MUTSUZA KİM BAKACAK?
Müjde Bilir'e İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne İki muhabbet kuşum. İki kendim varmış maviş anne Biri benmişim, biri mutsuz Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak? Dünyaya bile bir dünya anne lazım. Biri sen ol maviş anne, biri ben. Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da birlikte gidelim maviş anne Bana da kendi serüvenimden bir
Günde on kez alt etmelisin kendini: bu iyi bir yorgunluk verir ve canın afyonudur. On kez yine barışmalısın kendinle; çünkü altetme acıdır ve kötü uyur barışmayan. On gerçek bulmalısın günde, yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır. On kez gülmelisin günde ve sevinmelisin: yoksa miden, o dert babası, gece seni tedirgin
Reklam
İyi uyku üzerine
Uyku ve erdem üstüne pek güzel konuşan bir bilgeyi övdüler Zerdüşt’e: kendisi bu yüzden çok saygı görür, el üstünde tutulurmuş, bütün gençler de kürsüsünün önünde otururlarmış. Ona gitti Zerdüşt ve bütün gençlerle birlikte, kürsüsünün önüne oturdu. Ve şöyle buyurdu bilge: Saygı ve utanç duymalı uykunun karşısında! İşin başı budur! Ve kötü
Bence de utan
Bizim Fransızların bir huyu var: Kendi bildiklerine benzemeyen bir yaşayış, bir hal gördüler mi şaşırır, ürkerler. Bunda o kadar ileri giderler ki Fransız olmaktan utanacağım gelir. Köylerinden çıktılar mı sudan çıkmış balığa dönecekler neredeyse. Nereye giderlerse gitsinler kendi âdetlerini de be- raber götürür, yabancı âdetleri kötü görürler. Macaristan’da bir Fransız gördüler mi bayram eder, canciğer olur ve kafa kafaya verip gördükleri barbarca şeyleri çekiştirmeye başlarlar. Bir şey Fransız olmadı mı barbardır onlara göre. Üstelik bunlar yabancıları tanıyabilen zeki Fransızlardır. Çoğu bir yere, dönmek için gider. Seyahatlerinde içlerine kapanır, her şeyden gocunur, konuşmaz, kimseye açılmazlar: Dünyalarına yabancı bir hava bulaşacak diye ödleri kopar.
Sayfa 227
Eski Çocuk
"Gökyüzü gibi birşey bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor" dizesi yarısıdır çocukluğun yarısı çocuk olan biri söyleyebilir bunu ancak galiba az çok böyle bir şey şiir yazmak yarısı sözcüklerin uçurtmasını uçurmak yarısı uçurtmanın kuyruğuna yenilerini takmak yeni... de ne, yeni sözcükler mi yalnızca yeni sözcükler evet yeni misketler gibi pırıl yeni bulutlar ki nereye giderlerse gitsinler her yer onlara gökyüzü olur hepyeni bir gök olur ama çocukluk gibi İşte hep şuramızda durur şuramız deyip geçmeyin şuramızdır şunca'azdır şiir zaten, ne olacak ki hem çocukluktan güzel şiir mi var, yok, nereden mi biliyorum yine şiirden yine çocukluktan yine kendimden de bilseydim keşke, yarısı çocuk olmaya çalışıyorum şiir yaz, âşık ol, çocuk yap, dünyayı gez hep hepsinde de insan çocukluğuna yetişmeye çalışıyor işte hem de o hiçbir yere gitmemiş olan çocukluğuna o zaman yavaş diyor insan kendine dur biraz sen eski bir şehirli eski çocuksun bir gökyüzü bu çocukluk nerede var, duyuyorum, duruyorum çünkü insan ancak durursa yetişebilir çocukluğuna biraz da siz büyüyün öyleyse ben bir yere gitmiyorum
Sayfa 22 - İlk iki dize Edip Cansever'in
Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak daimî kaldırabilir. Halbuki bak bu zât(a.s.m), büyük ve çok âdetleri; hem inatçı, mutaassıb büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref'edip yerlerine öyle secaya-yı âliyeyi ki, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz' ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok hârika icraatı yapıyor. İşte şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü'l-Arab'ı gözlerine sokuyoruz. Haydi yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler. Yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi? Sözler - 237
Reklam
445 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.