Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ikarus
Kılavuzun benim, yükselme, yaklaşma güneşe çok, Gökte, dayanamaz sıcağına, erir balmumu .. Çok alçak da uçma, değme denize, kanatların Islanır dalgalarla, sularla, ağırlaşır. Sakınmalı ikisinden, unutma esen yelleri de
avâmın ve seçkinlerin tevhidi
Öyleyse O'ndan başka ilâh yoktur, çünkü "ilâh", ibadet ve tapınmak için yüzlerin kendisine doğru yöneldiği şeyden ibarettir. [Buradaki "yüzler"] ile "kalplerin yüzlerini" kastediyorum ki, onlar nurlardır. Hatta O'ndan başka ilâh olmadığı gibi, O'ndan başka "o" da yoktur. Çünkü "o" (hüve) zamiri, nasıl olursa olsun, kendisine işaret edilenden şeyden ibarettir ve O'ndan başkasına işaret zaten söz konusu değildir. Öyle ki, her ne kadar anlattığımız hakikatlerin gerçekliğinden habersiz olduğun için [henüz] bilmiyorsan da kendisine işaret ettiğin her şeyde aslında O'na işaret etmiş olmaktasın. [Zira] güneşin ışığına değil, güneşe işaret edilir. Varlıktaki her şeyin O'na nispeti, bu açık misal uyarınca ışığın güneşe nispeti gibidir. O halde "Allah'tan başka ilâh yoktur" cümlesi avâmın tevhidi, "O'ndan başka ilâh yoktur" ifadesi de seçkinlerin (havâs) tevhididir. Çünkü bu daha tam, daha özel, daha kuşatıcı, daha hakikî, daha ince ve sahibinin sırf tekliğe ve sırf birliğe dâhil olmasında daha etkilidir. Yaratıkların miracının sonu teklik ülkesidir, onun ötesine yükselecek bir yer yoktur. Zira yükselme ancak çoklukla birlikte düşünülür.
Reklam
İnsanoğlunun içine, en derinlerine baktığımda ne mi görüyorum? İnsanın da aslında topraktan yapılma bir kandil olduğunu. Fakat sadece kilden yapılmış bir lambadan ibaret değil insan; onun içinde güneşe doğru dur duraksız yükselen bir alev var. Onun kilden olan sadece bedeni, ruhu ise işte o alevin ta kendisi. Fakat sürekli yükselen bu ışığı her kim unutursa sadece kilden ibaret olarak kalıyor, yükselişi duruyor. Yükselme olmadığında hayat da kalmıyor. Ey dost, dön kendi içine bak. Zihnindeki tüm o dumandan kurtul ve bu bilinç alevini gör. İçindeki ölümlüden ötesine çevir gözlerini ve ölümsüz yanını tanı. Onu tanımaktan daha değerli bir şey yoktur, çünkü bu olduğunda içindeki hayvan ölecek ve kutsallık doğacaktır.
Sayfa 9 - Omega YayıneviKitabı okudu
Lang­don el­ma­sın­dan bir ısı­rık da­ha al­dı. “Ken­di­si­ni ka­bul et­ti­ren din­ler,” di­ye­rek de­vam et­ti. “Din de­ği­şi­mi­ni da­ha az sar­sı­cı kıl­mak için var olan ta­til­le­ri be­nim­ser. Bu­na dö­nü­şüm de­nir. Bu, in­san­la­rın ye­ni di­ne alış­ma­la­rı­nı sağ­lar. İba­det eden kim­se­ler, ay­nı kut­sal ta­rih­le­ri sür­dü­rür, ay­nı
Sayfa 255Kitabı okudu
“Hıristiyanlık sadece güneşe tapınmadan ödünç almadı. Hıristiyanlıktaki azizler mertebesine yükselme ayini, Manişeizm'im eski ‘tanrı-yapma’ ayininden alınmıştır. ‘Tanrı-yeme’ ayini -bu, Kutsal Komünyon törenidir- Azteklerden ödünç alınmıştır. İsa'nın bizim günahlarımız için ölüşü kavramı bile, tam anlamıyla Hıristiyanlığa ait değildir; genç bir adamın insanlarının günahlarını affettirmek için kendini kurban edişi, çok eski Kukulkan¹ geleneğinde vardır." 1. Azteklerin tüylü yılan şeklindeki tanrısı, yarı tanrı yarı kahraman.
Sayfa 254 - Altın KitaplarKitabı okudu
"Hıristiyanlık sadece güneşe tapınmadan ödünç almadı. Hıristiyanlıktaki azizler mertebesine yükselme ayini, Manişeizm'im eski 'tanrı-yapma' ayininden alınmıştır. 'Tanrı-yeme' ayini -bu, Kutsal Komünyon törenidir- Azteklerden ödünç alınmıştır. İsa'nın bizim günahlarımız için ölüşü kavramı bile, tam anlamıyla Hıristiyanlığa ait değildir; genç bir adamın insanlarının günahlarını affettirmek için kendini kurban edişi, çok eski Kukulkan geleneğinde vardır."
Sayfa 254 - Langdon - Altın Kitaplar - Şubat 2005Kitabı okudu
Reklam
Hristiyanlık sadece güneşe tapınmadan ödünç alınmadı. Hristiyanlıktaki azizler mertebesine yükselme ayini manişeizm'im eski 'tanrı-yapma' ayininden alınmıştır.
Sayfa 267 - Altın kitaplarKitabı okudu
—Ölüm | Tengricilikte Ölüm Roux’un ifade ettiği gibi Türklerde öldürenlerin kötü ruhlar değil, Gök Tanrı’nın bizzat kendisi olduğunu açıkça ortaya koyan bir dizi belge mevcuttur. Tengri ölümün birinci nedenidir, birinci derecede öldürendir. Bu varlıklar ancak hastalığa veya sapkınlığa sebep olur. Mısırlılara yenilip esir düşen Moğol generali Kiti
Sayfa 172Kitabı okudu
Önde oturan kız şimdi küplere binmiş gibi görünüyordu. '' Siz , Hıristiyanlığın bir tür... yeniden ambalajlanmış güneşe tapınma olduğunu ima ediyorsunuz! '' '' Asla Hıristiyanlık sadece güneşe tapınmadan ödünç almadı. Hıristiyanlık azizler mertebesine yükselme ayini , Manişeizm'im eski ' Tanrı-yapma ' ayininden alınmıştır. ' Tanrı-yeme ' ayini- bu , Kutsal Komünyon törenidir- Azteklerden ödünç alınmıştır. İsa'nın bizim günahlarımız için ölüşü kavramı bile , tam anlamıyla Hıristiyanlığa ait değildir ; genç bir adamın insanlarının günahlarını affettirmek için kendini kurban edişi , çok eski Kukulkan geleneğinde vardır. '' Genç kız ters ters baktı. '' Peki , Hıristiyanlıkta orijinal olan bir şey var mı? '' '' Örgütlenmiş her dinde gerçekten orijinal olan çok az şey vardır. Dinler , sıfırdan doğmazlar. Birbirlerinden beslenirler. Modern din bir kolajdır... insanın Tanrı'yı anlama araştırmasının özümsenmiş bir tarihsel kaydıdır. ''
Güneşe yükselme
Diriliş eri bir alpinisttir.İnkar,red ve kara alışkanlık pürüzlerini kıra kıra bu dik yamaçtan dağın tepesine ,temiz havaya ve GÜNEŞE yükselecektir kişi.Bütün o çekilen sıkıntılar ,korkular ,bu sevinç ve bu güvenlik içindir.
Reklam
Mina Urgan'ın Kaleminden, Thomas More’un Yaşamı
Çağdaşlarının hepsinin bildikleri gibi, More yükselme hırsından tümüyle arınmış bir insandı. Ne var ki, hiç istemediği halde, yükseliyordu durmadan. 1518-1529 yılları arasında, durumu çok parlaktı. 1520’de Fransa Kralı Birinci François ile Sekizinci Henry’nin, Calais dolaylarında, Camp du Drap d’Or denilen yerde, görkemli bir törenle
UTOPİA - Kaynak Yayınları *Mina Urgan’ın incelemesiyleKitabı okudu
"Haleler, Hrıstiyan simgelerinin çoğu gibi, eski Mısır dini olan Güneşe tampadan ödünç alınmıştır. Hıristiyanlık, Güneşe tapma örnekleriyle doludur." Önde oturan kız, "Efendim?" dedi. "Sürekli kilisiye gidiyorum ve pek de Güneşe tapınmaya rastlamıyorum!" "Gerçekten mi? Peki, yirmi beş aralıkta neyi
Sayfa 254