Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeyneppp

Zeyneppp
@fularsizentel
Peygamberi dağa doğru koşarken görenler, “Ey İsa, aslandan mı kaçıyorsun?” diye sormuşlar. O, “Hayır!” demiş. “Kaplandan, ejderhadan mı kaçıyorsun?” diye sormuşlar. O yine, “Hayır,” demiş ve eklemiş, “ben peygamberim, aslandan kaplandan korkmam.” “Peki o zaman neden kaçıyorsun?” diye sormuşlar. “Ahmaklardan kaçıyorum,” demiş İsa, “çünkü onlarla baş edemem.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Zaten bir yerde kötülük varsa oradaki herkes biraz suçludur.
Sayfa 111Kitabı okudu
Sözün kısası, bundan daha açık bir şey yoktu. Şimdi ya da yirmi yıl sonra olsun, ölecek olan hep bendim.
Sayfa 103Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başkalarının acılarına katlanmak,kendi acılarına katlanmaktan daha kolay geliyordu ona.
Karanlığın içinde olacağım. her yerde olacağım. baktığın her yerde. Aç insanların karınlarını doyurması için kavga çıkınca, orada olacağım. Ne zaman bir polis birini döverse, orada olacağım. Sinirlenip bağıran adamlar olunca karşına çıkacağım. Çocuklar açken, yemeğin hazır olduğunu duyup güldüklerinde, orada olacağım ve insanlar kendi yetiştirdiklerini yiyip, kendi inşa ettikleri evlerde yaşayınca, orada olacağım."
Reklam
ileri adım atarken geri kayabilir insan, ama ancak yarım adım kayar, asla bir adım değil. bunu böylece söyleyin ve bilin. evet bilin. çarşıya kara uçaklardan bombalar yağdığı, tutuklular domuz gibi üst üste tıkıştırıldığı, ezilmiş gövdeler akıp toprağa karıştığı sürece bunu böyle bilin. eğer adım atılmasaydı, ileri doğru sendelemenin verdiği sancı hala duyulmasaydı, bombalar düşmeyecek, boğazlar kesilmeyecekti diye bilin. bombalayanlar sağ oldukları halde bombalamazlarsa korkun asıl. çünkü atılan her bomba, ruhun ölmediğinin kanıtıdır. mülk sahipleri yaşıyor da grevler durmuşsa, o zaman korkun. çünkü, her bastırılan grev, bir adım atıldığının işaretidir. ve şunu bilin ki, insanoğlu bir kavram yüzünden acı çekip ölmüyorsa, o zaman korkmamız gerekir. çünkü, bu nitelik insanoğlunun var oluşunun temelini oluşturur, bu nitelik evrende benzeri olmayan insanın ta kendisidir.
"Eh hepimiz hayatımızı kazanmak zorundayız." "Öyle," dedi Tom. "Ama keşke başkasının hakkını almadan kazanmanın bir yolunu bulsaydın."
Sayfa 230 - SELKitabı okudu
"Kendini zengin hissedebilmek için çeyrek milyon dönüme ihtiyaç duyuyorsa, demek için için kendini pek yoksul hissediyor," dedi. "Bir kere de gönlü yoksul oldu mu, çeyrek milyon dönüm bile kendini zengin hissettirmez ona."
Sayfa 254Kitabı okudu
Sayısız insanın yaşamını ve düşüncelerini etkileyen herhangi bir yazı önemlidir. Şimdi inandıkları kiliselerde, mezheplerde milyonlarca insan var ki, ‘yen’ emrini duyup ona boyun eğiyor. Ama milyonlarcası da, “yeneceksin” kehanetine güveniyor. Yapacakları herhangi bir şey, alın yazılarını değiştiremeyecek yani. Ama ‘belki yenebilirsin’ öyle mi? Bu, bir adamı yüceleştiriyor, ona tanrılarla eş bir durum sağlıyor, çünkü bütün zayıflığına, kirine, kardeşinin kanına karşın büyük bir seçim hakkına sahip oluyor. Yolunu seçebilir, onun için çarpışabilir ve kazanabilir.” Lee’nin sesinde bir zafer şarkısı vardı. “Buna inanıyor musun Lee?” diye sordu Adam. “Evet inanıyorum. Evet inanıyorum. Tembellik ve zayıflık içinde kendini Tanrı’nın kucağına bırakıp, ‘Yapamıyorum, elimden gelmiyor, böyle yazılmış,’ demek kolay. Ama bir de seçmenin yüceliğini düşünün! Adamı adam yapan budur işte. Kedilerin seçim hakkı yoktur, arı bal yapmak zorundadır. Bunda hiçbir tanrısal yön yok. Hem biliyor musunuz, yavaş yavaş ölüme kayan o yaşlı beyler, şimdi ölemeyecek kadar bu konuyla ilgileniyorlar.”
Tarihi, milyonlarca tarihçi yaratmıştır. Bu tarihçilerden bazıları, devrini tamamlamış bu yüzyıldan kurtulmamız gerektiğini söylediler; bu katil, düzenbaz, kargaşa ve gizli ölüm kokan, kamu topraklarının yağma edilmeye çalışıldığı ve iyi-kötü ne yoldan olursa olsun yağmanın başarıldığı bu yüzyıldan
Reklam
İnsanın başka bir şeyi yoksa, sahip olduğu her neyse onunla övünür.
Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır.
Ben böyle seviyorum işte: Zerafetini, gaddarlığını, İnceliğini, kabalığını; Olduğun şairi, Olmadığın erkeği seviyorum. Bir zamanlar çocuk olduğun Ve bir gün ceset olacağın için Seni seviyorum. Hem gövdeni, hem aklını seviyorum. Yalnızca boynunun düzgün çizgilerini değil, Koltuk altının terini de seviyorum. Kanımı tutuşturan gücünü de, Çocuk gibi elinden tutma hissi uyandıran Güçsüzlüğünü de seviyorum... Tanrı böyle sevemiyorsa Ben de sevgimi tanrı yaparım!
Evime gelecek olursan, bana bir lamba getir sevgilim. Ve küçük bir pencere, Mutlu sokağın kalabalığına bakayım ordan.
Sayfa 51 - DemavendKitabı okudu
Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya; Olanlar oldu Tanrım. Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!
Nefretiniz elektriği dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi.
Reklam
Her şeyin kırığının alındığı Voltajı düşük fakirhaneler gibiydik. Kırık pirinç, kırık yumurta... Semt pazarından ucuza. Kalbin kırığından söz etmeye sıra bile gelmiyordu.
Sayfa 25 - metisKitabı okudu