“Görevimi başaramadım,” dedi. “Evlilik bana göre değildi.”
“Sana göre olan neydi?” diye sordum.
“Onun tam tersi,” dedi, “aşk bana göreydi.”
Sayfa 52 - Say yayınlarıKitabı okuyor
Evlilik denilen kurum, insanı sonsuza kadar süreceğine inandırıp ardından pat diye ortada bırakıveren bir yanılsamadan başka neydi ki sonuçta?
“SEVGİ NEYDİ EMEKTİ” 
Selvi Boylum Al Yazmalım , 
Cengiz Aytmatov ; DIŞARIDA BÖYLE BİR GÜZELLİKLERLE KARŞILAŞTIM ÖMÜRLERİ VE SEVGİLERİ UZUN OLSUN. EL ELE GİDİYORLARDI, YAKALAYAMADIM FOTO ÇEKERKEN ÇEKİNDİM YANLIŞ ANLAŞILIRIM DİYE. EVLİLİK NE DİYE SORARSANIZ BANA ANLATAMAM AMA BU İKİ İNSAN EVLİLİĞİN TEMSİLİDİR. 🙂🧿
Yaşam ve mutluluk neydi...
Neydi yanlış olan bir insanı
Herşeyden çok sevmek mi yoksa
Uğruna herşeyi hatta ölümü bile göze almak mı
Ona güvenmek mi yada saygı duymak mı yoksa
Bir insana değer vermek onu sevmek yerine
Sadece ondan faydalanmak mı
İşin bitince de kullanılmış bir eşya gibi kenara atmak mı
Sahi neydi bir insana değer vermek
Sadece her şeyin yolunda gitmesi için ve
Mutlu olabilmek için her şeye katlanmak mı
Yoksa aynı yolda aynı yastığa baş koymak mı
Her zorluğa birlikte göğüs germek mi
Peki ya evlilik neydi sadece bir yaşam kuralımı
Yoksa zorunlu olan bir yaşam kuralımı yada
Aynı evde her şeyi birlikte yapacak birbirine
Her konuda destek olacak evin temizliği den
Tutunda herşeyi birlikte yapacak eşler miydi
Sadece ev temizliği değil çocuk bakımına bile
Yardım etmek iki bireyin de hemen hemen aynı
Sorumlulukları alması gerektiği bir yaşamıydı
Ve bu yaşam içinde bir aile kurmak mıydı
Sahi neydi bütün bunlar boş bir yaşam tarzı yada yapılması gereken zorundalıklar mı yoksa gerçek mutluluğa açılan bir yaşam mıydı...
Şah&Sultan;
İsmi üzere İsmail Ş 
İskender Pala 
Şah ve Sultan ah ve Yavuz Sultan Selimden bahseden bir kitaptı. Çok beğenerek okudum. Daha öncede şah ve sultan arasındaki yaşanan olayları bilmeme rağmen kitap öyle ayrıntılı ve bilgi dolu yazılmış ki tarihimizin bilinmeyen gizli sırlarına erişmiş oldum.
Asıl mesele ne Şah ne de Sultan aslında. İkisininde ulaşamadığı bir güzellik olan Taçlı hatundu. Zaten kitapta onun ismiyle son buluyor. Taçlı ilk başta Ömer adında bir genci severken Şah tarafından eşi yapılıyor ve evlilik hayatları boyunca bunun kinini güdüp hep mutsuz oluyor Taçlı. Sonrasın da savaş esnasında Sultanın eline geçiyor o da vezirine hediye ediyor onu. Bu şekilde oradan oraya sürülüyor. Ve sonuçta Sultan içinde göz yaşı döküyor.
Kitapta ki soru şuydu. Sevgi neydi? Bir insan kaç kişiyi sevebilirdi? Bir gönül kaç gönle tutulabilirdi?
Harika şiirler ve yüksek bir belagat örneği olan bu harika kitabı herkese tavsiye ediyorum. İyi okumalar. Kitapla kalınız efendim.
Şimdi diyeceksin ki neydi bu kadıncağızın derdi? Neye ve kime bu kadar öfkeliydi? Hikâye uzun, senin de zamanın yok malum, ince ayrıntılara girmeyeyim. Hikâyenin içinde çocuk yaşta evlilik var, eli maşalı bir kaynana var, günde bilmem kaç posta kaynata dayağı var, peş peşe dört çocuk var, bir çocuğunu toprağa koymuşluk var... Var da var. Tabii öyküde yoklar da var. Atadan da yardan da sevgi yok, anlaşılmak yok, 'hâlin nicedir diye soran yok, insandan sayılmak yok. İşte böyle böyle birikmişti babaannemin içinin zehri. Dolmuş dolmuş taşmıştı da dilinden küfür olup akmaya başlamıştı. O da öyle rahatlıyordu zaar.
Sayfa 62Kitabı okudu
Ben, ben özlemişim öykü okumayı yani öyle böyle değil bu özlemim.. Uzun zamandır dikkatimi çeken hep en dip meraklarda ilgimi kendisine yönelten bir kitabın kapağını araladım hafta sonu. Çok kısa sürede bittiğinde özellikle final hikayede Ne ,ne ne diye seslice yerimden zıplamaktan geri durmadığımı itiraf ediyorum..
Neydi bu insan oğlunun derdi diye düşünmeden edemedim…Hikayeler bilindışı ama normalleştirdiğimiz türden insan manzaraları sunuyor bize.. Temelinde hep bir aile kavramı, sevgisizlik yada geç gelen ilgi, gerçek arkadaşlık ve aşk arayışı, ihanet, acı, ölüm bastırılmış cinsel kimlik, sahte mükemmel hayatlar..
Suluboyanın her bir rengi sıçradıkça tuvale bizde o renklerle savruluyoruz bu trajikomik hayatın başka bir sahnesine.. İlk okuduğum Gri öyküsü kadar kabullenemediğimiz çarpık aile ilişkilerini düşünün ki neredeyse gündüz kuşağı programında tartışır bir toplum olmuşuz!
Ya Kırmızı öyküsü toplum baskısı sonucu yaptırılan zoraki bir evlilik ve yıllar sonra yapılan bir yüzleşme, kim daha kurban kim daha tutsak bu ilişki karmaşasında şimdi?
Diyetin bedeli kime kesilmeli?
Büyüklere hitaben daha uygun, okuduktan sonra aynı hissedemeyeceğinize garanti, öykü sever dostlarıma ilgisine kaliteli tavsiye! İyikim 
Semra vesilesiyle
Kaleminize sağlık! 
Aslı Aktümen
12 Mart 2024
Ben bugün iliklerime kadar sevilmek istedim ama öyle ama böyle fark etmez. Birinin ilki olmak istedim. Önceliği olmak istedim mesela beni korusun ama korumak zorunda olduğu için bu onun görevi diye değil sırf o kendi iradesiyle beni korumak istediği için yapsın bunu istedim. Korusun, beni kendi gözünden dahi sakınsın istedim. Böyle sevilebilir