Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

347 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bağnazlık ve Faşizmin Gayrimeşru Çocuğu: ÖTEKİ (das Andere)
Hayatımın yarıya yakınını yaşadığım yurtdışında “yabancı olmak, yabancı ile yaşamak” nasıl bir olgu, bunu iliklerime kadar hissettim. Alanımdan dolayı benim için avantajı hem kendi toplumumu hem de Batı toplumlarını “dışarıdan” gözlemlemek oldu. “Yabancı “ olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlamanız için, farklı ülkelere yaptığınız turistik geziler yeterli değildir, hatta hiç bir şey ifade etmez. Turist değil, göçmen olmanız gerekir. Bir göçmen olarak o ülkenin okullarında eğitim almanız, o ülkeden bir patronun iş yerinde çalışmanız, o ülkeden bir ev sahibinin evinde kiracı olmanız, o ülkenin insanları ile komşuluk etmeniz gerekir. Hatta o ülkede işsiz kalmanız, iş aramanız, umut ve tedirginlik arasında yaptığınız iş görüşmelerinden , - sahip olduğunuz diplomalar, bildiğiniz yabancı diller, dünyanın her yerinde geçerli olan sertifikalarınıza rağmen- eliniz boş dönmeniz ve bu reddedilmenin nedenini de çok iyi bildiğiniz halde yüksek sesle isyan edememeniz gerekir.Bu “yerleşme”yi ve “sıfırdan başlama”yı başarabilmek için de o ülkenin dilini çok iyi konuşuyor olmak zorundasınız. Bu şartların olgunlaşması yılları alan bir süreçtir ve gerçekten bir yurtdışı deneyiminden söz etmek için de bir kaç hafta veya bir kaç aylık turistik gezilerin duyumsama ve aktarım adına bir geçerliliği yoktur. “Sıfır noktası”nı görmediğiniz ve sınanmadığınız , bedel ödemediğiniz hiç bir ülkede “göçmen olma” imgesinden söz edemeyiz. Bu bir yolculuktur ve yazarın da vurguladığı gibi; “Bu yolculuk esnasında, haritalarımız­daki sınırları güncellememiz gerekebilir. Hatta bazı kıymetli eşya­larımızı yolda bırakmak zorunda bile kalabiliriz.” Ancak o zaman :Bizi Ötekilerden ayıran belli başlı sınırları sorgulaya­rak, benin içindeki yabancıyı ve yabancının içindeki beni kabullen­meye yanaşabiliriz. Bu kitap, "Sınırdaki Felsefe"nin rolünü araştıran felsefi bir üçleme­nin üçüncü cildi. Üçlemenin diğer kitapları -On Stories (Hikaye Üzerine) ve The God Who May Be (İmkan Dahilindeki Tanrı). Yazar Öteki ve yabancı için, “günah keçisi “ tabirini kullanıyor. Egemenlerin kirli siyaset zaferleri için de bir günah keçisine ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç sadece günümüzde değil, “Habil ve Kabil” hikayesi başta olmak üzere , eski Ahit ve yeni Ahitten verdiği örneklerle gösterir ki, dünya varolduğundan beridir gerçekleşmektedir. Kötülük yabancılaşmadır, kötü de yabancı. Kutsal Ki­tap'taki en eski hikayelerden biridir bu. Sınırlar yurttaşları içeride, yabancıları ise dışarıda tutacak şekilde düzenlenip denetlenir. Bu sınırları doğ­ru bir pasaport yardımıyla aşıp bir yabancı olarak o ülkeye yerleşe­bilirsiniz elbette. Ama bu millete gerçekten dahil olmanız için daha fazlasına ihtiyacınız vardır ve ola ki yanlış bir ülkeden geliyorsanız, bu daha fazlası sizin için her zaman kolaylıkla elde edilebilir bir şey değildir. O ülkenin kendi pasaportuna bile sahip olsanız, adınız ve uyruğunuz sizi sisteme dahil etmemeye , yabancı olarak görülmenize yeterlidir. Amerika’ya adım atarken ,havaalanında gümrükte ayakkabılarınıza kadar çıkartmanız istenir. Bu küçük düşürücü uygulamanın sebebi, sizi kendi ülkeleri için bir tehlike olarak görmeleridir . Çünkü ABD için özellikle 11 Eylülden sonra, yabancı olan bir tehdit , bir tehlike , potansiyel teröristtir. Bir de müslüman bir ülkeden geliyorsanız, “welcome to America .” Yani sizi hiç de bir misafirperver gibi karşılamayacaklardır. Halbuki kitapta sık atıf yapılan Derrida'ya göre “mutlak misafirperverlik, evimi açmamı ve yalnızca bir yabancıya (bir soyadı olan, toplumsal açıdan yabancı statüsü taşıyan, vb. bir yabancıyı) değil, meçhul olan mutlak öteki­ ye de vermemi gerektirir; bu mutlak ötekiye yer vermemi, onun gelmesine, kendisine sunduğum yerde yerini almasına izin vermemi ve bütün bunları yaparken de bana adını bağışlamasını veya karşılıklı bir anlaşmaya girme­sini talep etmememi gerektirir.” Yazarın da eklediği gibi “Misafirperverliğin adil olması için, mutlak ötekinin "ev"imize girebilmesi için bir açık kapı bırakmamız gerekir. Tam da bu nedenle, adalet hiçbir zaman hukuktan vazgeçemez: "Yabancıyla ilişkiyi düzenleyen hukuktur, adaletin hukuk oluşudur. Öteki imgesi, yabancılaşma, göçmenlik sorunsalı gibi konulara ilginiz ve araştırmalarınız varsa kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Mitlerden de referans alan yazar, aynı zamanda
Edward Said
Edward Said
Slavoj Zizek
Slavoj Zizek
Jacques Derrida
Jacques Derrida
Immanuel Kant
Immanuel Kant
Jürgen Habermas
Jürgen Habermas
Noam Chomsky
Noam Chomsky
Hannah Arendt
Hannah Arendt
Sigmund Freud
Sigmund Freud
gibi teorisyen ve filozoflara atıf yapmış, onların argümanlarını sorgulamıştır.
Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar
Yabancılar, Tanrılar ve CanavarlarRichard Kearney · Metis Yayıncılık · 201258 okunma
·
410 görüntüleme
Dağlar okurunun profil resmi
Feyza’m emeğine sağlık nasıl güzel bir inceleme 🥰🙏🏻👏🏼bu ülkede de öteki olmak çok zor .. bırak göçmenleri Kürt, Alevi, olmak bile yetiyor
Farfallina okurunun profil resmi
Öteki , kendinden ve mahallenden görmediğin herkes olabilir. Türkiye zaten ayırıcı politikalara çok müsait bir ülke. Hem kültürel hem de demografik yapısı yüzünden. Teşekkür ederim Gülo’m yorumun için🙏😘😘🌺
2 sonraki yanıtı göster
Gamax okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık... 👏🏻👏🏻👏🏻
Farfallina okurunun profil resmi
Teşekkür ederim🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.