Bu; anlatılmaya değer, ilginç bir hikayedir.
Son ansiklopedik yazarlardan Umberto Eco’nun onu kitlelere tanıtan kitabı “gülün adı’nı neredeyse zorla, sipariş üzerine yazmıştı.
Bütün Avrupada olduğu gibi İtalya’da yayınevleri bir şeyler icat etmek, geliştirmek zorundadırlar. Eco’nun örneğinde yayıncı, bütün yazarlarına, “Bana bir roman yazıp getirin, basmasam da parasını vereceğim” demişti. Bu yazarların içinde hukukçusundan tarihçisine hatta kimyacısı, hekimide vardı.Eco da onlardan biriydi. Yazdıkları halihazırda çok okunuyordu ama yayınevi ona yanaştığı sırada roman yazmıyordu, kültür tarihi yapıyordu. Yayınevinin teklifinden sonra, bir manastırdaki araştırması sırasında rastladığı olay aklına takıldı ve onu derinleştirerek bir roman yazdı. Şimdi herkesin bildiği GÜLÜN ADI işte böyle ortaya çıktı.
Dahası ilginç bir tekniği vardı. Manastır olayların geçtiği koridorları, ortadaki avlunun enini boyunu dahi neredeyse milimetrik olarak ölçmüş, adımlamış; diyalogları bu mesafelere uydurmuştur. 
Umberto Eco 
Gülün Adı
