Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ben ki İklim-i Rum padişahı, İstanbul, Belgrat, Filibe ve Mısır hakanı Süleyman bin Selim bin Bayezit'im. Büyürdüm ki bundan sonra sınır beylerim, kapı kullarım,kalelerim başbuğları, küçük ve büyük bütün kara ve deniz askerlerim bu beratımı taşıyan Malkoçoğlu Kasım Bey'e itaat ederler; dilediği zaman, dilediği kale ve arazimde istediği gibi hareket etmesine müsaade ederler. "Buyruklarımdan dışarı çıkmayanlar, böyle bileler ve alâmet-i şerifime itaat kılalar."
143 syf.
·
Puan vermedi
kitabın orjinal adı Öksüz Turgut ..bu adla basılanı okuyorum..müthiş bir anlatım gerçekten..filibe neresi Niğbolu neresi diye düşünen varsa söyleyim çünkü eminim unutanlar vardır..bulgaristan sınırında bir yer Niğbolu..okudukça evvel bağlar bizim idi demekten kendimi alamadım..her vatan toprağı el oldu bize..
Yıldırım Bayezid - Niğbolu Kalesi
Yıldırım Bayezid - Niğbolu KalesiFilibeli Ahmed Hilmi · Mavi Lale Yayınları · 201420 okunma
Reklam
215 syf.
7/10 puan verdi
Füruzan'ın Şubat-Mayıs 1993 döneminde Makedonya, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Yunanistan ve Bulgaristan'a yaptığı seyahatlerin kitaplaştırılmış hali. Benim gibi bir Balkan meraklısı için ilgi çekici bir eserdi. Füruzan'ın 1993 yılındaki hallerini anlattığı Üsküp, Manastır, Mostar, Sofya, Filibe, Selanik, Kavala, Gümülcine gibi yerleri ben de yakın tarihlerde dolaştığım için ayrıca ilgi çekiciydi. Ancak bu coğrafyaları görmeyenler için bu kadar iyi bir kitap olabilir mi? Emin değilim. Kitapta eski Yugoslavya kısımlarında çok bariz Tito güzellemeleri var. Tabii yazıldığı dönem ve Bosna katliamlarının devam ettiği de göz önünde tutulmalı. Füruzan'ın meselelere insani bir pencereden baktığını söylemem lazım. Balkan coğrafyasıyla ilgilenenler için okunası bir gezi kitabı... Bu arada altını çizmem gereken pek çok cümle vardı. Ama ben en çok şunu sevdim; Bir gün barış olacak. Sizi misafir edeceğiz, Saraybosna'yı görmeniz için. İnsana öylesine huzur veren bir yerdir ki, görmeden anlayamazsınız. Evet, görmeden olmaz... Evet, Saraybosna'yı, hele de Başçarşı'yı çok özlüyorum. Görmeden anlayamazsınız...
Balkan Yolcusu
Balkan YolcusuFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2018107 okunma
Osmanlida yunanistan
Filibe, Tırnova, Selanik gibi yerlerde kurulan Bulgar okullarını, mahallî Rum ileri gelenleri ve ön planda rahipler ve metropolitler kapattırmak gayretindeydiler. Sık sık okulların yönetimi ve Bulgar öğretmenleri aleyhinde Osmanlı yönetimine, bu kimselerin Rus ajanı olduklarını doğru veya yanlış ihbarlarda bulunuyor; 1830'lardan beri gelişen Patrikhane'den bağımsız bir Bulgar Kilisesi kurma hareketine karşı çıkıyor, Bulgarların kilisede kendi dillerinde ibadet yapmalarına mani oluyorlardı. Bu hareketler yüzünden Bulgarlar ve Rumlar arasındaki tarihî nefret alevlenmiş ve ciddi çatışmalar çıkmaya başlamıştı.
Padişahların savaşa kadınlarını götürüp götürmediği aydınlığa kavuşmuş bir mesele değildir. Ancak Silahtar Tarihi'ne göre Viyana kapılarına yaptığımız seferlerde padişahın kadınları da ordu ile birliktedir. 2. Viyana Kuşatması'na doğru Edirne'den Belgrad'a hareket eden orduda 80 arabalık harem halkı olduğunu söyler Silahtar Mehmet Ağa. O zamanlar sarayın seferli koğuşunda bulunan Mehmet Ağa, muhtasar alayın 8 Nisan 1683'te Filibe Köprüsü'nün karşısında otağ-ı hümayun kurduğunu, padişah kadınlarının da şehirdeki Pirinççi Mehmet Paşaoğlu hanesinde konakladığını yazar. Bu sırada padişah ''Avcı'' diye bilinen 4. Mehmet'tir. Kendisi de harem kadınlarıyla birlikte Belgrad'ta kalmış, sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ordu ile harbe gitmiştir.
Sayfa 24 - Altın Kitaplar - 1. Basım Aralık 1994Kitabı okudu
Tanzimatçılar bir millet değil, bir vatan yapmaya çalıştılar. Tarih gösteriyor ki eğer millet kalırsa, kaybolan vatanı yerine koymak imkânı vardır. Biz parçalanırsak, elden ele geçersek millet olarak kalabilir miyiz? Devletin çekildiği yerlerde Türklüğün tükendiğini görmüyor muyuz? Fes Köstence’de hamalın, Filibe istasyonunda pabuç boyacısının başında kalmış... Hürriyet ve İtilâfçılardan bir kısmının basit bir formülü var: Düvel-i Muazzama’nın adaletine sığınmaktan başka çaremiz yoktur. Eğer onlara günahlarımızı affettirmek istiyorsak, hemen darağaçlarını harpçiler ve İttihatçılarla donatmaya bakmalıyız. Bir kısmı o kadar öç alma heveslisiydi ki, adeta sevinç içinde. İkide bir yüzünüze: -İşte battık, der. Bu sözü de: --İyi ki battık, der gibi söyler. Biraz isyan etmek isterseniz: -Hâlâ mı o kafa, diye bir kahkaha püskürür.
Reklam
Tarih(Sel
Fazlullah’ın başlıca ınüridlerinden biri olan Mîr Ali el- A ’lâ, mürşidinin ölümünden sonra Anadolu’ya geçerek Bektaşî tekke^lttt sığındı.O nunla ve NesÖnî ile HurÛfiliğin, Türkiye’de Bektaşîlikle bütünleşen uzun yaşamı başladı. Anadolu ve Rumeli’ye bu süzgeçden geçerek yayıldı. Ali el-A’lâ (Gıyâseddin Muhammed b. Muhammed el-Horâsânî el-
211 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.