Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
20. yüzyıl felsefesine göz ve tin
Fenomenoloji ekolünden Merleau-Ponty’nin bir eseri.
Göz ve Tin
Göz ve Tin
Bu metin bir meta analiz çalışmasıdır, herhangi bir edebi kaygı yoktur. Asıl amaç zihnimde var olan bilgilerden bir harita oluşturmak. Fenomenolojiye giden yolda ilk başta Analitik ve kıta felsefesinin ne olduğunu daha sonra fenomenolojinin ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Dil üzerine ilk yazılarında, büyük mantıkçı Gottlob Frege bir ismin anlamının atfettiği şeyle aynı olduğunu söylüyordu. (...) Ama daha sonraki yazılarında Frege, iki ismin aynı şeyden bahsedip farklı anlamları olabileceğini savunmaya başladı.
Sayfa 24 - Caretta KitaplarıKitabı okudu
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
Kitab haqqında fikirlərimə keçmədən öncə Bertrand Russell kimi bir şəxsiyyəti bu qədər gec tanımış olmanın verdiyi təəssüf hissini sizlərlə bölüşmək istəyirəm.Yaşadığı dönəmə damğa vurmuş, olduğu hər sahədə reforma səbəb olmuş tam bir intelektualdır Bertrand Russell.1872-ci ildə İngiltərədə aristokrat ailədə dünyaya gəlmiş,riyaziyyatçı,filosof,ictimai xadimdir.1902-ci ildə riyaziyyatdakı "Çoxluqlar" haqqında yazılmış Gottlob Frege'nin kitabındakı təzadları tapmış,sonradan "Russell paradoksu" olaraq adlandırılan riyazi məsələnin əsasını qoymuşdur.Riyazi sahədən nəaliyyətləri bununla da bitmir. Birinci dünya müharibəsində pasifist çıxışlarına görə,dəfələrlə həbs olunmuş,buna baxmayaraq yaşamı boyunca savaşa qarşı çıxmış,kifayət qədər təqibçisi olmuşdur.Bu adam eyni zamanda International War Crimes Tribunal(Russell məhkəməsi)nin qurucusudur.Bu qədəri yetərli olar,indi keçək kitaba)) Kitabda yazarın həddən artıq rasional olduğu hissələr var,hansı ki,oxuyarkən "Bu qədər rasional olmağa gərək varmı?" deyə düşündüm. •Qadın və kişinin evlilikdən kənar romantik deməyək də seksual münasibətlərinin olmasının normal qəbul edilməsini və bunun boşanma səbəbi olmaması gərəkdiyi kimi bir fikri var (səh.150) •Uşaqlara cinsiyyət haqqında doğru məlumat verilməsinin önəminə toxunur hansı ki,məncə həqiqətən də vacib məsələlərdən biridir (səh.66) •Yevgenika(öjeni) haqqında razılaşdığım fikirləri var (səh. 164) Bütün olaraq kitaba baxdığımızda dəyərli məlumatlara,fərqli baxış bucağına sahibdir.Bəyəndim.
Evlilik ve Ahlak
Evlilik ve AhlakBertrand Russell · Cem Yayınevi · 2005408 okunma
_Harcamaktan keyif aldığınız zaman boşa harcanmış zaman değildir. _DüşünceIerim için öImeyi göze aImam, çünkü yanıIıyor oIabiIirim. _Her istediğini elde edememek, mutluluğun ayrılmaz bir parçasıdır. _Mutluluğun sırrı, dünyanın korkunç bir yer olduğu gerçeğiyle yüzleşmektir. _İşte evren karşımızda duruyor ve hepsi bu. _Ya bu din adamları bize
Şiir Sanatı, Mutlu olma Sanatı, Komedi Sanatı
_Lord Byron_ _Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim! _Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
Gottlob Frege ise 1897'de şöyle yazıyordu: -Birşey dile getirilirse, ancak birşey aracılığıyla dile getirilir.
Reklam
. Görmek için görsel izlenimlere sahip olmak elbette gereklidir, ancak yeterli değildir. Eklenmesi gereken şey mantıklı bir şey değil. Ve bizim için dış dünyanın kilidini açan da tam olarak budur; çünkü bu mantıksız şey olmasaydı her birimiz kendi iç dünyasında kilitli kalırdık. . . .
Şayet bir görev genel anlamıyla tamamen çözüme ulaştırılamıyorsa, o zaman onu sınırlamak gerekir; böylece, belki de yavaş yavaş genişleterek üstesinden gelinebilir.
Dünyanın, bütün kültürlere varoluş ve hayat hakkı tanıyabilecek, yeni bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacı var.
Yapay zekanın oluşumu ve tarihsel arka planı 2
"Biçimselleştirme" kavramıyla, yapay zekanın tarihsel arka planındaki ikinci önemli gelişim çizgisi, matematik ve mantık geleneğinden gelen, insanın cinsel edimlerini matematiksel fonksiyonlarla simüle etmek isteyen düşünürler tamamlanır. Onları, otomat ve saat ustalarından farklı olarak, yaşayan tözü madde ile ikame etmek ilgilendirmez, bunun yerine düşünmeyi yapısal olarak betimlemeyi ve böylelikle otomatize edilebilir hale getirmeyi denerler. Kullandıkları araçlar çarklar ve kaldıraç mekanizmaları değil, biçimsel ifadeler ve matematiksel işlemlerdir, araştırmalarının merkezinde, işlevsel yapılandırılabilirlik sorusu yatar. Onlara göre düşünce şematik bir işleme idesi, yani hesaplama işlemidir.. Mantık için işlemsel bir yazı bulunuşuna kadar biraz daha uzun bir zaman geçmiştir: Gottfried William Leibniz'in (1646-1716) belirleyici ön çalışmalarından sonra, modern mantığın temelleri 19 yüzyılda George Boole ve Gottlob Frege gibi matematikçiler tarafından atılmıştır. O zamana değin mantık antik Yunan'da ortaya çıkışından beri, gerçi kurallara dayanan fakat yine de günlük dile ait olan biçimlerin doğru bir biçimde savunulması öğretisi olarak hizmet etmişti.
Sayfa 23 - İnkılapKitabı okudu
Reklam
David Hume ve Inunanuel Kant'tan Gottlob Frege ve Martin Heidegger'e kadar birçok isme bakıldığında görüleceği üzere, ırkçı­lık modem projenin merkezine yerleşmiştir. Hume ve Kant beyaz­ların doğal üstünlüğüne inanırken, Frege ve Heidegger Yahudilerin dünyayı ele geçirmesinden korkar.
Sayfa 115Kitabı okudu
Sonuç olarak varilan formalist kuram elestirisi
Formalist kuram, bütün yapmamız gerekenin postulatlar oluşturmak olduğunu düşünüyor; bunların başarılı olmasıyla işler kendiliğinden yürüyecektir. Formalist kuram sadece sözleriyle istediği her şeyi yaratabilen bir Tanrı gibi davranıyor. Burada kınanması gereken bir diğer nokta da, tanıma götüren yol gösterici talimatların tanım yerine geçmesidir; çünkü böyle bir şey, aritmetiğin içine yabancı öğelerin sızmasına neden olacaktır; her ne kadar bunların formülasyonunda sanki yabancı öğerler yokmuş gibi görünse de, bu, onların sadece yol gösterici olarak kalmaları nedeniyledir.Formalist kuram, her ne kadar kendisine soyutlamaların doruklarında süzülüyormuş görünümü verse de, aslında bir a posteriori ya da en azından sentetik bir kurama düşme tehlikesi içindedir.Pozitif tamsayıları ele aldığımız bu incelememiz, Formalistlerin düştüğü yanlışlara düşmeden de, dışsal şeylerin ve geometrik görünün aritmetiğe dahil edilmesinden kurtulmanın olanaklı olduğunu göstermiştir. Burada sorun, aynı Formalistlerle ilgili sorunda olduğu gibi bir teşhis etme yargısının içeriğini saptamaktır. Bunun her yerde sağlanmış olduğunu düşünürsek, böylece ister negatif, rasyonel, irrasyonel olsun, ister karmaşık sayı olsun, tüm sayı türlerinin pozitif tamsayılardan daha gizemli olmadığı görülmektedir; pozitif tamsayılar ise diğerlerinden ne daha gerçek, ne daha fiili, ne de daha somuttur.
Sayfa 199
* = Gözlemin kendisi, mantıksal bir etkinliği zaten içermektedir.
Belli ki Kant*,analitik yargıların değerini hafife almıştı -kuşkusuz bu, kavramla ilgili belirlenimi çok dar bir şekilde yapmaktan kaynaklanmaktadır- gerçi bu terimi benim kullandığım geniş anlamda düşünmüş olduğuna dair bazı ipuçları da vardır
Sayfa 181
§ 87
Umuyorum ki, bu kitapta, aritmetiğin yasalarının analitik yargılar olduğunu ve dolayısıyla a priori olduğunu ortaya koyabilmişimdir. Böylelikle aritmetik, sadece, daha da geliştirilmiş bir mantıktır ve her aritmetik önermesi, türetilmiş de olsa bir mantık yasasıdır. Aritmetiğin, doğanın açıklanmasında kullanılması, gözlemlenmiş olguların mantıksal açıdan işlenmesidir; hesaplama da çıkarım olmaktadır. Sayı yasalarının, dış dünyaya uygulanabilmeleri için, Baumann'in düşündüğü gibi pratik sınamalarla kendilerini kanıtlamaları gerekli değildir; çünkü dış dünyada, bütün uzayda kavram yoktur; kavramların özellikleri yoktur ve sayılar da yoktur. Yani sayı yasaları gerçekte dışsal şeylere uygulanabilir değildir; sayı yasaları doğa yasaları değildir. Ama sayı yasaları, dış dünyadaki şeylerle ilgili geçerli olan yargılara uygulanabilirler; onlar doğa yasalarının yasalarıdır. Sayı yasaları, doğanın görüngüleri arasındaki bağlantılar hakkında bir şey öne sürmez, yalnızca yargılar arasındaki bağlantılar hakkında bir şey öne sürer; ve bu yargılar arasında doğa yasaları da bulunur.
Sayfa 180
Grundlegen einer allgemeinen Mannichfaltigkeit.
G. Cantor, kısa bir süre önce yayımladığı son derece dikkate değer bir yazıda sonsuz sayıları ortaya koydu. Sadece sonlu sayal sayıların ilkece fiili gerçek [wirklich] kabul edilmesi görüşünü, Cantor'un küçümsemeyle karşılamasına kesinlikle katılıyorum. Sonlu sayal sayılar da, kesirli, negatif, irrasyonel ya da karmaşık sayılar gibi ne duyularla algılanabilirler ne de uzaysaldırlar; eğer fiili gerçek olanı, duyularımız üzerinde etkide bulunanlarla veya yakın ya da uzak sonuçları olarak duyu algılarına neden olan etkileri yaratanlarla sınırlarsak, bu durumda elbette ki hiçbir sayı fiili gerçek olamaz. Ancak bizim, teoremlerimizi kanıtlamak için herhangi bir duyu algısına hiçbir şekilde ihtiyacımız yoktur. Mantıksal açıdan kusursuz bir şekilde ortaya konan herhangi bir adı veya göstergeyi, hiç duraksamadan kendi araştırmalarımızda kullanırız; burada da ∞1 sayal sayısı, tıpkı 2 veya 3 gibi gerekçelendirilmiştir. Burada Cantor'la görüş birliği içinde olduğumu düşünüyorum; bununla birlikte benim terminolojim bazı bakımlardan Cantor'unkinden farklıdır. Benim sayal sayım için, Cantor, "güç" [Machtigkeit] terimini kullanıyor, oysa onun sayal sayı kavramı, bir sıra olarak düzenlemeye işaret etmektedir.
Sayfa 178
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.