Bütün güzel kadınlar zannettiler ki
Aşk üzerine yazdığım her şiir
kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim
Onları iş olsun diye yazdığımı bilmenin...
Sosyal medyada rastladığım anonim bir paylaşımda şöyle yazıyordu: "Kendini sevmek bencillik değildir. Kendinizi nasıl seveceğinizi öğrenene kadar başkasını sevemezsiniz."
Oysa kendimizden önce başkalarını sevmemiz istendi hep. Bu yüzden ne kendimizi, ne de başkalarını gerçekten sevebildik.
"Grubunu, partini, kurumunu,
İçinde yaşadıǧımız çaǧ, anti-entelektūel bir çaǧdır. Ne kadar cahilseniz o kadar fazla şansınız var bu sistemde. Ben bu çaǧa “aptallar çaǧı” diyorum. Hayatında ders kitabından başka bir kitap okumamış hekimler, avukatlar, yargıçlar, mūhendisler, bilim insanları vs… yetiştiren ve onları kendisine hizmet ettiren bir fabrikadır kapitalist sistem. Tek bir kitap okumamış bir futbolcu milyonlarca dolar ve būyūk bir ūn kazanabiliyor. Sistemin kurallarına uymayan, hayatını insanlıǧa adamış bir bilim insanı ya da entelektūelin adını toplumun būyūk kesimi bilmiyor.
Erol Anar
İnsan bazı durumlarda hani ellerini nereye koyacağını bilemez ya, duyguların taşıyıcısı yürek de böyledir zaman zaman. İnsan bazen duygu yoğunluğu yaşar ve böyle durumlarda yüreğini nereye koyacağını bilemez.
Bu coğrafya insanı genelde, " seçmemeyi seçmek" cesaretinden yoksundur. Toplumsal ölçekte bir aydınlanmanın yaşanmadığı özgür bireyin oluşmadığı bu coğrafyada insanlar da seçmeyi seçer.
Örneğin hepsini denediği ve hiçbir umudu olmadığı halde, defalarca denediği partilere oy vermeyi sürdürür. Ve tercihini hep seçmekten yana yapar. Bu partilerin hiçbirini seçmemeyi, yani seçmemeyi seçmeyi bir an olsun aklına getirmez.
Belkemiksiz bir anlayış egemendir toplumda. Bu anlayış kendisini "kötünün iyisi", "hiç yoktan iyidir" vb... gibi sözler açığa vurur.
Bu belkemiksiz anlayış, seçeneklerden birini tercih etme, - kolay olanı- ve yetinme felsefesi üzerinde şekillenmiştir.
İnsan, her zaman iki kötü seçenekten birisini tercih etmek zorunda değildir. Böyle durumlarda, zor olan, şeçmemeyi seçmektir. Seçmemeyi seçmek, bir kaçış değil, bir mücadele biçimidir. Bu coğrafyada, seçmemeyi seçmek, reddetme kültüründen geçer.
Seçmemeyi seççtiğimiz gün biraz daha özgürlüğe yakınlaştığımız gün olacaktır.
Ve o kız, yorgun bir kederle akan o karanlık sularda kendi silüetini gördü. Yanında ihanet ve ölüm vardı. Ve elbette aşk. Ve kız, ilk kez aşkın büyüklüğünden, ihanetin büyüsünden ve ölümün acımasızlığından korktu.