Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıldızlı Alıntı
Ey insan! Fâtır-ı Hakîm'in senin mahiyetine koyduğu en garib bir halet şudur ki: Bazan dünyaya yerleşemiyorsun. Zindanda boğazı sıkılmış adam gibi "of, of" deyip dünyadan daha geniş bir yer istediğin halde, bir zerrecik bir iş, bir hatıra, bir dakika içine girip yerleşiyorsun. Koca dünyaya yerleşemeyen kalb ve fikrin, o zerrecikte yerleşir. En şiddetli hissiyatınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun. Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve latîfeler vermiş ki; bazıları dünyayı yutsa tok olmaz. Bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş, bir batman taşı kaldırdığı halde; göz, bir saçı kaldıramadığı gibi; o latîfe, bir saç kadar bir sıklete, yani gaflet ve dalaletten gelen küçük bir halete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür. Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan bütün letaiflerini onda batırma. Çünki çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında; gök, yıldızlarıyla beraber içine girip garkoluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hâfızanda, senin sahife-i a'malinin ekseri ve sahaif-i ömrünün ağlebi içine girdiği gibi; çok cüz'î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder.
Sayfa 132Kitabı okudu
Ey yabancı bayraklar altında ölenler! Belirsiz mezarlarınıza kimse selam durmayacak. Belki hiçbir şair sizin için yanan bir yazı yazmayacak. Varsın sizi hiçbir dudak anmasın. İsterse size hiçbir mısra yanmasın. Ruhlarımız Tanrı Dağı'na varınca, efsanelere karışmış atamız Alp Er Tunga, başınıza kahramanlık tacını eliyle giydirecek; bütün kahramanlarımız size gülümseyecek ve en büyük övüncümüz, kahramanlar kahramanı, gaza yaraları kutlu olsun diyecektir.
Reklam
19Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!
''Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu sonsuza kadar yaşatacak olan sizlersiniz.'' Mustafa Kemal ATATÜRK
19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA,GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..! :)
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
Evet, ey yeni gençlik! Sana düşen, bu tayfun ve kasırga asrında Nuh’un yeni gemisini kızağa koymaktır. Hak yardımcın olsun!..
Sayfa 106Kitabı okudu
Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva'-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine "Lebbeyk!" dedirten Zât-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin? Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir ve kat'iyyen anla ki: Senin gibi zaîf-i mutlak, âciz-i mutlak, fakir-i mutlak, fâni, küçük bir mahluka koca kâinatı müsahhar etmek ve onun imdadına göndermek; elbette hikmet ve inayet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-i rahmettir. Elbette böyle bir rahmet, senden küllî ve hâlis bir şükür ve ciddî ve safî bir hürmet ister. İşte o hâlis şükrün ve o safî hürmetin tercümanı ve unvanı olan "Bismillahirrahmanirrahîm"i de. O rahmetin vusulüne vesile ve o Rahman'ın dergâhında şefaatçi yap.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Ey sonsuz gençlik Aynı yaşta oluruz bir gün.
Sayfa 52
- Bugünün gençlerine - Yarınlar senin; senin bu devrim, bu yenilik.. Her şey senin değil mi zaten?.. Sen, ey gençlik, Ey umudun güzel yüzü, işte karşında aynan: Temiz ve bulutsuz, ağaran bir gök, Titreyen kucağını açmış, bekliyor.. Koş, çabuk!
Tevfik Fikret
Tevfik Fikret
"Ey Kamburum! Gel, sen de benim gibi yap, olmazlara olurlanma. Bak, ben deniz kıyılarına gitmiyorum artık. Ve kızların gözlerine bakmayı da unuttum. Sanırım, bacaklarına bakmayı da bırakırım yakında. Ve büyük düşler kurmayı da... Biz, insanlara avuç açar bir sevgi dilencisiydik. Hem de uzun bir süre, bütün bir gençlik... Aldattık kendimizi, dilendik. Ha, ne toplayabildik? Önümüzden geçerken avcumuza bırakıverdikleri acımalı bir bakış... Hepsi bu değil mi? Bu on paralıklar... Bunlar değil mi, avcumuzu yakan bağışlanmışlıkları ve hiçbir şeyi kurtarmaz geçmezlikleriyle, bunlar, insanların sümkürür gibi attığı... Direniş ne güzeldir kamburum... Bir şey kazanacak olmasak da, bir şey başaramayacak da olsak, direniş ne güzeldir. Ellerimizi uzatmayalım derim ben, yumruklarımız sıkılsın. Sen de benim gibi yap, ellerimizi uzatmayalım, tutamayız. Ve korkarım tutmaya bile değmez vıcıklıktır hepsi, olup olacağı... Üstelik, yine avuç açıyor sanacaklardır bizi. Ellerimizden ne okunur, bir yakarış mı? Dudaklarının kıyıcığında bir alay deresi akar, -ki kızlarınki boyalı."
Sayfa 194Kitabı okudu
Bismillah ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak dinle. Şöyle ki: Bedevi Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin. Tâ şakilerin şerrinden kurtulup hâcatını tedarik edebilsin. Yoksa tek başıyla hadsiz düşman ve
Sayfa 8
Reklam
Ama gençlik, hayvanmış gibi olmaktır zaten sadece. Hayır,sadece hayvanmış gibi olmak değil de hani şu sokaklarda satıldığını dikizlediğimiz minik oyuncaklardan biri olmak gibidir,teneke ve içi zemberekli ve üstünde kurma kolu olan ve gırr gırr diye kurunca gitmeye başlayan, yürüyen filan minik heriflerden biri olmak gibidir, ey kardeşlerim. Ama dosdoğru gider ve bir şeylere çarpar bam bam ve yaptıklarını elinde olmadan yapar. Genç olmak, bu minik makinelerden biri olmak gibidir.
Sayfa 167Kitabı okudu
TÜKENEN GENÇLİK Heyhat Heyhat !Gidiyor elden gençlik Heba ediliyor zamanı bilmemezlik Ona acıyan yer ve gök haykırıyor tek seferde dolu dizgin... Kanlarda dolaşan zehirler Sağ ve solda durup kendine bağlıyor ifritler Durmuyor yerinde bir afyon gibi durmadan hapsediyor kendine delice Beyinlere vurulan bir balyoz unutturuyor herşeyi sakince Bir uyanık,bir sarhoşluk içinde ölü ve bir diri gibi geziyor fani dünyanın içinde Uyan ey gözlerine perde çekmiş insan Uyan ey hakikati görüpte yol alamayan insan uyan ki ifritler sevinmesin Seni hak yola götüren melekler sevinsin Türkan ŞENGÜLER
Sappho'nun Son Türküsü
Neler söylüyorsun; ağzından çıkanı kulağın duysun: Gizli bir güç güder olayları yazgının belirlediği; giz dolu her şey ıstırabımızın dışında. Ağlamak için doğduk, bir üvey evlat gibi; nedeni tanrıların aklında gizli. Ey arzuları, umutları ilk gençlık yıllarının! Ne ki, dış görünüşe, güzellere, sonsuz bir iktidar verdi Babamız, insanlar arasında; ister yiğit olsun, ister usta, liriyle, türküsüyle; parıldamıyor erdem çirkin bedende.
Sayfa 42
Ne çabuk geçti günler bilmeden , farkına varmadan !
Gençlik Böyledir İşte İçimi titreten bir sestir her gün. Saat her çalışında tekrar eder: "Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın? Elin boş mu gireceksin geceye? Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün. Gençlik böyledir işte, gelir gider; Ve kırılır sonra kolun kanadın; Koşarsın pencereden pencereye. " Ah o kadrini bilmediğim günler, Koklamadan attığım gül demeti, Suyunu sebil ettiğim o çeşme, Eserken yelken açmadığım rüzgâr Gel gör ki, sular batıya meyleder, Ağaçta bülbülün sesi değişti, Gölgeler yerleşiyor pencereme; Çağınız başlıyor ey hâtıralar. * Cahit Sıtkı Tarancı
Ey Türk milleti! Sen ne güçlü ve dayanıklı şeysin! Bir türlü yıkılmıyorsun!
Sayfa 62 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.