüm var, camın kenarında dışarıyı izleyen Elif.. Sonra çaylarımızı alıp hep beraber geçmişi konuşmaya başladık, "keşke"lerimizi, "iyi ki" lerimizi.. El ele tutuştuk, bolca ağladık, ama nihayetinde sevdik kendimizi...