Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hasan der ki yaratanıâşık gibi sevelim, Mevlam ol dem emir verir yağmur yağar bilelim, Kendimizi Mevla'nin huzurunda görelim Rahmet olan yağmuru ihlâsla isteyelim. Hasan Çelik Efendi 1986
İbnu'l- Murteza'nın el-Munye'de naklettiği şu olay, Kur'an'ın kaza ya verdiği manayı güzel anlatır: "Hz. Ali'ye yaşlı bir adam şöyle sorar: "Öyleyse, bizi sevkeden kaza ve kader nedir?" Hz. Ali: "O Allah'ın emir ve isteğidir" der ve şu ayeti okur: Ve kada rabbuke ellâ ta'budû illa iyyahu/ "Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenize hükmetti." (İsra 17:23) Hasan el-Basri de Hz. Ali ile aynı görüştedir. İkisi de kaza ve kader'i, "Allah'ın emir ve nehyi, istek ve arzusu" olarak açıklamıştır.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
"...Çünkü zaman değişkendir; göz açıp kapayıncaya kadar bir anda Allah bir hali başka bir hâle çevirir.Şaşkının şaşkınlığı da devam etmez;çünkü şaşkınlıktan sonra doğru yol,düzensizlikten sonra da istikrar gelecektir.Zira,'Önünde sonunda emir Allah'ındır.'
Hasan'la aynı memeden süt emmiştik. İlk adımlarımızı aynı bahçede, aynı çimenlerin üzerinde atmıştık. Ve ilk sözcüklerimizi aynı çatının altında söylemiştik. Benimki Baba idi. Onunkiyse Emir. Benim adım. Şimdi geriye bakınca, 1975 yılında olanların -ve onu izleyenlerin- kökeninde işte bu iki sözcüğün yattığını görüyorum.
Kimse bizi güçsüz sanmasın. Az olabiliriz, ama güçsüz değiliz. Bize göre haklı olan güçlüdür. İbrahim Nebi’nin neslindeniz, ateş yakmaz bizi. Hak emir verince bir sivrisinek Nemrud’u helak eder, Firavun‘a deniz büyük bir kabir olur. Nebî’si yunus’u ise balığın karnında muhafaza eder. Koyunla kurt bir arada yaşayamaz, yaratılış kanununa aykırıdır bu. Biz de zalimlerle yaşayamayız yeryüzünde; aydınlık karanlık, gece ile gündüz gibi.
Sayfa 351Kitabı okudu
Debreli Hasan
"Emir altında olmak, Debreli'nin doğasına aykırıydı. Kurallara riayet etme mecburiyetinde olduğunda bunu yapmakta tereddüt etmiyordu. Lakin birisinin ona ne yapması gerektiğini söylemesinden hoşnut olmuyordu. Dağlara çıkıp özgürce dolaşmak da değildi tam olarak onun istediği... Birisinin kendisine buyruk vermesinden rahatsızlık duyuyordu. İster bir çeteye mensup olsun, ister asker urbası giysin farkı yoktu. Talimatla iş yapmak mizacıyla çelişiyordu."
Reklam
Dersim Katliamı
Vatani görevini Dersim’de yapmış, bastırma harekâtına katılmış Trabzon Çaykara doğumlu Haşan İnci ise Dersimde ilgili anılarını bana anlatırken, Dersim gerçeğinin esprisini şu sözlerle ifade ediyordu: «Bize verilen emir gereği karşımıza çıkan "lo" diyen herkesi öldürecektik. Çünkü bunlar müslüman değildi denilmişti. Onun için Dersimli bize teslim olmak yerine yüksek kayalardan kendini atmayı daha tercih ederdi...»
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Hasan ile ikimiz aynı çatı altında söylemiştik ilk sözcüklerimizi.Benimki Baba idi.Onunkiyse Emir.Yani benim ismim.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Şems Sûresi / 1-2-3-4-5-6-7-8.Ayet Güneşe ve onun ışığına, (ışık bakımından) onu takip ettiğinde aya,* (güneş) açıp parlattığında gündüze, onu(n ışığını) örttüğü zaman geceye, göğe ve onu bina edene, yere ve onu (hayata elverişli olarak) ‘yayıp döşeyene’, her bir nefse ve onu (insan şeklinde) düzenleyene, sonra da ona, hem kötülüğü hem de ondan
Reklam
Hasan-ül Basrî, halife Ömer İbn-i Abdülaziz'e (r.a) yazdığı bir mektupta der ki; Dünya geçici bir konak yeridir, devamlı bir ikamet yurdu değildir. Allah (c.c) Hz. Adem'i cennetten buraya ceza çekmek üzere indirmiştir. Buna göre, ya Emir'el müminin, ondan sakın.
Kapitalist mantık şunu çok iyi biliyordu ki borç alan, emir de alır.
Fakat onlara ne oluyor da Kur'an'ın belirlediği yolda yürümüyorlar ve yönlendirdiği yöne yönelmiyorlar! Onlara ne oluyor da onun emir ve yasaklarına uymuyorlar, helal kıldığıyla haram kıldığı arasında ayrım yapamıyorlar, uyarı ve öğütlerinden ibret almıyorlar, sınır ve ahkamına değer vermiyorlar!
*Kur’an; Yumuşak ve Sekinetli Kalp; Huzur*
İman edenlerin Allah’ı anma ve hak olarak inen (Kur’an’)a karşı kalplerinin ürpermesi/saygıyla yumuşaması zamanı gelmedi mi? (Mü’minler,) sakın bundan önce kendilerine kitap verilip de (onunla alakayı keserek) üzerlerinden uzun zaman geçmiş, kalpleri artık katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Çünkü onlardan çoğu (Allah’ın emrinden çıkmış) fâsık (olmuş)lardır. Hadîd Sûresi / 16. Ayet * * * * * * Açıklama: Âyet-i kerîmede yüce Allah, mü’minlere, kitaplarından uzaklaşan yahudiler ve hıristiyanlar gibi olmamalarını emir buyuruyor. Çünkü mü’minlerin Kur’an’la imanlarının kuvvetlenmesi, kalplerinin sükûn, hayatlarının huzur içinde olması gerekirken, bunun aksine Kur’an’dan, onun kültüründen, mânevî gıdasından ve hükümlerinden uzaklaşan kalp imanca zayıflar, katılaşır ve duygusuzlaşır. Böyle bir kalbe sahip olan insan Allah’a karşı sorumluluğunu unutur, maddeci ve menfaatperest olur. Menfaatini başkalarının zararlarına, hatta yok olmaları üzerine kurmakta kalbi huzursuz olmaz.
Allah varken, O’nu bırakıp gerek başkalarından yardım ummak gerek Allah’ın emirlerine aykırı emir verenlere bağlanıp itaat etmek, amellere şirk karıştırmaktır. Rabbe kavuşma yolunda imandan sonra ilk adım O’na ibadet ve emirlerine itaat, son mertebe de O’na tevekkül ve teslimiyettir.Allahın rızasına kavuşmak salih amelle olur. Kul, namazı; cennet kazanma, Allah’tan korkma veya bir borç olarak kalmaktan ziyade O’nun rızâsına kavuşmak için kılmalıdır. Namaz, aynı zamanda nefsin veya içinde bulunulan her türlü ortamın köleliğinden kurtulduğunun ve Allah ile hür olduğunun göstergesidir. Mü’minin birinci görevi de bu hürlüğü şirksiz elde etmektir.
810 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.