Biri huzur, biri dert, iki sevgim var benim,
İki görüntü gibi hep gönlümü çelerler:
Sarışın bir erkektir benim iyi meleğim,
Kötü ruh bir kadındır, kapkaranlık bir esmer.
Dişi cin cehennemde beni yok etmek ister,
Meleğimi gönlümden ayartmağa çalışır,
Onun saf varlığını pis kibriyle büyüler,
Kutsal ruhuşeytana çevirmeye kalkışır.
Benim iyi meleğim iblisçe kudurunca
Dosdoğru bilemem de kuşkulara düşerim:
İkisi benden ayrı sıkı dostluk kurunca
Melek, dişi şeytanın cehenneminde derim; Dertliyim bilemeden kuşkuyla yaşamaktan,
Sonunda meleğimi yakacak dişi şeytan.
Niçin kalbim hep seni ister, niçin?
Bilemem. Esmersin ama güzelsin,
Gözlerinde mutluluğu gülersin,
Ama benden sızan bu keder niçin
Bilemem. Keder de yel gibi eser
Ve bir gün ya bu yol ya şu gemiler
Seni elimden alır gider, niçin
Bilemem. Ama kaybedersem seni
Her öten kuş ve her akan su beni
Bir yolculuğa davet eder, niçin
Bilemem.
Hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı Pollyanna
Çimento, demir, çamur...
Duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım.
En üst kattan düşerdim her gün
Esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyaya
"Eğer aklınızın bir yerlerinde bu insanlar bir zaman çıkıp ülkelerine gidecek ve yine biz bize kalacağız diye bir fikir varsa bence böyle bir hayal kurmayın. Bir ülkenin inşaatında çivi çakan, mutfağında bulaşık yıkayan insan artık o ülkenin insanıdır. Nasıl ki Avrupa'ya giden gurbetçiler üç kuşaktır geri dönmüyorsa bu insanlar da geri dönmeyecek."
Saçları tutuşan dağlar
Havaya akan kuru buhar
Hep bir umudun dirilişidir Tamara!
Bundan tenim bu kadar esmer
Ve savrulup gidişim
Adı geri verilen diyarlara...