-Kimya! Üç çeşit körlük vardır: Göz körlüğü, nimet körlüğü ve gönül körlüğü. Bunların da iflah olmayanı gönül körlüğüdür. "Ne var ki, onlarda kör olan gözler değil, sinelerindeki gönüllerdir.”
(Hac, 46)
Malumun ayanıdır ve ayanın beyanı,
Bak açık söylüyorum seni çok seviyorum,
Ömrümün miladıdır ve miladın ilanı,
Bak açık söylüyorum seni çok seviyorum...
Yaşamak istemem ki canimda değil isen,
Son nefesi veremem yanımda değil isen,
Aşk yolunda yürümem benimle değil isen,
Bak açık söylüyorum seni çok seviyorum...
Yüzündeki gülüşün ömre ışık
Zavallı yaratıklar! Onları sevmek yanlış bir şey olabilir, ama acımak da çok az bir şey. Gün ışınlarını hiç görmemiş körlere, doğanın ezgilerini hiç işitmemiş sağırlara, ruhunun sesini hiçbir zaman duyuramamış dilsizlere acırsınız da utanç gibi yalancı bir bahane bulur, zavallı kadınları deliye döndüren, iyiyi göremeyecek, Tanrı'nın sesini duyamayacak, aşkın ve inancın arı dilini konuşamayacak duruma getiren bu gönül körlüğüne, bu ruh sağırlığına, bu bilinç dilsizliğine acımak istemezsiniz.
Anlayacağınız dostlar, kör adamın gönül sesinin güzelliği onun sesini güzel göstermeye yetti.
Bir düşünsenize, gönül sesi de çirkin olsaydı, üç körlügu birden olacaktı adamın.
Ne fena bir durum!
…iyiyi göremeyecek, Tanrı’nın sesini duyamayacak, aşkın ve inancın arı dilini konuşamayacak duruma getiren bu gönül körlüğüne, bu ruh sağırlığına, bu bilinç dilsizliğine acımak istemezsiniz.