"Güneş doğmadan uyanır, güneş doğmadan yola çıkar, güneş doğmadan yola koyuluruz. Güneş doğmadan sevmek işine başlarız. Güneş doğduktan sonra bunu yapmaya başlarsan, hep biraz noksan-eksik kalırsın!"
En tuhafıma giden bir kaç maddeyi eklemek istedim. Büyüler...Büyü bozmak için yapılanlar. Akrep tütsüsü yapmak.
︎Öldürülen akrep bir kutuya konup saklanır. Her gün bunun bir parçasını ateşe atıp yakarak büyülü kimse ve ev tütsülenir. Tütsü güneş doğduktan sonra batıncaya kadar yapılır. Gece yapılmaz
︎Tuvalet tasına ters oturarak büyük abdest yapmak.
︎Kirpi kanı içmek
Vs vs. Şaşırmamak elde değil..
Güzellik uykuyu bırakıp bakınca görülebilir. Aksi halde baş tarafı dinlenmemiş bir masal gibi güzelliği anlamak da zor. Güneş doğduktan sonra gözlerini açanlar için geçen her dakika güzelliği anlamak için kaybedilmiş olacak.
En sağlıklı uyku, güneş doğmadan önce uyanmakla elde edilebiliyor. Güneş doğduktan sonra uykuda geçen her bir saat, dinlenmek yerine yorgunluk, halsizlik, hatta psikolojik olarak depresif bir ruh hali, çökkünlük isteksizlik getiriyor.
" Râbiatü'l Adeviyye bütün geceyi ihya eder, güneş doğduktan sonra hafifçe uyur, sonra âniden kalkar ve kendine şöyle derdi:
● Kabirdeki uyku çok uzun olacak ! "
Rabiâtül Adeviyye ismini ilk ona yapılan darbe vesilesiyle duyduğumdan hatrıma geldi. Yiğit adam Şehid ( inşaAllah) Muhammed Mursiyi rahmetle anarımKitabı okudu
İnsan doğduktan sonra bir şekilde hayatta kalmak zorundaysa, hayatta kalmak için büründüğü kisve her ne olursa olsun ayıplanmamalı. Yaşamak, yaşamak... Ah... Sonu gelmeyen, tahammül edilemez bir iş.