“Olasılık ilkelerini ortaya koyan Blaise Pascal 1623’de doğdu. O zamanlar zengin ailelerin çocukları evde eğitim görürlerdi, bu yüzden Pascal’ı da hem babası, hem de özel öğretmenleri eğitmişti. Ama Blaise’nin babası onu çok çalıştırmak niyetinde değildi, asil oğlunun yorulması işine gelmezdi; bu yüzden de ona dillere odaklanmasını ve matematiği
Güzel, özgürlük ve uzlaşıyı vadeder. Güzelin karşısında arzu ve zorlama kaybolur. Böylece kişinin dünya ve kendisiyle özgür bir ilişki kurmasına imkan verir. Hegel'in estetik teorisi, günümüzün estetik rejimiyle taban tabana zıttır. Neoliberal kalokcuzrasi kısıtlamalar yaratır. Botoks, bulimia (zayıflamak için kusma hastalığı) ve güzellik ameliyatları bu kalokrasinin terörüdür. Güzel, evvela uyarıcı üretmek ve dikkat meydana getirmek zorundadır. Hegel için devredilemez olan sanatın kendisi bile bugün tamamen sermayenin mantığına tabi olmuştur. Sanatın özgürlüğü, sermayenin özgürlüğüne boyun eğmektedir.
Çağdaş modanın bir diğer taşıyıcı kolonu ise giderek daha çok yaygınlaşan plastik cerrahiye başvurmadır. Plastik cerrahinin anlamı konusunda akademik alanda France Borel'in teorisi kabul gördü: Teoriye göre estetik cerrahi, her şeyden önce tekrarlanıyorsa, kendi kendine zarar verme eğiliminin, resmi tıbbın altına gizlenerek, en şiddetli ve kamufle olmuş şeklidir. Birey kendini olduğu gibi kabul etmez ve buna paralel olarak 'kendi kendini yok etme' ihtiyacı için bir çıkış noktası arar. (Freud buna ölüm dürtüsü adını vermiştir.) Resmi tıbbın maskesi' arkasına gizlenerek -aynı tez üzerinde kalacak olursak- kişi bu iki ihtiyacını karşılar ve bir yandan da, en iyi' olarak tanımlanan sabit kurallar üzerine kurulmuş bir güzellik şekli yaratmak isteyen baskın bir kültürün parçası gibi hissetmek ister. Böylece baskın kültür ideal güzellik modelinin basmakalıplığına doğru yönelirken, 'kendini yok etme'nin sinerjisini ve güzelliğin 'insancıllaşması'nı moda aracılığıyla meşru hâle getirir.
"Bazı kişiler aşk, mutluluk ve güzellik gibi kavramların bilim dışı bir kategoriye ait olduğunu ve bilim tabirleri ile izah edilemeyeceğini iddia ediyor, ama bence artık bu kavramlar evrim teorisi ile açıklanabilir."
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Bir şeyler söylemek istiyorum Gözlerinden dudaklarından yana Güzel bir rüya kadar güzelsin İnan bana
Senin de herkes gibi Gözün, kaşın, kirpiğin var Fakat herkesten başka Bir de güzelliğin var
Sen giyersen güzeldir bütün renkler Dalgın yeşil, asi kırmızı, hür beyaz Hatta siyah da giysen güzelsin Güzele ne yakışmaz
Ben şairim sen güzel Neler yazmam senin için, bir düşün Günah bende mi? Konuşman, yürümen güzel Hele gülüşün
Soğuk deme endamını seyrettiğin Aynalarda gel, ısın Çünkü güzel olduğun kadar da Yakıcısın
Güzelliğini sayıp dökmeye Kelimeler kâfi değil, ne dersin Sade güzel olsaydın, neyse Şahesersin
Güzel, özgürlük ve uzlaşıyı vadeder. Güzelin karşısında arzu ve zorlama kaybolur. Böylece kişinin dünya ve kendisiyle özgür bir ilişki kurmasına imkan verir.
Hegel'in estetik teorisi, günümüzün estetik rejimiyle taban tabana zıttır. Neoliberal kalokrasi kısıtlamalar yaratır. Botoks, bulimia (zayıflamak için kusma hastalığı) ve güzellik ameliyatları bu kalokrasinin terörüdür. Güzel, evvela uyarıcı üretmek ve dikkat meydana getirmek zorundadır. Hegel için devredilemez olan sanatın kendisi bile bugün tamamen sermayenin mantığına tabi olmuştur. Sanatın özgürlüğü, sermayenin özgürlüğüne boyun eğmektedir.