"Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun Tellersin
pullarsın Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
Bir de bulutları görürsün,
Bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı! "
Eşinin ihanet ettiğini anlasan, ona karşı öfkeden deliye dönersin.
Senin nefsin seni hayatın boyunca aldattı.
Bilgeler derler ki aldatan eşi boşamak gerek.
Boşasana nefsini!
Allah'a inandıklarını söyleyen fakat O'nun dini için ne zaman , ne para , ne de hayatlarını feda edemeyenlerden olmayalım . Harekete geçelim ve sahip olduğumuz ne varsa hepsiyle Allah yolunda savaşalım .
“Peki, o zaman ne için yaşandı tüm bunlar ? “
“İşte bu, insan aklının her an sapabilme ihtimaline sahip, gerçeklikten uzak, kara bir delik olduğunu anlamamızı sağlayan, sonsuzluktan bu yana süregelen bir sorun.”
Hafif bir tümsekten geçmek üzereyken, Aytuğ bilerek hızını artırdı. Juna her tümsekte daha güçlü bir şekilde beline sarılıyor ve onu boynundan kokluyordu. Juna’yı koklamayı değil, onun kendisini koklamasını özlediğini fark etti Aytuğ.