Gözlerimi açtım. Neredeyim? Uyurken yatağımdaydım. Evimde! Şu an yemyeşil bir ormandayım. Bu nasıl olabilir? Anlam veremedim ilk önce. Anlamaya çalıştım. Şaşkınlık... Yerini korku aldı bu sefer. Sakin ol... Sakin kal! Derin derin nefes aldım. Etrafa baktım. Kimse yok. Yalnızım. Nasıl geldim ben buraya? Sorular... Sorular... Yaklaşık on dakika
Keşke kendime de söyleyebilsem. Uyandığımda, uyuduğumda, yediğimde, içtiğimde... En çok da bu değil miydi canımı yakan? Sonbaharın yalnızlığı demiştim öncesinde. Aslında palavra. Kendime yalnızlığımdı, kendime yabancılığım. Kendimeydi kızgınlığım. Ben olamayan bana. Gülüşünü göremediğim kendime. Yanlış anlamayın kızgınlığım kendimeydi. Ne haldeyim bilmiyorum. Aslında bu haldeyim. Bilmediğim bir haldeyim. Keşkelerim oldu hep. Söyleyip de vazgeçemediğim keşkeler. Bilip de inanmadığım. Bulup da söyleyemediğim. Görüp de dokunamadığım kendime. Ne çok çelişki var değil mi? Tam da ortasındayım işte. Ne kabullenebiliyorum ne de vazgeçebiliyorum. Öyle garip işte bu. Yazdıkça buluyorum, çizdikçe görüyorum, acıdıkça hissediyorum. Zamanı daha çok hissediyorum canımı yaktığını hissedip de ayrılamadığım zaman. Zaten vazgeçemediklerimiz değil miydi bu kadar bizi inciten? Sahi ben, biz neydik? Öğrenebildik mi? Öğrenemediklerimizden ibaretti zaten her şey. Her şey dediğime bakmayın bilemediğim bir ben her şeye bedeldi.
Savulun, savulun!
Söyletmen beni bir garip haldeyim
Yaslı toz kokan o velud beldeyim
Söyletmen beni Allah’ın aşkına
Göz pınarının taştığı seldeyim
Molozlar düşmüş iyâlim üstüne
Tek söz etmeyin melâlim üstüne
Köy Enstitüleri hakkında okurken, araştırırken daima içimde bir hüzün bulunur bu konu hakkında duygusallık boyutum çok fazla ve içimden daima şunu geçiririm "Keşke Köy Enstitülü olsaydım" diye..
Ben Eğitim Fakültesi mezunuyum lakin okuduğum üniversitede verilen eğitimden dolayı utanıyorum. Dört yıl boyunca verilen eğitim bir boşluktan
ELA GÖZLÜM
Ela gözlerini sevdiğim güzel
Yoktur senden güzeli , güzeller içinde
Gönlüm senden ayrı düştü düşeli
Akar gözüm yaşı seller içinde
Sen dağlarda açan nevruz çiçeğim
Aç ki baharlar gelsin kışım üstüne
Ömrü baharımda senin üstüne
Bir gül koklamadım güller içinde
Sıla benim , kendime gurbet ben
Sıratı bile yol eyleyip geçtim ben
Şu sevdalı gönlümü sana götüren
Bir yol bulamadım yollar içinde
Kimsesizim , öksüz ,sensiz yetimim
Bir garip haldeyim haller içinde
Yoktur bir gün bile hatırım soran
Bir dost bulamadım kullar içinde
Ben bir garip aşk bestesiyim
Bilemezsin ne haldeyim
Çok uzakta bir şehirde
Bıraktığın serseriyim..
(Kıraç - Bir Garip Aşk Bestesi)
youtu.be/TuWkiBoUxfM
Ayın Güle Serenadı
Ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan
Hatırla bülbüllerin divane olduğunu
Dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş
Önce anlayamamış ona ne olduğunu
Gönderince kalbime ışığını bu gece
Bildim bütün aşkların bahane olduğunu
Şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim
Şaşırdım ayın kime pervane olduğunu.
Ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan
Hatırla bülbüllerin divane olduğunu ♡
Dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş ♡
Önce anlayamamış ona ne olduğunu ♡
Gönderince kalbime ışığını bu gece
bildim bütün aşkların bahane olduğunu ♡
Şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim
Şaşırdım ayın kime pervane olduğunu ♡
.
Mevsim umurumda mı, bana hep bir gül bırak
Sormadığın günlerde ne hâldeyim iyi bak
Uzaktan geçen kuşlar konmuyor pencereme
Sensiz bir gün yaşamak en ağır bir cereme
Seni bulduğum yerde kendimi yitiririm
Benden bir çiçek iste, bir bahçe getiririm.
Gece gökte ay yoktu, gündüz oldu güneş yok
Ayrılık ateşini katlayacak ateş yok
Kaç gündür
Tam olarak nerde okudum hatırlamıyorum ancak, ‘Günümüzün Kemalletin Tuğcu’su ‘’ cümlesi ile okuyamayacağım yazarlar listesine eklemiştim Hasan Ali Toptaş’ı, asrın hastalığı –önyargı- illetine boyun eğerek. Ne çok şey kaybetmişim ki… Çocukluğumun hayallerinin katili olarak gördüğüm Kemalettin Tuğcu’ya benzetilen bu yazarı hayatta okumam derken;
Hani bazen hiç tadın tuzun Olmaz ya
Aynen o haldeyim Ne yediğimden keyif
Ne gezdiğim den Ne gördüğümden Hiç bir şeyden ya
Umutsuz çaresiz öylece Öylece duruyorum
Çok garip
Yalnız kimsesiz hissediyorum...