Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşamak ve bu uğurda gerekirse öldürmek için zihinleri seyir, atış, denge ve mevki hesapları yaparken, esaret altındaki ruhları o sırada bazen abes bir türkü yakar, yersiz bir şiir mırıldanır, kâğıda anlamsız çiçekler karalar, böylece hürriyet hasretini az da olsa giderirdi."
Sayfa 88 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Şapka kanunu 1925 yılı Kasım ayında Meclis'te müzakere (!) olunurken, hürriyet ve insan hakları adına, sadece bir kişi, Milli Mücadele kahramanı Nureddin Paşa, Bursa mebusu olarak, bu kanuna itiraz etmiş ve verdiği bir takrir ile şunları söylemiş; Böyle bir kanunun, Anayasa'daki "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Her Türk hür doğar hür yaşar Şahsi masûniyet, vicdan, tefekkür kelâm, amel, temellük ve tasarruf... hak ve hürriyetleri Türklerin tabii haklarındandır. İşkence, esaret, müsadere memnudur. Hiç bir kimse, hiçbir fedakarlığa zorlanamaz... maddelerine aykırı olduğunu" ileri sürmüştü."
Sayfa 10 - Şule Yayınları | dipnotKitabı okuyor
Reklam
Sonra alıyorum tebeşiri elime; pencerelerin, kapıların ve en son da giriş kapısının önüne ince birer çizgi çekiyorum. Belki de hayatımda ilk defa kendimden başka birine yahut bir şeye, aşmamasını, ötesine geçmemesini istirham eden bir çizgi. Havuçları rendelerken, önüme çizilmiş, en çok da bizzat kendi kendime çizdiğim kalın çizgileri, heveslerimin önüne çekilen bentleri, âlemle arama giren hudutları düşünüyorum. Başkalarına hürriyet, kendime esaret biçen kör makasımı. Onunla ömrümü ince ince, kanata kanata kırpışımı. İnsanın kendine içeriden attığı kesiği, başka kimse dışarıdan dikemiyor.
Sayfa 272 - hep kitapKitabı okudu
Hürriyet fikri, zaten, bilimden doğar. Cehaletten, ancak esaret çıkar.
🔴 Elveda ey hüzün dolu Ramazan. Bir sonraki gelişini, bütün müslümanlar hürriyet ve mutluluk içinde karşılasın inşallah. Gazzemi, Doğu Türkistanımız, esaret ve zulüm altındaki tüm kardeşlerimizin İslam ahkamı ile hürriyetine kavuşmasını nasip eyle Allahım. Amin
Pozitif bilim, yani doğa bilimleri, Hasan-Âli için yalnız okulda derste görülen bir şey değil, memleketimizde bizzat hayatın temel dayanağı olmalıydı. Hayatın dayanağı olan doğa bilimi, aynı zamanda hürriyetin de müjdecisidir, zira "Hürriyet fikri, zaten, bilimden doğar. Cehaletten, ancak esaret çıkar."
Sayfa 131 - 2. Bölüm: Doğa Bilimlerinin Işığında Eğitim Kuramı ve Türk Aydınlanması - Hasan-Âli Yücel ve Bilimsel EğitimKitabı okudu
Reklam
Şimdi bir dönüp bakalım, Hasan-Âli özgürlüğün tanımı ve sınırları konusunda neler düşünmüştür. Önce, bu yazıya başlarken benim başlangıç noktam hakkında, doğa bilimi ile özgürlük kavramı arasındaki ilişki hakkındaki düşüncesini öğrenelim. Hürriyet Gene Hürriyet adlı kitabının birinci cildinin önsözünde, şu gözlem yapılmıştır: "Bizde yenilik ve garplılaşmaya başlama ilk önce Orduda olmuştur. En eskisi Mühendishane olmak üzere (1795) Tıbbiye (1825) ve Harbiye (1833) okulları, ileri düşüncenin ve müspet bilginin kaynaklarıdır. Hürriyet fikri, zaten, bilimden doğar. Cehaletten, ancak esaret çıkar." Burada özgürlüğün Hasan-Âli'nin deyişiyle müspet bilimden3s doğduğu fikrinin yanı sıra, bunun aynen Akurgal'ın ısrarla belirttiği gibi, "garplılaşmanın" bir neticesi olduğu vurgulanmıştır. Ancak Hasan-Âli, bunu n basit bir kavram olmadığı kanaatini taşımaktadır: "Hürriyet çok geniş ve türlü manası olan bir sözdür. Hele hukukta ve felsefede en çetrefil, en dallı budaklı konulardan biridir."
Sayfa 46 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIIKitabı okudu
Çünkü hayat bir tarafı mutlaka âteş olan bıçağın sırtı. Bir tarafı su bir tarafı âteş, bir tarafı uçurum bir tarafı yine âteş hayatın. Âteşe düşer dengeyi kuramayan, eğer suya düşmüyorsa. Âteş olup göğe yükselir dengeyi bozan eğer uçuruma yuvarlanmıyorsa. Âteş dengenin kaçınılmaz muhalifi. Denge bıçağın ağzı. Bir tarafı âteşe bakıyorsa dengenin, mutlaka mumdan gemi, âteşten deniz, alevden dalga öyküleri. Ve âteş, dengeyi alt üst edici tadil dirhemi. Âteşle muaşakanın nam-ı diğeri denge bozma oyunu. Çünkü âteşin lügatinde dengenin harfleri yok. Âteş yakıcı. Âteş göz alıcı. Âteş cesaret. Âteş nisbet. Âteş var oluş. Âteş yok oluş. Hissediş âteş. Arınma âteş. Âteş nihayet. Âteş bidayet. Âteş cesaret. Âteş hürriyet. Denge itidal. Denge emniyet. Denge esaret. Peki hangisi? Âteş mi, denge mi? Âteş yaşamak, denge yazmak. Zor seçim. Hem âteş hem denge yok. Âteş deryası üzerinde denge hatıra gelmeyen bir sözcük kadar rahatsız edici. Hatıra gelmeyen bir sözcük kadar emniyetli. İçimden uçup giden bir sözcük kadar hain. İçimdeki bir gül kadar ikna edici. Güneşin battığı yere doğru savuruyorum bildiğim âteş redifli en serin şiiri. Ve unutuyorum denge üzerine yazılmış bütün denemeleri. Âteşle temizliyorum bütün kirleri.
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
"Hürriyet fikri, zaten, bilimden doğar. Cehaletten, ancak esaret çıkar. " Hasan Ali Yücel
ŞİİRDE İÇ ŞEKİL
Şiirde her kelime, kendi zatı ve öbür kelimelerle, nisbeti yönünden şairin gözünde, içine renk renk, çizgi çizgi ve yankı yankı cihanlar sığdırılmış birer esrarlı billûr zerresidir. Şair bu kelimeleri gözbebeğine ve kulak zarına dayayarak seçer, dizer, kaynaştırır, bütünleştirir; ve bir simyacı hüneriyle terkibini tamamlarken, iç şekli, kendi içindeki mana heykeline eş olarak, kalıba döker. Dış kalıba esaret ve mahkûmiyet büyüdükçe iç şeklin hürriyet ve hayatiyeti tıkanırsa da, üstün sanatkâr daima dışla içi muvazene halinde tutmayı bilen ve doz sırrını bozmayandır.
Sayfa 162
602 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.