Öncelikle kitabın içeriğinden bahsedeceğimin bilinmesini isterim!
Kitap iki bölümden oluşmakla beraber akıcı bir dil ile ve içerik ile fikir dünyamı tatmin etmeye yetti.
1. Bölüm: Şahsımın düşünce dünyasına göre yorumlamam gerekirse, insanın; gönlüne bahşedilmiş aşk ile yaşayabileceğini ve Allah tarafından lütuf olarak verilen aşkın, insanın hayatındaki tek amaç olduğunu ve amaç olması gerektiğini ifade ediyor.
2. Bölüm: Müslüman gönül dünyama göre yorum yapmam gerekirse bu bölüm şunu ifade ediyor. Hikayedeki kişi başladığı yere geri dönerek vefat ediyor. Allah'tan geldik Allah'a dönecek olduğumuzu hatırlattı.
Ve yine hadiste olmak üzere "İnsanın gözünü ancak toprak doyurur." hadisini okumuş gibi yazılan bu eserde sürekli daha çok toprak kaygısı güden bir insanın yine açgözlülüğü yüzünden toprağın üzerinde vefat ettiğini anlatıyor.
Burada yine bir hadis düşüyor hatırıma istiyorum.
"Kişi, sevdiği ile beraberdir."
Yorumlarımın hepsi şahsımın kendi fikirleri çerçevesinde incelemesidir.
Baştan sona güzel bir insan olmanın, bu yolların nerelerden geçtiğinin, insanın kendine, çevresine, en önemlisi de Allah'a karşı görevlerinin usulünü anlatan bir kitap. Tekrar tekrar belli aralıklarla okunup hayatımıza aktarılması gereken öğütleri olan bir kitap. Alıntılarını diğer kitaplarıma oranla çok az paylaştım. Özetlenmiş halini sogudagaci.net' de alıntı, fikir ve düşüncelerimle yazacağım. Yüce Allah Üstat Sezai Karakoç, Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri ve bizlere yol gösteren ecdadımıza rahmet eylesin.
Kitaptan çıkarttığım notları ve sohbetini YouTube kanalımız için hazırlıyorum. Üstadın kitap özetini tek cümlede ifade etmem gerekirse; hayatın içinden araçlar yardımı ile bakan bir gözden, İslam'ı merkeze alan ve o çerçevede gören göze geçmemiz gerektiğini ifade ediyor. Rabbim üstadımıza rahmet etsin.
Hürmetler.
Çok mânâlı bir hikayeydi ifadesi ile başlamak istiyorum. Kısa ve o kadar çok düşünce yer alıyordu ki pür dikkat okudum. Detaylı sohbetini YouTube kanalımızda çayımla beraber anlatacağım. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum efendim.
Hürmetler.
Cümlelerimin yerine gönlümü bırakıyorum satırlara... Eksik kalacak, güzel bir cümle olsa dahi incelemede bulunmak istemiyorum. Dilerim izinizden gelmek şahsıma da nasip olur. Rabbim rahmet eylesin üstâdıma. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, bu gönül kelamları bulunmaz cevher.
Hürmetler.
Beğenerek okudum. Sanıyorum geride kalan özlemlerin ve o dönemde hissedilen hasretlerin cümleleri bu satırlar. Özellikle "Suküt / Düşer" şiirini çok beğendim. Okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Hürmetler efendim.
Hayatı anlamlandırma adına satırlarıyla ruh besleyen, bu satırlara yol gösteren iki gönül insanının da tecrübesini bize aktaran bir kitap.
Hayatı, farklı alanlarda farklı bakış açısı ile ele aldığımızda beden doyum hazzı dışında başka doyum noktalarıyla insanın mânâda zirveye erişebileceğini anlatıyor. Zaman zaman beyitlerden ve şiirlerden oluşan sohbetler, sizi de elinizden tutup derin düşünceye atabilir. Öyle anlarda derin bir bakışta sırılsıklam kalabilirsiniz. Şunu samimiyetle söylüyorum, "aşk" lafzının geçtiği yapraklarda savrulmak olağanüstü değildir. Biz, aşkı aradığımız bu hayat serüveninde bütün kokuları sevdik. Bu yüzden tekrar tekrar okunabilecek bir kitap.
Kitap neden 33 gün sürdü?
İnsanın hayatında her şey evet ya da hayır olumlu ya da olumsuz bir düzende gitmiyor. Yani bir sorunun 2 cevabı yok benim hayatımda. 3. cevabı ne derseniz; "İnşallah ve nasip" kelimelerinde sırlı ihtimal çerçevesi. Bu dönemde birçok ihtimalin bir araya gelmesiyle süreç uzadı.
Bundan sonraki okuyacağım kitaplar daha ağır olacağı için çok daha uzun süreçler gerekebilir. Kendi yazma hayatım da eklenince bu süreç uzunluğu kaçınılmaz. Şunu da ifade etmek istiyorum. Hızın en doruk noktasına ulaştığı bu dönemlerde, hayatımı daha yavaşlatarak anlamlandırmaya da çalışıyorum. Bunun da etkisi olabilir.
Aşk yolculuğuma devam ederken şu alıntı ile bitirmek istiyorum.
"Bir şeyi beklerken duyduğumuz haz, ona kavuşunca duyduğumuz hazdan çok daha fazladır."
Üstâdım İsmet Özel, mükemmel bir düşünür. Bunu kitap okuma sürem uzadıkça daha da pekiştirdim. 17 günde okuma sebebime gelecek olursam bazen bir sayfayı 5 kez okudum. Bu senin idrakinden kaynaklanan kıtlığın diyebilirsiniz. Fakat kelimeleri dahi öğütmek gerektiğini düşünüyorum. Kitabın yüreğine gelecek olursam şiir nedir, ne değildir, Türk tanımı, tarihî bilgilerle nerede yurt tuttuğumuz, nerede durmamız gerektiğini ve birçok soruyu beraberinde cevaplayan bir kitap. Adından anlaşılacağı üzere, şiir üzerinden hayatın bütün mecralarına nasıl dokunabileceğimizi ifade eden satırlar da doyasıya var. Sözlerime son vermeden evvel üstâdın deyimiyle, "İnsanoğlu mısralarda, şiirlerde hiç kimsenin elinden alamayacağı bir yurt bulur." Ben de yurdumu şiirlerde arıyorum efendim.
Hürmetler.
Üstâdım Cahit Zarifoğlu'nun kaleme aldığı bu eser, günlük yazılarından derlenmiş. Kimi zaman iç konuşmaların yer aldığı, kimi zaman da hayatın farklı zaman dilimlerinin betimlendiği derin bir eser. Kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Şunu da not olarak bırakmak isterim. Hızlı bir biçimde değil sindirerek ve satır aralarında yatan o fikirler üzerine düşünerek okumanızı tavsiye ediyorum efendim.
Hürmetler.