Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KADIN OLDUĞU İÇİN, ERKEK ZANNEDİLSİN DİYE BAŞINA UN ÇUVALI GEÇİRİLEREK TANINAMAYACAK KADAR DÖVÜLÜP ASILAN ERZURUM'LU ŞALCI BACI : Göstermelik muhakemede Şalcı Bacı’ya sorulur: “- Şapkaya ne dersin? Sen şapka giyer misin?” Şalcı Bacı : “- Şapka erkek kısmının işi! Kadın kısmı şapka mı giyer? Giymem elbet!” der... “- Madem öyle, hükmün
Reklam
Bilmemiz gerekir ki Allah'a kulluk, yalnız O'na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm "lâ ilâhe illallah" ile başlar, "iyyâke na'büdü" ile yürürlüğe girer.
Şimdi mühim olan, islami hükümlere hevadan uzak olarak bakabilmemiz, nefislerimizi Allah'ın emir ve yasaklarını kabule hazırlamamızdır.
“Önce de sonra da emir Allah’a aittir.” (Rum, 4)
Sayfa 219 - Ravza YayınlarıKitabı okudu
Şiir bir konuşmadır, güzeli güzel, çirkini çirkindir. Şiir okumak ve yazmak haram değildir. Eğer içinde müstehcenlik ve Allah'a isyan ve kötü ahlakları ifşa, yalan ve iftira ve zalimleri medh-u sena yoksa. Resulullah, ensar soyundan gelen Sabit oğlu Hasan'a şiirleriyle küfretmemeyi emir buyurmuştur. Şairlerin medh-u senada aşırı gitmeleri her ne kadar yalansa da haram olan yalan sınıfına girmez. Şair Mütenebbi'nin, “Elinde ruhundan başka bir şeyi yoksa cömertlik için ruhunu verebilir, onu isteyen Allah'tan korksun" sözünde cömertliğin son derecesini vasfetmek için yaptığı mübalağa vardır. Resulullah bunun gibi şiirleri men etmemiştir. Resulullah, "Deve inlemeyi ve bağrışmayı bırakmadıkça Arap şiiri bırakmaz.” (Tirmizi) buyurmuştur.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Kadının biri Hasan el-Basrî'ye (rehimehullahu) gelir, «genç bir kızım vardı, öldü, onu rüyamda görmek istiyorum, onu rüyada görmeni sağla-yacak bir dua öğretesin diye sana geldim» der. Hasan el-Basrî (rehimehullahu) da kadının arzusunu yerine getirir. Ka-dın kızını rüyasında görür ki, aman Allah'ım! Üzerinde katrandan bir el-bise, boynuna bukağu ve ayaklarına prangalar vurulmuş. Durumu Hasan el-Basrî'ye bildirir, veli de bu hale üzülür. Aradan zaman geçer, bu defa kızı rüyasında Hasan el-Basrî görür. Kız cennettedir ve başı taçlıdır. Kız «Veli»ye «beni hatırladın mı? Ben sa-na gelerek şöyle şöyle ricada bulunan kadının kızıyım» der. Hasan el-Basrî «seni gördüğüm duruma getiren sebep nedir» diye sorar. Kız şu cevabı verir, «Adamın biri bizim mezarlığın yanından geçer-ken Peygamber'imize (S.A.S.) bir defa selât-ü selâm getirdi, mezarlıkta azâb çeken beşyüz elli ölü vardık. O adamın selât-selâmı sayesinde —bunlardan azabı kaldırın— diye emir geldi.» Şimdi düşünelim. Bir adamın Peygamber'imize (S.A.S.) getirdiği se-lât-ü selâm hürmetine o kadar kişi affedilince elli yıllık ömrü boyunca O'na selât-ü selâm getiren kimsenin Kıyamet günü, O'nun şefaatine nail olmaması düşünülebilir mi?
"Allahümme salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed."
Kadının biri Hasan el-Basrî'ye (rehimehullahu) gelir, «genç bir kızım vardı, öldü, onu rüyamda görmek istiyorum, onu rüyada görmeni sağla-yacak bir dua öğretesin diye sana geldim» der. Hasan el-Basrî (rehimehullahu) da kadının arzusunu yerine getirir. Ka-dın kızını rüyasında görür ki, aman Allah'ım! Üzerinde katrandan bir el-bise, boynuna bukağu ve ayaklarına prangalar vurulmuş. Durumu Hasan el-Basrî'ye bildirir, veli de bu hale üzülür. Aradan zaman geçer, bu defa kızı rüyasında Hasan el-Basrî görür. Kız cennettedir ve başı taçlıdır. Kız «Veli»ye «beni hatırladın mı? Ben sa-na gelerek şöyle şöyle ricada bulunan kadının kızıyım» der. Hasan el-Basrî «seni gördüğüm duruma getiren sebep nedir» diye sorar. Kız şu cevabı verir, «Adamın biri bizim mezarlığın yanından geçer-ken Peygamber'imize (S.A.S.) bir defa selât-ü selâm getirdi, mezarlıkta azâb çeken beşyüz elli ölü vardık. O adamın selât-selâmı sayesinde —bunlardan azabı kaldırın— diye emir geldi.» Şimdi düşünelim. Bir adamın Peygamber'imize (S.A.S.) getirdiği se-lât-ü selâm hürmetine o kadar kişi affedilince elli yıllık ömrü boyunca O'na selât-ü selâm getiren kimsenin Kıyamet günü, O'nun şefaatine nail olmaması düşünülebilir mi?
Pdf
Kitap Afganistan'dan ABD'ye uzanan bir hikaye aslında Khaled Hasseini ilk eseri ve aynı adla filmi var kitap Emir ve Hasan'ın dostluklarından başlar.İlk bölümlerde,lakin Hasan'ın istismara uğraması ve Emir'in görüp hiçbir şey yapmaması Emir'in hayatını tamamen değiştirecek bir sürü olaylar atlatır.Sovyet işgali ve taliban saldırılarının sade acıkıcı bir biçimde anlatması kitabı güzelleştiriyor.
1944 ilkbaharında Büyük Doğu'yu, ilk defa olarak Vekiller Heyeti kararıyla kapadılar. Biraz evvel de, Güzel Sanatlar Akademisi yüksek mimarlık şubesindeki hocalığımdan, Hasan Ali Yücel'in emri ile atılmıştım. Sebep, henüz rengini tam belli etme imkanını bile bulamayan Büyük Doğu'nun, bir iki hadis meali neşretmiş olması... Şöyle, en pest perdeden de, birazcık; birazcık Allah ve ahlaktan bahsetmiş olmak... Kısa bir müddet evvel de, zamanın Başvekili (Saraçoğlu Şükrü) tarafından, tamim olarak, her gün bir fikra yazdığım gazeteye çifte aylı bir emir gelmişti: -Allah ve ahlaktan bahsetmek yasaktır!" Büyük Doğu'da çıkan hadis meali şöyleydi: "-Allah'a itaat etmeyene itaat edilmez." O zaman Ankara'da gördüğüm Hasan Ali, bana ne demiş olsa beğenirsiniz: "-Bu hadisi neşretmek, bize itaat edilmez demektir." İnkâr eden, zaten itaat diye bir şey tanımayacağına göre, bir taraftan Allah'ı kabul eder gibi olup bir taraftan itaat etmediğini söylercesine bu garip küfür ifadesi, idrakimi dondurmuştu. Sonra bu adam "Allah" diye kitaplar yazarak öldü. Ne cilve, Allah'ım!
819 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.