Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kitap Kıyımı: Her Şeyi YAK GİTSİN - III
“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques Rousseau
* Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolculuk pek iç açıcı olmayacak. Kitabın tarihi ile ilgili bilgilerim, bu kitapla beraber alt üst oldu. Bildiğim her şeyi bir kenara bıraktım, bilmediğim ne varsa hafızama almaya çalıştım. Bilmediğim şeylerin çok olduğunu anlayınca, yavaş yavaş okumaya ve not almaya başladım. İncelemenin yarısını kitap bitmeden önce yazmaya başladım. Okumanızı tavsiye edeceğim ama, canınız yanacak şimdiden uyarayım(!) * Kitapların yok olma nedenlerini William Blades şu şekilde sıralamış; “ATEŞ, su, gaz, ısı, toz, ihmal, bilgisizlik, kötülük, koleksiyoncular, kitapçılar, kitap kurtları, böcekler, çocuklar ve hizmetçiler.” Baze’in araştırmasına göre kitapların %60’lık bir oranı hesaplanarak, yani bilerek yok edilmiştir. Çoğunluğu yakılarak. Geri kalan %40’ın içinde ise, yangınlar, kasırgalar, seller, depremler, tsunamiler, hortumlar, muson yağmurları var. Geçmişte kil tabletlere yazılırdı, en kolayı su baş düşmanıydı. Kağıt üzerine yazılmaya başlandığında ise; baş düşmanı bağnazlık ve yardımcısı ATEŞ’ti. Sadece kitap yakmadılar, fikirleri yaktılar, geçmişi yaktılar, yaşam biçimlerini yaktılar, yetmedi İNSANLARI yaktılar, kazıklara oturttular, çarmıha gerdiler, bir direğe bağlayıp taş yağmuruna tuttular, dine küfür saydılar; kafir ilan ettiler, engizisyon birlikleri ve mahkemeleri kurdular insanlığa ve dünyaya korku saldılar. Kitabın geçmişi, aynı zamanda insanlığında geçmişidir. * Tarihte gerçekleşmiş olan gerçekliğe, ironi ile yaklaşalım… Kur'an mı, YAK GİTSİN! İncil mi, YAK GİTSİN! Tevrat mı, YAK GİTSİN! Bütün Dini kitapları YAK GİTSİN! Hepsini yakmışlar, yok etmişler. Mağaralara saklamışlar, buldurmuşlar yakmışlar. Toprağa gömmüşler, onları da bulmuşlar. El yazması olanları ayırmamışlar, ateşe atmışlar. Çoğaltılması yasaklanmış, karşı çıkanları yakmışlar. Kitapları yakacakları için, ezberlemişler. Kitaplar yandıkça ezberlerinde olanı yazmışlar. Bu bize şu soruyu en başından sorduruyor, geçmişten gelen metinler, gerçekten ilk yazılı olan hali ile karşımızda mıdır? Cevabı incelemeyi okudukça, kendiniz vereceksiniz buna eminim. Kil tabletler, YAK GİTSİN! Kodeksleri, YAK GİTSİN! Metinleri, YAK GİTSİN!, Kitapları, YAK GİTSİN! Mürekkebi, YAK GİTSİN! Matbaayı, YAK GİTSİN! Yayınevlerini, YAK GİTSİN! Kitap Satanları, YAK GİTSİN! Düşünenleri, YAK GİTSİN! Şairleri, YAK GİTSİN! Yazarları, YAK GİTSİN! Öğretmenleri, YAK GİTSİN! Din adamlarını, YAK GİTSİN! İlk Çağı, Orta Çağı, Yeni Çağı YAK GİTSİN! Aztekleri, Sümerleri, Antik yunanı, YAK GİTSİN! Moğolları, Çinlileri, Bizansı YAK GİTSİN! Tükleri, İngilizleri, Amerikalıları, YAK GİTSİN! İlk önce yazılı olan her şeyi yakmışlar, yetmemiş insanları yakmışlar. Herkesi, her şeyi yakmışlar. Milyonlarca kitabı yakmışlar, kütüphaneleri yakmış, yıkmış, yağmalamışlar. Krallar yaktırmış, Papazlar yaktırmış, Hahamlar yaktırmış, Hocalar yaktırmış, Komutanlar yaktırmış, Yazarlar yaktırmış, Kraldan çok Kralcı olanlar yaktırmış, sonra kralcıları da yakmışlar. Ateşin ortasına atıp, cayır cayır yakmışlar. MS. 3. Yüzyılda, bolca kitapların özetleri çıkmaya başlamış. Yani Platon yazmış, herhangi birisi bunu kopyalamış, yazmış, çarşıda satmış. Kitaplar Yunan’da o şekilde satılırmış. Şimdi adını vereceğim düşünürlerin, yazarların, şairlerin yazıları ve kitapları bir şekilde günümüze kadar gelmiş, gelmiş gelmesine de nasıl gelmiş? Özelikle uzun kitapların özetleri çıkarılmış, sonra çeşitli nedenler ile kitapların asılları yok edilmiş, toplatılmış, yakılmış vs. geriye özetler kaldığı için, değer görmeye başlamış. Bir eserin kendisi değil de, günümüze özetleri kalmış. Şimdi, kitaplığıma baktım, Homeros’un İlyadası’nı gördüm. Hem kitabın içeriğine baktığımda, hem geçmişte yaşanmış kitap katliamlarına baktığımda bu kitabın orijinal bir metin olma ihtimali yok gibi duruyor. Bir de şöyle garip bir durum var ki, kitap kopyacıları kitabın orijinal halini de değil, kendi fikirlerini de eklerlermiş, hatta düzeltme yapılır, o şekilde satılırmış. Çok ilginç bir durum. Mısır, Antik Yunan, İskenderiye, Çin, Roma, İstanbul’un Fethi, İslam Dünyası, Orta Çağ, Latin Amerika, Rönesans, İngiltere, Fransa, İspanya, Amerika…. Şili, Arjantin, Bosna-Hersek… YANGINLAR, SAVAŞLAR… Kitap Kıyımının olmadığı dönem yok. İncelemenin bu kısmını kitabın yarısını okuduğumda yazdım. Geri kalan kısmı ise, daha can yakıcı olmakla birlikte, neşteri vurup, hastayı kurtaramadığımız bölümdür! * TITANIC BUZDAĞINA ÇARPTI, İÇİNDEKİLERLE YOK OLDU. KİTAPLAR İSE İNSANLIĞA ÇARPTI, TIPKI BİR VOLKANİK DAĞA ÇARPAR GİBİ, KÜL OLDU! Kitapların yakılması dediğimizde aklımıza hep Naziler geliyor sanırım. Muhtemelen bunun nedeni görseller. Yaptıklarını göstermeyi ve propagandayı sevmeleri, yaşanmış ya da yaşanmamış birçok olayda Nazilerin adını ön plana çıkarıyor. İlk metinlerden, bugüne gelindiğinde yaşanmış acıların bir tarifi yok. Fırınlarda yakılan kitapların, insanların yakılmasına esin kaynağı olduğu düşünülüyor. Kitapları yakanlar elbet insanları yakacaklardı, yaktılar da. Yalnız, kitapları yakanların bir özelliği var. Kitap okumayı ve kütüphane oluşturmayı sevmeleri. Bunun en çarpıcı örneği Hitlerin ve Nazilerin Propaganda Bakanı Goebbels. "1933'te Nazilerin kitap yakmasını ciddi bir kitapsever olan Joseph Goebbels organize etti." #39272793 Goebbels’in nasıl iki yüzlü olduğunu size bir fotoğrafla kanıtlamak isterim. Bu fotoğrafın adına “Nefretin Gözleri” adı verilmiş. 2018 yılında Twitter da paylaşılmıştı ben de kaydetmiştim. Fotoğraf: ibb.co/34LKdq3 Hikayesi İçin buyurunuz: wwturkiye.org/nefretin-gozleri Fotoğraf hikayesi de aynı kitaplarda ki durum gibiydi. Hitler de okuyordu, Goebbels’te okuyordu. Ama bu durum değişmeyen bir şeyi de ortaya çıkarıyordu.
George Orwell
George Orwell
‘ın
Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği
‘ni okuyanlar şu manifestoyu hatırlarlar: "BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTTİR!" #39870000
1984
1984
,
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
,
Yakma Zevki
Yakma Zevki
,
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451
ve niceleri benzer alıntılarla doludur… 1933 Yılında Naziler bir kıyımın tüm ülkede nasıl uygulanabileceğini gözler önüne serdi. Planlı bir şekilde organize olunmuş ve meydanlarda kitaplar yakılmıştı. Kitapları yazanlar, bu durumu izlemek durumunda kalmıştı. Seslerini çıkaramamış ve göz bebeklerine yansıyan alevleri yüreklerinde hissetmiş, içten içe yanmış, insanlıklarını belki de orada bırakmışlardı. Törenler düzenlenerek kitaplar yakılmış, olay Goebbels’in deyimiyle “Alman ulusunun iç ve dış temizliği” olarak dünyaya takdim edilmişti. 1933’ten birkaç kare; ibb.co/qBthL3P ibb.co/xLNVqJN ibb.co/mSmg1Zc ibb.co/zRjLqr8 İspanya İç Savaşı zamanında ne kadar kitap yakıldığı, ne kadar kütüphane tahrip edildiği, insanlığa ne kadar zarar verildiği bilinmiyor. Karmakarışık bir savaşın içinde, karmakarışık kararlar nadide el yazmalarının sonsuza dek yok olmasına neden olmuş. Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan her yok etme olayları, korkunun yansımasıydı. Eleştiriden ve fikirlerden öyle korkmuşlar ki, çözümü kitap kıyımında bulmuşlardı. Belli oranda bunu gerçekleştirdiler. Bazı el yazmaları ve kitapların kopyaları yoktu. Ender eserler sonsuza kadar yok oldu. Franco’nun zararı hem insanlığa hem de tarihin anlaşılmasına darbe vurdu. Mao’nun Kızıl Muhafızları, Hitlerin SS’i SA’sı, Franco’nun Polisleri, Aşırı Radikal Askerleri, Stalin’in NKVD’si vardı. Hepsi tek bir parmak işaretini bekliyordu… Hepsi kendi içlerinde tüm güçlerini aldıkları emirleri uygulamakla kullanmışlardır. Sorgulamadan itaat etmişlerdir. Milyonlarca insanı katletmişler, milyarlarca metni yok etmişlerdir. İnsanları katledenlerin, kitaplara masumca yaklaşması beklenebilir miydi? Sovyetlerde, Nazilerde, İspanya’da ne olduysa Çin’de de o olmuştur. Hiçbir farkı yoktur. Binlerce kütüphane talan edilmiş, yazarları idam edilmiş, yayıncılar kurşuna dizilmiş, satanlar hapislere atılmış. Mayıs 1933’te ki kitap yakma eylemleri esnasında
Sigmund Freud
Sigmund Freud
“Orta Çağ’da olsa beni yakarlardı. Bugün kitaplarımı yakmakla yetiniyorlar.” diyecekti. Kitapkırım ve Kitap Soykırımı tabirleri artık gazetelerde yankılanmaya başlamıştı. Günümüzde ki teknoloji sayesinde, birçok şeye hızlıca erişebiliyoruz. Sansür bile çok fazla dayanmıyor. O yıllarda bu eylemlerin yani kitap yakmanın boyutları çok fazla anlaşılmamıştı. Daha sonra fark edilmiş, sonuçları ağır olmuştu. Bir tarih, bu eylemlerle yok olmuştu. ibb.co/HC5ZSNv Avrupa Utancın bir diğer adı da Din üzerinden en büyük kıyımları yapan “ Engizisyon Mahkemeleri” idi. Orta Çağ’da kurulmuş olan bu bağnaz yapı, Avrupa’nın bir nevi terör örgütü gibiydi. Yasaklı kitaplar üzerinden, yapmadıkları kıyım kalmamıştır. Aynı şekilde diğer örnekler gibi insanlığa hakarettir. Sovyetler zamanında ihbar nasıl bir can simidi olmuşsa, bu dönemlerde de aynı şeyler yaşanmıştır. İnsanlar bir gün daha yaşayabilmek için, arkadaşlarını, akrabalarını, babalarını ihbar etmiştir. Kitapta da geçen bir durumu size başka kaynaktan aktarmak istiyorum. “Engizisyonun düşman olup cezalandırdığı insanlar arasında ünlü felsefeciler ve bilim adamları da bulunuyor ne yazık ki. Bunlardan en bilinenleri; Roger Bacon, Ockhamlı William, Giardano Bruno ve Galileo Galilei’dir. Büyütecin mucidi olan Bacon’ın suçu Fransisken tarikatını eleştirmekti. Bu nedenle 15 yıl hapis yattı. İngiliz filozof William, Papalığa karşı imparatorluğu desteklemenin İncil’e uygun olduğunu söylediği için mahkum edildi ancak hapis yatmadı ve kaçarak Münih’te sürdürdü hayatını. Bruno, Kopernik’in tezini destekleyip evrende dünyadan başka pek çok gezegenin de yer aldığını iddia etti. Maalesef o diğerleri kadar şanslı olamayacak ve “dinden çıktığı” söylenerek diri diri yakılacaktı. Galileo ise dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü savundu. Fakat kilise tarafından yargılanınca, görüşlerinin yanlış olduğunu kabul ederek canını kurtarmayı tercih etti. Ardından da sürgüne gönderildi.” wannart.com/avrupa-tarihini... HEPSİ YAKTI! MİLYONLARCA EL YAZMASINI, KLASİKLERİ, KİTAPLARI YAKTI! OKUMADAN YAKTILAR! KENDİLERİNCE DEVRİMLERİNE ZARARLI OLAN HER ŞEYİ YAKTILAR! İSPANYA’DA KURŞUNA DİZDİLER, ALMANYA’DA FIRINLARA ATTILAR, KİTAP KÜLLERİ GİBİ, İNSANLAR BACALARDAN UÇUŞTU! Kitap KIYIMI, aynı zamanda İNSANLIK kıyımıydı. Her bir kitapta İNSANLIĞI yaktılar! https://1000kitap.com/yazar/yevgeni-ivanovic-zamyatin_3344 ... Distopya dendiğinde ilk akla gelmesi gereken
Biz
Biz
i yazmıştır. 1984’ün, Cesur Yeni Dünya’nın ve birçoğunun fikir babasıdır. SOVYET rejimi tarafından sürgüne gönderilmiştir. Ve sürgünde ölmüştür. Ölümünden önce ise şu sözleri söylemiştir; “Rusya’da bir yazarı onurlandıran şey kitaplarının yasaklı yayınlar listesinde olmasıdır.” Bu kıyımları yapanlar, BİZ kitabında şu alıntıya kulak verebilse ve biraz insan olabilselerdi keşke… "Ancak dostlarım, biraz düşünmek lazım, çok faydalı oluyor." #29045984 Geçmişe bir bakalım, hangi kitaplar yakılmış, hangi yazarlar yasaklanmış… Günümüzün değerini anlamak için, bu listelere ve kitapların konularına iyi bakmak gerekir. * İvan Denisoviç’in Yaşamında Bir Gün, Aleksandır Soljenitsin, * Gazap Üzümleri, John Steinbeck, * Felsefenin Temel İlkeleri, Georges Politzer, * Don Kişot, Cervantes, * Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley, * Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell, * Bülbülü Öldürmek, Harper Lee, * Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Erich Maria Remarque, * Anne Frank’ın Hatıra Defteri, Anne Frank, * Alis Harikalar Diyarında, Lewis Carroll, * Canterbury Hikâyeleri, * Doktor Jivago, Boris Pasternak, * Dönüşüm, Franz Kafka, * Hamlet, William Shakespeare, * İnsan Hakları, Thomas Paine, * Kruşçev’in Anıları, Nikita Kruşçev, * Hayvan Çiftliği, George Orwell, * Madame Bovary, Gustave Flaubert, * Tom Amca’nın Kulübesi, Harriet Beecher Stowe, * Ulysses, James Joyce, * Çıplak Şölen, William S. Burroughs,, * Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal, Mustafa Kemal, * Yaşadıkça, Rıfat Ilgaz, * Azizname, Aziz Nesin, * Böyle Bir Sevmek, Attilâ İlhan, * Yengeç Dönencesi, Henry Miller, * Yaşam ve Yazgı, Vasili Grossman, * Harry Potter ve Felsefe Taşı, J.K. Rowling, * Medarı Maişet Motoru, Sait Faik Abasıyanık, * Türlerin Kökeni, Charles Darwin (…) Birbirinden farklı yazar ve kitaplardan üzücü bir seçkiye tanık oldunuz. Bunun daha fazlası elbet var. Bir kısmı yasaklandı, bir kısmı basılırken toplatıldı, yakıldı, parçalandı ya da yeniden dönüşümde hamur kağıdı yapıldı. KÜLTÜREL KARARTMA Şili, Arjantin, Bosna… Hepsi birbiri ardına aynı kıyımları yaptılar. Bosna için ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Kitabı okuyana kadar, yaptıklarının büyüklüğü hakkında bilgim yoktu. İnsanlık tarihine insan kıyımları ile yazılmışlardı. Dünyanın en büyük kültürel kıyımını yaptıklarını bilmiyordum. Bu savaş esnasında yapılan kıyımı, Naziler bile başaramamıştı. Nefretin Özel Bir Türü: BOSNA! Bosna-Hersek kütüphanesi, savaş esnasında üç gün boyunca yanmış. 25 Ağustos 1992’de topçu ateşine tutulmuş, Sırp General Ratko, 25 yangın mermisiyle ateş emrini vermiş. Kütüphane de 1,5 Milyon Cilt Kitap, 155 nadir bulunan metin, 478 el yazması ve milyonlarca süreli yayın bulunuyormuş. Bir kısmı kurtarılmış ama büyük bölümü yok olmuş. 1888’de kurulan Bosna-Hersek Ulusal Müzesi’nin baş kütüphanecisi Kemal Bakarsic “Saldırı yarım saatten az sürdü,” diye yazar ve devam eder: “Yangın ertesi güne kadar devam etti. Güneş kitapların dumanıyla örtüldü, yanmış kâğıt yaprakları, gri külden kırılgan sayfalar siyah bir kar gibi aşağıya süzüldü. Bir sayfayı yakaladığınızda sıcaklığını hissedebiliyordunuz ve sıcaklık dağılıp da sayfa avucunuzun içinde toza dönüşene kadar, bir an için garip bir tür siyah gri negatifte bir metin parçasını okuyabiliyordunuz.” Sy.270 ARJANTİN 1983’e kadar dikta rejimi ile yönetildi. Milyonlarca kitap yakıldı. 30 Ağustos 1980’de CEAL Yayınevi tarafından basılmış 1,5 Milyon kitap boş bir arsaya dökülüp yakıldı. Dünya da yüzyıllar boyu; Milyonlarca kitap yakıldı, binlerce yazar hapsedildi, sakat bırakıldı, dinden aforoz edildi, öldürüldü, ibreti aleme örnek olsun diye kurşuna dizildi, yayınevleri basıldı, yakıldı, yıkıldı, sansür uygulandı, matbaalar talan edildi, makineler parçalandı, kütüphaneler yakıldı, bilinçsizce harap edildi, el yazmaları yok edildi, tarihin büyük bir bölümü bu kıyımlara kurban gitti(…) * İstanbul’un fethi sırasında yaşananlar, denizlerde ki Türk korsanlar ve gemilerin batması nedeniyle yok olan kitaplar, Moğollar, Irak kültürel mirasının bile istene talan ettirilmesi, kitapların bakımsızlıktan yok olması, kütüphanelerin bakımsızlıktan çürümesi, kitapların üretim kaynaklı asitli bileşenlerden dolayı kendi kendine yok olması, kemirgenlerin hasar verdiği kitaplar ve benzeri konulara değinemedim. Bu ve daha fazlasını kitapta bulacaksınız. Kitapların başına gelmiş olan her şeyi bu kitapta bulacaksınız. Her bir konu, her bir örnek araştırmanız için, okumanız için size yeni bir kapı açıyor. Bu kitabın kaynakça ve dipnotlar bölümü ayrı bir zenginlik içeriyor. Rakamlarla bu yıkımı yakından hissedin. Faydalanmanız dileğiyle… Not: Kitabın PUAN ortalamasına inanmayın, birileri kitabı okumadan puan vermiş ve ortalamasını düşürmüş. Titizlikle yıllara yayılan bir emeğin ürünü olan bu kitap, verilecek 10 Puandan bile daha fazlası. Kitap kıyımı ne ise, bile istene puan ortalaması düşürmekte aynı kafadır. Dünyanın insanlara ve bilgiye katlanabildiğini sanmıyorum… * Kitapları sevdiğinizi söylüyorsunuz ve bu kitabı hala okumadınız mı? O zaman kitapların ve insanlığın acı tarihini okumak boynunuzun borcu olsun! 10/10 * John Milton: “İyi bir kitabı öldürmekle bir insanı öldürmek aynı şeydir(...)" #39271972 -Bu inceleme 10 Word Sayfası uzunluğundadır, 2165 sözcük içermektedir.- O zaman; incelemeyi de YAK GİTSİN!
Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi
Kitap Kıyımının Evrensel TarihiFernando Baez · Can Yayınları · 2018109 okunma
··
2.264 görüntüleme
Gül okurunun profil resmi
Murat Ç
Murat Ç
baştan sona emek kokan bir inceleme mi yazmış? YAK GİTSİN! :) Adımı yakılacaklar listesinde görünce anlık bi şok geçirdim. :) incelemeyi okuyunca ayrı bi şok geçirdim. Kitapların yakılmasını az çok biliyorduk ama özetinin yayınlanması, kafalarına göre düzenlemeleri... artık bambaşka bir boyut olmuş. Kafama takılan birçok nokta oldu. Bu kitap + inceleme üzerine uzun uzun konuşulması gereken konuları çıkarıyor ortaya. Bilahare konuşalım bunları şimdilik tutmayalım seni bu incelemeyle uzun süre kafan dolu olacak zaten. :) Emeğine, parmaklarına sağlık.
Murat Ç okurunun profil resmi
Yakamadığım nice okurlar var. Uzun bir inceleme oldu, üç saatin üzerinde zaman harcadım. Biraz yoruldum, yoksa liste daha kabarık olurdu. Çok olmazdı ama olurdu. :)) Sonuçta kontrolü olmayan bir şey, o yüzden o düzenlemeler yapılabilmiş. Yunan metinlerini okurken bir kez daha düşünmekte fayda var. Bizim dönemimiz kitapların belki de altın çağı. Mesela Amerikan Kütüphanelerinin yıllık bakım masrafı 9 Milyar dolarmış. Lakin böyle bir bütçe yok. O yüzden kitaplar durdukları yerde yok oluyor. Ne kadar ilginç değil mi. Çok teşekkür ederim, seninde yorumuna sağlık. :)
Erhan okurunun profil resmi
Buraya ben yanmazsam, sen yanmazsan modunda bir cümle girecek. Onun dışında upuzun , detaylı yine incelemen eline sağlık, artık yakılma kalmadı ama fazla, önemsizleştirme, linç kültürü onun yerini aldı. Beğenmediğin yazara trollerini gönderiyorsun yetiyor. Ama bu ibretlik kitaba ibretlik bir inceleme olmuş, sübhanallah kardeşim.
Murat Ç okurunun profil resmi
Haklısın abi, bildiğimiz kadarı ile kalmadı. Sansür, linç ve işaret edilmesi yeterli oluyor. Değersizleştirmek zaten ilk davranış biçimi. Biz biliriz zihniyetinin bir ürünü. Bunun üzerine bir öykü denemesi mi yapsan toplasan bizleri etrafına. Yasaklar, sansür, kitap kıyımı vb konularda. Fikrin nedir abi bu konuda? Yorumun için teşekkür ederim. Çok sağol.
1 sonraki yanıtı göster
Murat Ç okurunun profil resmi
https://1000kitap.com/AdemYesil : Evet, beyin yaktı diyebilirim. İşlerden ötürü, parça parçada olsa, ancak okuyabildim. Emeğine, yüreğine ve gerçekten kalemine sağlık Murat.
Murat Ç
Murat Ç
: Senin hem işler yoğun hem de kafa yorgun bu aralar. Sahalara dönmeni bekliyorum. En başta söyleyeyim, bu uzunca yorumun için, dostluğun için çok teşekkür ederim, sağolasın! Yorumu röportaja çevirdim, biraz farklılık şart diyorum buralara. https://1000kitap.com/AdemYesil : Zahmet vermişsin ve güzel bir kitabın arkasından, önemli bir konuyu ciddi anlamda ele almışsın. Uzun olmasına uzun, ama bir o kadar keyif veren incelemelerden diyebilirim. Bazen bir inceleme, o kitaptan daha keyifli bile olabiliyor ve tabi ki bu yazan kişinin hayal gücü ve betimlemesi ile de alakalı diyebilirim. Ben bu aralar biraz soğudum, ama en az üç inceleme yazacağım ve bunun için az biraz keyfimin yerine gelmesini bekliyorum.
Murat Ç
Murat Ç
: Birkaç ay öncesine kadar ben de bu durumdaydım. Gerçekten yazasım gelmiyor, başladığım incelemeyi siliyordum. Tuco ya da söylemiştim. Sonra bu durum düzeldi ve son zamanlarda yeniden yazmaya başladım. İnsanın içinden gelmiyorsa, zamana bırakmak lazım. Zaten bir şekilde parmaklar çalışmaya başlıyor. Hissederek ve anlayarak okumak, aynı zamanda aktarmayı da, paylaşmayı da sevmekle alakalı bir durum diye düşünüyorum. Bunu başarabiliyorsam, gerçekten amacına ulaşıyor diyebilirim. Sağolasın. https://1000kitap.com/AdemYesil : İncelemen ile birçok kişiye yer verdiğin gibi, bana da yer vermen çok güzel bir şey. Bunun içinde ayrıca teşekkür etmek isterim. Tarih o kadar derin bir mevzu ki, benim tarih ile ilgili kendi çapımda bildiklerim o kadar büyütülecek bir şey değil. Sadece kişisel keyiften ve okurken, araştırmaktan gerçekten haz aldığım bir meselem diyebilirim. Evet, zaman ile bilgi birikimi de biz okurlara fazlasıyla bir şeyler katıyor ve iyi ki bu kişisel ilgimiz ile Engizisyon Mahkemeleri dönemine denk gelmemişiz. Hoş, bugün onlar olmasa da, "Cahiliye Dönemi" arzusunda olanların hüküm sürdüğü bir döneme denk gelmişiz ve sayısalda bile rakamları doğru tutturmak, matematiksel anlamda 13 milyon küsür de denk gelebilecek bir şeyken, biz zerrenin, baş ağrısına kurban olamamasının yan etkilerini yaşamaktayız. Biraz olsun umudum var ve umarım bu hayalim boşa çıkmaz! :))
Murat Ç
Murat Ç
: Çok fazla abartmak istemediğim bir konuydu, yanlış anlaşılmasını da istemedim. Amacım bir ironi yapmaktı ve istediğim şekilde karşılık buldu. İncelemeye yapılan yorumlar beni çok mutlu etti. Henüz hepsine cevap yazamadım, bugün tamamlamayı düşünüyorum. Tarih benimde okurken ve yorumlarken asıl mutlu olduğum alan. Severek okumak, merak etmek ve sürekli araştırmak bizim içimizde ayrı bir keyif yaratıyor. Engizisyon Mahkemeleri ve Orta Çağ çok ürkütücü geliyor bana. Nasıl bir dönem ve bağnazlıkmış akıl erdiremiyor insan. Umut hep var, ama ne kadar ve nereye doğru orası muamma. https://1000kitap.com/AdemYesil : Kitapların, kütüphanelerin ve geçmişi üzerinde barındıran ne varsa, bunların yakılıp, yıkılıp, belleklerden bilinçli bir şekilde silindiğine hep şahit olmuşuzdur. Burada, senin yukarıda saydıkların ve sayamadıklarını tekrar etmeye zaten gerek yok, çünkü ciddi anlamda geçmişin izlerini sürenler, vakti zamanında neler olduğunu da çok iyi bilenlerdir. Huzursuzluğun, savaşın ve iç savaşın olduğu her yerde önce kaos sahneye gelir. Kaos beraberinde önemli bir şeyi getirir; "Tahribat". İlk tahribatlar kamu arşivlerine, kütüphanelere, hizmet binalarına ve daha nicesine verilir ki, oraya ait eski bilgi, belge, doküman ve eşi bulunmaz tarihi kitapları ortadan kaldırmak içindir. Bu eylemin İkinci Dünya Savaşı öncesinde, 10 Mayıs 1933'te Berlin Opera Binası'nın önünde, Nazi Almanya'sı yönetiminin alenen, organize bir şekilde istenmeyen tüm muhalif ve Almanya topraklarında yaşayan Yahudi, Marksist ve barış taraftarı yazarların kitaplarını yakmaya başlaması ile resmen zirve yaptığı dönemdir diyebiliriz. Ah, yazılacak ne çok şey var! İnsan döneme dair okuduklarını, yaşananları düşündükçe bildiklerini, içinden geçenleri buraya dökmek istiyor, ama belli bir kitle dışında, birçok kişinin bu tür şeyler ile ilgilenmeyeceğini bildiği için, kalemini olduğu gibi tekrar yerine koyuyor.
Murat Ç
Murat Ç
: Kütüphaneler ilk saldırı alanı olmuş. İlk önce çalma ve kıskançlık hırsından, sonrası ise korkudan. Tahribat ve yağma tarihin belirli bir kısmı ile iletişimimizin kesilmesine yol açmış. Geçmişe yolculuk ettiğimizde, büyük bir parçanın yok olduğunu hayal edebiliyoruz. İnsanların ilgi alanlarını belirleyemeyiz ama ilgilerini çekecek şekilde konuları ele alabiliriz. Tarihten ve detaylardan korkmamak gerekir. Sadece biraz ilgi ve merak, gerisi kesinlikle gelir. https://1000kitap.com/AdemYesil : Neyse, ben uzatmak istemem, ama bugün gayet başarılı ve yerinde bir inceleme okuduğumu itiraf etmek isterim. Cesar'a Brütüs olmanın hiç lüzumu yok! Yiğidi öldürmeden de hakkını verebiliriz diye düşünüyorum. Darısı benim kireçlenmiş parmaklarıma diyelim o zaman. :)) Kendine iyi bakasın ve güzel bir gün geçirmen dileğiyle. Saygılar!
Murat Ç
Murat Ç
: Tekrar, tekrar düşüncelerin ve katkın için teşekkür ederim. Parmaklarım pas tuttu diyorsun ama bir Word sayfası yorum yapabiliyorsun. Demek ki, yavaş yavaş sihirli parmaklar kendilerine geliyor. : ) İnceleme üzerinde yaptığın yakıştırma ve yüceltmeler için içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum. Senin değerli kıldığın şey, yazan için çok daha değerlidir. Dostluğun baki kalsın, sende kendine iyi bakasın, yakın zamanda da incelemelerinle geri dönesin. Saygılarımla.
Tuğba D. okurunun profil resmi
"Dünyanın insanlara ve bilgiye katlanabildiğini sanmıyorum… " demişsin. Dünya insanlara katlanamıyor, doğru. Çünkü doğayla savaşıyoruz. Özümüzü inkar ediyoruz. Bilgi konusunda ise durum farklı bence. Dünya değil, insanlar bilgiye katlanamıyor. Hele ki güç ve nüfuz sahibi olanlar, çevrelerinde akıllı, bilgili insanlara pek tahammül edemiyor. Nedeni ego olsa gerek. Cehalet mutluluktur düsturu ile yaşatılan toplumlar azımsanmayacak kadar çok bence. İncelemeye çok emek verilmiş. Eline sağlık. Düşündüren, araştırmaya sevk eden bir inceleme. Yakın zamanda kitabı edinip okumayı düşünüyorum. İsmimi ekleyerek gözümden kaçmasına engel olduğun için de ayrıca teşekkür ederim :)
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Evet, beyin yaktı diyebilirim. İşlerden ötürü, parça parçada olsa, ancak okuyabildim. Emeğine, yüreğine ve gerçekten kalemine sağlık Murat. Zahmet vermişsin ve güzel bir kitabın arkasından, önemli bir konuyu ciddi anlamda ele almışsın. Uzun olmasına uzun, ama bir o kadar keyif veren incelemelerden diyebilirim. Bazen bir inceleme, o kitaptan daha keyifli bile olabiliyor ve tabi ki bu yazan kişinin hayal gücü ve betimlemesi ile de alakalı diyebilirim. Ben bu aralar biraz soğudum, ama en az üç inceleme yazacağım ve bunun için az biraz keyfimin yerine gelmesini bekliyorum. İncelemen ile birçok kişiye yer verdiğin gibi, bana da yer vermen çok güzel bir şey. Bunun içinde ayrıca teşekkür etmek isterim. Tarih o kadar derin bir mevzu ki, benim tarih ile ilgili kendi çapımda bildiklerim o kadar büyütülecek bir şey değil. Sadece kişisel keyiften ve okurken, araştırmaktan gerçekten haz aldığım bir meselem diyebilirim. Evet, zaman ile bilgi birikimi de biz okurlara fazlasıyla bir şeyler katıyor ve iyi ki bu kişisel ilgimiz ile Engizisyon Mahkemeleri dönemine denk gelmemişiz. Hoş, bugün onlar olmasa da, "Cahiliye Dönemi" arzusunda olanların hüküm sürdüğü bir döneme denk gelmişiz ve sayısalda bile rakamları doğru tutturmak, matematiksel anlamda 13 milyon küsür de denk gelebilecek bir şeyken, biz zerrenin, baş ağrısına kurban olamamasının yan etkilerini yaşamaktayız. Biraz olsun umudum var ve umarım bu hayalim boşa çıkmaz! :)) Kitapların, kütüphanelerin ve geçmişi üzerinde barındıran ne varsa, bunların yakılıp, yıkılıp, belleklerden bilinçli bir şekilde silindiğine hep şahit olmuşuzdur. Burada, senin yukarıda saydıkların ve sayamadıklarını tekrar etmeye zaten gerek yok, çünkü ciddi anlamda geçmişin izlerini sürenler, vakti zamanında neler olduğunu da çok iyi bilenlerdir. Huzursuzluğun, savaşın ve iç savaşın olduğu her yerde önce kaos sahneye gelir. Kaos beraberinde önemli bir şeyi getirir; "Tahribat". İlk tahribatlar kamu arşivlerine, kütüphanelere, hizmet binalarına ve daha nicesine verilir ki, oraya ait eski bilgi, belge, doküman ve eşi bulunmaz tarihi kitapları ortadan kaldırmak içindir. Bu eylemin İkinci Dünya Savaşı öncesinde, 10 Mayıs 1933'te Berlin Opera Binası'nın önünde, Nazi Almanya'sı yönetiminin alenen, organize bir şekilde istenmeyen tüm muhalif ve Almanya topraklarında yaşayan Yahudi, Marksist ve barış taraftarı yazarların kitaplarını yakmaya başlaması ile resmen zirve yaptığı dönemdir diyebiliriz. Ah, yazılacak ne çok şey var! İnsan döneme dair okuduklarını, yaşananları düşündükçe bildiklerini, içinden geçenleri buraya dökmek istiyor, ama belli bir kitle dışında, birçok kişinin bu tür şeyler ile ilgilenmeyeceğini bildiği için, kalemini olduğu gibi tekrar yerine koyuyor. Neyse, ben uzatmak istemem, ama bugün gayet başarılı ve yerinde bir inceleme okuduğumu itiraf etmek isterim. Cesar'a Brütüs olmanın hiç lüzumu yok! Yiğidi öldürmeden de hakkını verebiliriz diye düşünüyorum. Darısı benim kireçlenmiş parmaklarıma diyelim o zaman. :)) Kendine iyi bakasın ve güzel bir gün geçirmen dileğiyle. Saygılar!
Ebru Ince okurunun profil resmi
Tam da, bu ara bütün kitaplarımı bahçeye çıkartıp, üstüne benzini döküp yakma kararı almıştım Murat .. oldu mu şimdi bu güzel inceleme !! Senin yüzünden vazgececeģim şimdi .. Kötüsün! :) Kötü! !!!!! :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Abla ne diyosun, bak getirtme beni oraya!!! :)) Ne demek kitaplarımı yakıcam yahu? =)) Teşekkür ederim, sağolasın yorumun için ama kitap yakma eğilimi sende görmüyorum. Kitaplarına dokundurtmuyorsun bile, kıyamazsın, inanmıyorum. :D
8 sonraki yanıtı göster
Ayşe* okurunun profil resmi
Dün Yunanlı felsefecilerin yazdıklarının %75’inin günümüze ulaşmadığını ulaşanlarında çoğunun orijinaller olmadığını okudum bu kitapta. Sonra İskenderiye kütüphanesini okudum, iktidar hırsının, bilginin çok üstünde tutulduğunu bunun her çağda böyle olduğunu üzülerek gördüm. Çok güzel inceleme olmuş bende yazayım diyordum ama daha iyisini yazaman muhtemelen. Geçmişe dönüp bişeyleri değiştirme şansım olsaydı kitapları yakma olanı planları gözümü kırpmadan yakardım!
Murat Ç okurunun profil resmi
İnceleme yazmam diye bir seçeneğin söz konusu değil. İncelemeyi yücelttiğin için çok teşekkür ederim ama benim değinmediğim konular var ve onları senden dinlemeli okurlar. En başta ben. Özellikle Antik Yunan ve İskenderiye Kütüphanesi ile ilgili kitap dışına da çıkıp bir şeyler yazman çok faydalı olur. O yüzden inceleme yazmama ihtimalin yok. Kitabı okudukça insan bilmediği şeyler karşısında çaresiz kalıyor. Gerçekten çok önemli bir eser. Kitapsever insanların kütüphanesinde kesinlikle olmalı. Kitabında bir geçmişi var... Çok teşekkür ederim değerli yorumun için. O inceleme gelecek!
1 sonraki yanıtı göster
Esther. Sema okurunun profil resmi
Kitabı almıştım ne zaman okurum bilinmez. Yanmadığım için mutluyum. Yanın siz kötü bencil pislik günahkarlar! Cehennemde en güzel yeri ben kaptım. Siz dünya denen lanet yerde yanmaya devam edin! İncelemeye de bir şey dememe gerek yok zaten demişler herkesler bir şeyler. Şimdi gidiyorum karanlıklar ardındaki kendi cehennemime... :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Arada kaynamışsın sen ama, eklerim merak etme.!!! :)) Şaka bir yana, hızlı hızlı yaptım, çünkü yorulmuştum. Adı olmayanlar özellikle yok değiller yani. :) Bu arada nasıl daha kötü sövebilirdin diye merak etmiyor değilim. Çok teşekkür ederim bu nezih yorumun için!!! :))))
1 sonraki yanıtı göster
Bi kübb okurunun profil resmi
Bayıllll-dımm Murat abi. YAK GİTSİN tabi! Ama düşünenleri, okuyanları, sorgulayanları, yazanları, eleştirenleri, öğrenenleri ve öğretenleri değil. Bunlara mani olanları yakalım gitsin... Aksi halde insan doğruyu başka türlü nasıl bulabilir? :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Teşekkür ederim papatyacım. İşin o YAK GİTSİN kısmı ironiden ibaret. Tabi ki saydığın kısmı yakmayalım. :) İnsan doğruyu bulmaya mı, yoksa gerçeği saptırarak çıkarına ulaşmaya mı meyilli, tam kestirmek mümkün gibi durmuyor. :) Teşekkür ederim yorumun için, çok sağol.
1 sonraki yanıtı göster
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.