Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
evet, yaşıyorduk ya da en azından yaşama şansına sahip oluyorduk ama bazen ölüm korkusu yüzünden yaşamak zor ve karmaşık bir hal alıyordu.
Sayfa 136Kitabı okudu
“İki şeyden söz ediyorsun ama. Birincisi, bir hikâyeye sahip olmak ve bir başkasının, senin deyiminle bir çift gözün bu hikâyeye şahitlik etmesi." "Evet, doğru," diye onayladı Dr. Mavi. "Sahip olduğun hikâye, hayatının farklı dönemlerinde sergilediğin eylemlerin, düşüncelerinin, hissettiklerinin toplamıdır bir bakıma. Varlığın anne rahmine düştüğü andan, şu ana kadar birbiri ardına oluşan olayların bir kaydıdır senin hikâyen. Ya da hepimizin hikâyesi. Ayrıca hissettiklerimizi başka birine anlatana kadar çoğunlukla gerçekten hissettiğimiz şeyin ne olduğunu kavrayamayız. Bu yüzden insanlar birbirlerine, Yaratıcı'ya açılırlar, yaşadıklarını anlatırlar, kendilerinden bahsederler. Bunu çoğunlukla konuşarak yaparız, bazen de yazarak. En güzel yollardan biri de dua etmektir. Şunu iyice fark etmeye çalış; her şey olup bitti diye bir şey yok insan için. Olan biten belleğin deposunda tutuluyor. Orada hikâyeleştiriliyor. Sonra o hikâyeye anlam aranıyor. Hikâyelerimiz çoğunlukla bir anlam bulmak için ifşa ediliyor. Bu, insan olmanın en önemli özelliklerinden biri. Bir hikâyeye sahip olmak, hatta hikâyenin kendisi olmak. Artık şunu hissedebilirsin: Benim bir hikâyem var veya hikâyenin kendisi aslında benim!"
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
.☆. "Seni seviyor." "Evet, seviyor. Fakat bazen sevgi yeterli olmuyor. " .☆.
Artemis YayınlarıKitabı okudu
Evet, tabiatından ya da bahtından gelen Bir tek kusurla damgalandı mı insan Başka değerleriyle bir melek olsa, Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa, Yalnız o kusurundan ötürü Düşer insanların gözünden. Bir damla kötülük en soylu varlığı Lekeler ve yıkar bile bazen.
Evet, yaklaşmak ve yakınlaşmak. Bazen, tüm gaye sadece O'na yaklaşmak ve yakınlaşmakmış gibi hissediyorum. Bir hikaye anlatılır hani: İnsanları cehennem ateşiyle korkutup bağırarak cemaatin kalplerine korku veren bir vaiz varmış. Dermiş ki: "Siz öldükten sonra Allah size sorular soracak, 'Bilginizi nasıl kullandınız? Paranızı hayır için harcadınız mı? Allah'a olan ibadetinizi yerine getirdiniz mi? Oruç tuttunuz mu?' Eğer bu sorulara cevap veremezseniz çok işkenceler göreceksiniz." Vaizin konuşmasını dinleyen bir derviş kalkarak şunu söyler: "Hoca, Allah bize tek bir sual soracak: Ey kulum, Ben ömrün boyunca seninleydim, peki sen kiminleydin?"
"Teselli bulduğunda -ki insan kendini teselli edecek bir şey daima bulur- beni tanıdığına memnun olacaksın. Her zaman benim dostum olarak kalacaksın. Benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Bazen bunun için pencereni açacaksın. Senin gökyüzüne bakarken güldüğünü gören dostların çok şaşıracaklar. Onlara, "Evet, yıldızlara hep gülmüşümdür!" diyeceksin. Senin aklını kaçırdığını düşünecekler. Sana kötü bir oyun oynamış olacağım." ... "Seni bırakmayacağım."
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Karıncalarda Sinir İletimi
Karıncaların acı çekme olasılığı var mıdır? İlk bakışta hayır. Bu duyguya erişebilmeleri için gerekli olan sinir sistemine sahip değillerdir. Sinir sistemi yoksa acı duymaları olanaksızdır. Bu da bazen karıncanın vücudundan kopan parçaların uzun süre tek başına yaşayabilmesini açıklayabilmektedir. --------------------------------------- Acı duymayan bir hayvan beni çok korkuturdu herhalde. Fakat bu anlayış yanlıştır. Çünkü kellesi uçurulmuş bir karınca, özel bir koku yayar. Bu acı duyma kokusudur. Demek ki yine de bir şeyler oluşmaktadır. Evet, karınca, elektriksel bir sinir iletisine sahip değildir ama buna karşın kimyasal bir iletiye sahiptir. O, herhangi bir parçasının koparıldığının farkına varır ve acı çeker. Hiç şüphesiz bizimkinden çok farklı bir biçimde, kendi tarzına göre bir acı çeker ama yine de acı çeker.
İnsanın kendisi için de böyledir bu; Çok kez bir kusur olur yaradılışında, Suçu da yoktur bunda, Kendi seçmemiştir çünkü doğuşunu. Olur ya, pek aşırı bir öfkeye kapılıp Aklın duvarlarını yıkar geçirir, Ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık Gelir berbat eder en güzel davranışlarını. Evet, tabiatından ya da bahtından gelen Bir tek kusurla damgalandı mı insan Başka değerleriyle bir melek olsa, Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa, Yalnız o kusurundan ötürü Düşer insanların gözünden. Bir damla kötülük en soylu varlığı Lekeler ve yıkar bile bazen.
Kefr Kasım katliamının gerçekleştiği gün bir anma günü olmadığı gibi, nisyanın her şeyin üstünün kapatıla­bileceği yeni bir merhale de değildir. Kefr Kasım bir nefretin tarihidir. Herzel’in, Tevrat’ın içinden doğunun yüzüne karşı kılıç çektiğinden bu yana süregelen bir tarihtir. Herkes tarafından unutulmuş, yerle bir edilen köyün sakinleri,
Sayfa 73 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s: 73-75(Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.