Geçen yıl okudum bu kitabı. O zaman zihnimde bir şey belirdi. Atlas'ın Maya'ya duyduğu koşulsuz sevgi. Zaman zaman insanın zihnindeki gerçeklik algısını yıkıyor ama hep şuna inandım. İnsan beyninin düşleyebildiği her şey mümkündür.
O zaman, böyle bir adamın var olması da mümkün diye göründü gözüme.
Günümüz ilişkilerine bakıyorum, tahammülümüz ölçüsünde seviyoruz birbirimizi. Beğenmediğimiz yerleri olunca, düşman oluyoruz, soğuyoruz en iyi ihtimalle. Ama koşulsuz sevgi böyle bir şey değil. Bir insanın, sınanabileceği en ağır sınavlardan birini verdiği evrede, sevgisinden hiçbir şey kaybetmeyen ve dahası onu çoğaltmanın yollarını arayan, bulan bir adamın çaresizliğini okudum. Ömrünü vermek için elinden tuttuğun insanın, bir gün kendini bile hatırlamadığı bir evreye geldiğinde, yine de aynı büyük aşkla onu sevmenin ne olduğunu.
Herkesin en azından hikayenin bir yerinde, gerçekten mutlu olduğunu, herkesin kendi olabildiği, biyolojik bağ olmadan da aile olabildiği muazzam bir hikayeydi.
Bunun özlemiyle yaşıyorum o günden beri...
İçimi delip geçtin Nermin Bezmen.