Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beyaz liberaller arasında, siyahların öfkesine "hepimiz suçluyuz" diyerek tepki vermek moda haline geldi. Black Power hareketi de bu "itiraf"tan yararlanarak, akıldışı bir "siyah hiddet"i tahrik etmeye girişti. Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir. Toplu günah itirafları, mücrimlerin ortaya çıkarılmasına karşı en iyi güvencedir ve bizatihi suçun büyüklüğü, hiçbir şey yapmamak için en iyi bahanedir. Dahası bu somut örnekte bu tür "itiraflar", ırkçılığı tehlikeli ve şaşırtmacalı bir şekilde daha yüksek, daha az elle tutulabilir yerlere kaydırmaktadır. Siyahlarla beyazlar arasındaki gerçek çatlak, toplu masumiyetle toplu günahkârlık arasında uzlaşması daha zor bir çatışmaya dönüştürmekle tedavi edilemez. "Tüm beyazlar suçludur" sözü yalnızca tehlikeli bir saçmalık değil, aynı zamanda tersine ırkçılıktır; siyah nüfusun gerçek şikayetleri ve rasyonel heyecanları için irrasyonel bir boşalma alanı yaratmakta, gerçeklikten kaçışa yöneltmektedir.
Sayfa 77
Âdem'in günahı ile günahkârlık yeryüzüne inmiştir; Âdem için de cinsellik günahkârlığı imler hale gelmiştir. Dünyada naiflik üzerine söylenmiş ve yazılmış çok fazla söz vardır. Bununla birlikte, masumiyet kendi başına naif olsa da cahildir de aynı zamanda. Cinsellik bilinç düzeyinde tasarlandığında hâlâ naiflikten söz etmek, düşüncesizlik, sahtekarlık, daha da kötüsü şehveti örtmek için bir kılıftır. Ama insanın artık naif olmadığını söylemek, günah işlediği sonucuna yol açmaz. Böyle saçma sapan bir laf kalabalığı, sadece insanın dikkatini doğru ve ahlaki olandan uzaklaştırdığı için cazip gelir.
Sayfa 62 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Günahkârlık üzerine estetik olarak acı çekmek bir çelişkidir.
Sayfa 105Kitabı okudu
İnsanın günahkarlığının yerilmesi İbrani kutsal metinlerinde sık sık tekrarlanır. Adem ve Havva'nın erkek evlatları, Kabil erkek kardeşini öldürdüğünde insanlığın kardeş katili tarihini başlatır. Tanrı, Yaratılış 6.5-7’de Nuh gözüne girene kadar insanlığı yarattığı için pişmanlık duyar. 11:1-9’da sözde orijinal tek dili parçalara ayırır çünkü insanlık kibirli bir hâle gelmiştir ve cennete çıkmak için Babil Kulesi'ni inşa etmeye çalışmıştır (muhtemelen bu Mezopotamya piramitlerine itirazı ifade ediyordu), İsrail'in bunu takip eden tarihi boyunca , Tanrı'ya inançsızlık, kibir, günahkarlık, bencillik ve adaletsizlik hakkinda tekrar edilen kehanet biçiminde ikazlar vardır
Sayfa 166Kitabı okudu
Günahkarlık Üzerine
"Bizden istenen olumsuzu yapmaktır, olumlu olanlar zaten bize verilmiştir."
Reklam
Eğer masumiyet cehalet ise, insan türünün suçluluğunun nicel belirlenimi tek bir bireyin cehaletinde mevcutsa ve bireyin edimiyle o kişinin suçluluğu olarak kendini açığa çıkarıyorsa, Adem'in masumiyeti ve sonrakilerin masumiyeti arasında bir fark var demektir. Yanıt hazırdır: "Daha çok", nitel bir belirlenim oluşturmaz. Adem'den sonra gelen bir kişinin masumiyetini nasıl yitirdiğini açıklamak daha kolay görünüyor; ama bu yalnız görünüşte böyledir. Nicel belirlenimin en yüksek derecesi, sıçramayı en düşük dereceden daha kolay açıklamaz: Adem'den sonra gelen birinin suçunu açıklayabiliyorsam, Adem'in suçunu da açıklayabilirim. Alışkanlık, özellikle de etik ahmaklık, ilkini açıklamanın daha kolay olduğunu ileri sürmüştür. Güneş çarpmasından sıyrılmak için çok kötü bir yoldur bu; kendimizi günahkârlığın içinde buluruz, onu taşırız, vs., vs. Kişi kendini üzmek istemez; günahkârlık çiçek gibi bulaşıcı bir hastalık değildir, "böylece her ağız kapanacaktır". Bir kişi çok ciddi biçimde ıstıraba doğduğunu ve annesinin onu günah ile doğurduğunu söyleyebilir, ama gerçekten acı çekmesi, ancak suçu yeryüzüne getiren ve tüm bunları üzerine alan kendisi olursa olanaklı olabilir, çünkü Günahkârlıktan estetik bir acı duymak çelişkidir. Günahkârlıktan masum bir acı duyan tek kişi İsa'dır, ama o da bu acıyı içine düştüğü bir yazgı gibi duymamıştı. Isa, yeryüzünün bütün acısını özgür iradesiyle taşıyabilecek ve bunun cezasına katlanabilecek bir kişi olarak bu acıyı yaşamıştı. Bu estetik bir niteleme değildir, çünkü İsa bir kişiden çok daha ötesiydi.
“...itaatsizliğin günahkarlık olduğunu öğreterek yöneticilerin otoritesine destek veren Kilise’nin toplumsal işleviyle uyum içindeydi.”
Sayfa 25 - Say YayınlarıKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.