""Allah emaneti gökyüzüne verdi
Gök yüklenmedi
Allah emaneti yeryüzüne verdi
Yeryüzü yüklenmedi
Allah emaneti insana verdi
İnsan yüklendi...
Şüphesiz insan çok cahildir.""
Muhafazakâr Düşünce Dergisinin "Birey" kavrayışı, onu psikoloji ve sosyoloji alanları dahiline alan bir durum halinde bulmaktayız. Osmanlı ve Türkiye siyasi tarih çerçevesinde nasıl bir görüntüye sahip, bireycilik. Bireyin, aile yapısı içinde nasıl bir etkiye sahipdir. 32. Sayının önemli araştırma yazıları "Birey" merkezli bir nitelik peşinde...
İnsanın tarihi, ruhumuzda barınan idrak etme özelliğine sahip olmasıyla başlar. "İdrak Etme" yetisi, "Biz bu Emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik; ama onu yüklemekten çekindiler ve korkuyla geri durdular, fakat insan onu yüklendi-gerçekten ne çılgındır o." Ayetin beyanı ile insan eşyanın ismini öğrenerek bu yolun ilk adımını atmış olmalıdır. Hakikatte bu yol "denge" yada "orta yol" tutumu da diye biliriz. "Birey" varlığını bu orta yolla tasavvur eder. Bireyin ontolojik tarihi böyledir.
Yunus Özdemir.
Öğretmenler, çocukların bedenlerinde değil,
kalplerinde ve ruhlarında kalıcı izler bırakmalı,
ve bu izler müspet izler olmalı…
***
"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. Hepsi de onu yüklenmekten kaçındı ve ondan korktu. İnsan ise onu yüklendi.”
(Ahzâb Suresi, 33/72)
Bu ayetten de anlaşılacağı üzere, insan emaneti yüklenendir,
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
Ahzab 72.Ayet
"Emanet" kelimesinin taşıdığı manalardan korkuyordum. Dağların ve göklerin reddedip insanın cahilliğinden taşıdığı da "emanet" değil miydi?
"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. İnsan çok zalim ve cahildir." ( Ahzap,72)
"Biz emaneti göklere, yerlere ve dağlara arz ettik. Fakat göklerin, yerkürenin ve dağların yüklenmek istemediği emaneti insan yüklendi."
Ahzâb Suresi, 72. ayet.
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.
(Ahzab Suresi 72. Ayet, A’raf Suresi 172. Ayet)
"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. Hepsi de onu yüklenmekten kaçındı ve ondan korktu. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir."
Ahzâb Sûresi, 33:72
“HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL” ZAMAN-MEKAN-İNSAN
Yeni ve genç yazarları önyargısız tanımaya açık olmalıyız, hele de yeni bir dil kuranları, kurmaya çalışanları.
Aslında anlatması hayli zor bir kitap bu, fantastik –kurmaca lakin bir o kadar da hayatın içinden ve yaşantımızın kendisi.
Bir çiftin hikayesi kabaca, Murat ve Gül ikilisinin.
Hristiyanlıktaki en bilindik öğretiye göre insanlık dünyaya ceza olarak gönderilmişti. Kurana göre ise insan dünyaya sorumluluk sahibi olarak gönderildi. “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korktular. Onu insan yüklendi. “(Ahzap 72)
"Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir!"
{Ahzâb/72}
"Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi.
O cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor."
Ahzab/72
"Biz emaneti göklere, arza ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ondan korktular da onu insan yüklendi.
(Azhab süresi âyet 72)
Bu âyet-i celile işaret eder ki, kalbin bir özelliği vardır. O özellik sayesinde kalb, göklerden, yer ve dağlardan ayrılıyor. O özellik sayesinde Allah'ın emanetini yüklenmeye itaat etti. O emanet, marifet ve tevhiddir. Her insanın kalbi emaneti yüklenmeye hazır ve esasında bu yükü çekmeye gücü yeterdir. Fakat teker teker zikrettiğimiz sebebler, emaneti yüklenmekten ve emanetin hakikatine varmaktan insanoğlunu geciktirmekte ve mâni olmaktadır. Bunun için Cenâb-ı Peygamber (s.a.v.) buyurmuştur: Her çocuk fitrat üzerinde doğuyor. Ancak onun ebeveyni (anne ve babası) onu Yahudi veya Hıristiyan veya putperest yaparlar." Cenâb-ı Peygamber (s.a.v.): “Eğer şeytanlar Ademoğullarının kalbleri etrafında dönüp dolaşmasaydılar, muhakkak ademoğulları, göklerin melekûtüne bakacaklardı”
~√~
Uzun ve yorucu bir intikal sonunda nefeslenme, dinlenmece.Hezil çayı baharın verdiği coşku ile delice, gürültülü bir şekilde akıyor. Büyük ve yalnız bir siyah taş seçiyorum, sırtımı yaslayıp sere serpe oturmak için. Hissizleşen beden yüklerinden kurtulduktan sonra rahatlıyor ve bütün organlar ben burdayım yoklaması yapıyor. Aldırmadan suyun