Anlamlı bir tespit..
Hiçbir din hoşgörüsüzlükten soyutlanmış değildir ama bu iki "rakip" dinin bilançosu yapılacak olsa, İslam hiç de fena görünmez.. Eğer atalarım, Müslüman orduları tarafından fethedilen bir ülkede Hıristiyan olmak yerine, Hıristiyanlar tarafından fethedilen bir ülkede Müslüman olsalardı, onların inançlarını koruyarak on dört yüzyıl köy ve kentlerinde yaşamaya devam edebileceklerini sanmıyorum. Gerçekten de, İspanya'daki Müslümanlara ne oldu? Ya Sicilya'daki Müslümanlara? Yok oldular, tek kişi kalmamacasına katledildiler, sürgüne zorlandılar ya da cebren Hıristiyan edildiler.
Bir arkadaşını ihbar eden çocuk, ilerde öyle fena bir istidat gösterir ki, vatana ait bir sırrı dahi ifşa edebilir. Böyle bir çocuk cesur ve namuslu kabul edilemez. Öğretmen için, sınıfta otorite kurmak üzere böylelerinden istifade etmek, rahat bir şey olabilir. Fakat bunu yaptığı takdirde genç kalplere, ilerde filizlenecek ve feci sonuçlar doğuracak olan tohumları bırakmış olur. Çok kere, küçükken böyle ihbarlara alışmış bir çocuğun büyüdüğü zaman, rezil bir kimse olduğu tespit edilmiştir.
Reklam
Halbuki şimdi her şey değişmişti. Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü
"Bu hoşuna gidiyor, değil mi?" diye sordu Doktor Milton. Fena değil. "Yaratıcılık gerektiren şeylerle uğraşmayı seviyorsun." Galiba. "Baban gibi sende bir şeyler yazmak ister misin?" Başımı hayır anlamında salladım. "Neden olmasın ki?" Babam mutlu değildi. "Bunu nasıl bilebilirsin ki?" Bir an için bunu düşünsem de iyi bir cevap bulamadım. Sadece, biliyordum işte. Belki de çocukların mutsuzluğu tespit edebilme gibi bir yeteneği vardır ama büyüdükçe bu özelliklerini kaybediyorlardır. Zaten kaybetmeleri de gerekir. Yoksa insanların nasıl mutsuz olduğunu ve asla kendilerini mutlu etmeyi başaramayacaklarını da fark ederler. Bilmiyorum. "Sen mutlu musun Parker?" Bu da zor sorulardan biriydi. Başımı kaldırıp yukarı doğru kıvrılmış iki ucuyla kocaman, sarı bir gülümsemeyi andıran muza baktım. Ona bakınca içimden ağlamak geldi. Ağladım.
Sayfa 31 - yabancı yayınları - o zaman gençlik tüm bu tespitler için en kötü zaman dilimimi? Çünkü ikisininde farkındayız.
Her bir tavır için onların gönüllerinde bir vadi açmam gerekiyordu. O vadileri de sırasıyla aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret, fakr ve fena olarak tespit ettim. Her tavrın merhemi-hasta olmasa da-, o vadiye yönelmekle esenlik buluyordu. Buna göre her bedenin aşka ihtiyacı oluyor, her kalbe istiğna makamı gerekiyor, her ruhta tevhid tecellisi zaruri oluyor, her sır hayrete düşürüyor, her fakirlik hali gizlilik gerektiriyor ve her fakrın sonu fenaya, yani yok oluşa, belki yokluk bularak var olmaya çıkıyordu.
Sayfa 320Kitabı okudu
Çok doğru bir tespit olduğunu düşünüyorum.. Sizlerin düşünceleri nedir?
Üst perdeden nasihat buyuran üsluplar, gençleri hiçbir şekilde etkilemiyor. Kendilerinin sansürsüzce ve yargılamaksızın anlaşılmasını ve gündemlerinin yakalanmasını istiyorlar. Konuşan kişinin kullandığı "biz"li üslup, fena halde itici geliyor; dinleyenleri mevzunun sıcaklığından koparıyor. Konuşmacının tehdit içerikli "ağır bir din dili" kullanması yerine, İslami ilkelerin içine yedirildiği güncel ve neşeli örneklerle bezeli, aktüel bir tarzı tercih ediyorlar. Asla uygulanamayacak uzak ve afaki ifadeler yerine, yakın ve mümkün hedefler gençlere daha fazla tesir ediyor. Kişisel tecrübelerle süslenen ve yer yer özeleştiri de içeren bir üslup, daha kalıcı oluyor. Sadece başkalarının "kusursuz", "mükemmel" ve "örnek" hayatlarının anlatıldığı, insanlara "kusursuzluğu" ve "mükemmelliği" dayatan teorik konuşmalar, bir noktadan sonra dinleyiciye bir şey söylemez oluyor..
Sayfa 7 - Taha Kılınç (Sunuş Bölümünden)Kitabı okudu
Reklam
94 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.