Kaldırımlar
I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;  Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; 
Sayfa 156Kitabı okudu
Alırsınız Cenneti.
Kırık Ali, - Huzurunuzda bizim içmemiz saygısızlık ve de caiz değil, dedi; hicap ederiz. Sen tüttür ki Hocam, bize de izin çıksın. Bekir Hoca esrarlı cıgarayı aldı. Ben hemen cıgarasını ateşledim. Hoca esrarı, likörü, votkayı çekiyor, mini mini türküler mırıldanıyor. Velakin uyumak, sızmak şöyle dursun, içtikçe azıyor. O gece onun içtiği votka kadar suyu bir manda içemez.
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rüzgar gibi ivecen, orman gibi sık ol; yangın gibi yıkıcı, dağ gibi hareketsiz ol. Gece gibi esrarlı, gök gürültüsü ve şimşek gibi çevik ol.
"- Güneşli bir havada bir gökgürültüsünü bekler misiniz? - Beklemem. - Beklemezsiniz, fakat o gelir. Hayat beklenmediklerle doludur. Şimdi şu tavan çöker ve hepimiz altında kalabiliriz. Hiç de olamaz demem. Hiç de hayret etmem. Ne bileyim, her şey olabilir. Her zaman beynimi tırmalamış bir misal hatırlarım. Bakın nasıl! Mesela bir gün, Eminönü meydanında bir otomobil bir adamı çiğner. Hadiseden on dakika evveline gidelim. Adam, mesela Gülhane Parkı'nın önündedir. Otomobil de faraza Taksim'den geliyor. Manzarayı görüyor musunuz? Geliyor. Bin otomobil içinde bir otomobil ve yüz bin adam içinde bir adam. Ne adam çiğneneceğini bilir, ne de otomobil çiğneyeceğini. İkisi de bir sürü tesadüflerle bilmeden birbirine doğru yaklaşırlar. Mesela adam bir dükkanın önünde durur. Bir kutu kibrit alır. Bir iki adım atar. Bir arakadaşıyla konuşur. Bir vitrini seyreder. Bu masum hareketlerin bile birkaç dakika sonra kopacak faciada hisseleri vardır. Bütün bu hisseler birbirine esrarlı bir şekilde geçe geçe nihayet meş'um ânı doğururlar. O an gayet basit bir son sebebe dayanır. Bir dalgınlık, bir bilgisizlik, şu bu. Tesadüflerin kim bilir nasıl ve nereden idare edilen son derece girift ve içinden çıkılmaz bir riyaziyesi vardır."
Vücudunda fazla hiçbir şey yoktu; hayatında manevi taraflarla pratik taraf arasında bir denge kurmaya çalışırdı. İki tarafı birbirine paralel yürür, bazen birbirine karışır, fakat hiçbir zaman, bir kördüğüm haline gelmezdi. Yolunda sebatla, şevkle yürürdü; parasına göre yaşar, dakikalarının da, rublelerinin de hesabını bilir, harcadığı heyecanı,
Kaldırımlar
I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.İçimde damla damla bir
Reklam
338 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.