Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
— Evet, evet tam tersi olur sanıyordum; bir insan gerçekten âşık olursa, aşkını hepsine dağıtmaktansa, tek birisine yoğunlaştırdığını, bütün öteki kadınların yok olduklarını, değerlerini yitirdiklerini sanırdım... Ama bak, saçlarının siyahlığına inen güneşin şu vuruşuna bak! — Hayır; göreceksin, sana açıklayabilirsem, göreceksin. Kuşkusuz sen ayrımında olmadan ne şuna ne buna, kadına, soyuta âşıktın; Eugenia'yı görünce, bu soyut somutlaştı ve kadın kadınlaştı ve sen ona âşık oldun ve şimdi onu bırakıp gitmeden, onda hemen hemen bütün kadınlara âşık oluyorsun ve karşı cinsin hepsine âşık oluyorsun. Şu halde soyuttan somuta, somuttan karşı cinse, kadından bir kadına ve bir kadından kadınlara geçtin. — İşte bir metafizik! — Metafizik değilse, aşk nedir? — Hadi canım sen de! — Özellikle senin için. Senin bütün aşkın yalnızca beyinsel ya da söyledikleri gibi kafadan. — Sen öyle san... –diye haykırdı Augusto biraz alınmış ve keyifsizce, çünkü aşkının yalnızca kafadan olması, yüreğinin derinliklerini sızlattı. — Beni daha da zorlarsan, senin salt bir düşünce, kurgusal bir birey olduğunu söylerim... — Başka insanlar gibi benim de âşık olabileceğime inanmıyor musun?.. — Gerçekten âşıksın, buna inanıyorum, yalnızca kafadan. Aşık olduğunu sanıyorsun sen... — Bu, âşık olduğunu sanmaktan başka bir şey değilse, âşık olmak nedir ki? — Ah dostum ah! Bu sandığından daha da karışık!.. — Peki söyle bana, bir insanın gerçekten âşık olması, salt âşık olduğunu sanmaması nasıl anlaşılır?
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir anıyı bir şehre bağlayan hat üzerinde Kendine kıvrılmış, kendine kurumuş yapraklar iyileşemez Ömür boş yere çıkılan bir yolculuğu anlatır yanlış bir yere uğramaktır sonbahar hışırdayan rüzgardır yaprak hışırdamaz.
Reklam
Boğuk bir bakışın oluyor senin Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan Durma bana türkü söyle Anadolu olsun Susuz dudak gibi çatlak olsun Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına Çekme ülkemden nar yangını gözlerini Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin Katı bir yalnızlık bu bilmelisin Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin. Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun Birsam yüklü geceleri içimden atamıyorum Niye bunları bir anda unutamıyorum Hadi tut ellerimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
Sayfa 60 - İz Yayıncılık | Yok Gibi Yaşamak *bir mısra değil tümüyle güzelsin..
Merhaba ben acı… İçinize kalbinizden girer, oraya yerleşir, uzun süre sizinle kalırım. Bir tedavim yok. Bir kere beni içiniz aldığınız zaman, beni içinizden çıkarmanız çok zor olacaktır, bilirsiniz. Beni içinize almanız için kalbinizi açmanız yeterli olacaktır. Bir insana, bir duruma, bir yere kabinizi açtığınız an sonunuz kaçınılmazdır. Ben,
Bir gün Celâl Hoca’nın Soğanağa’daki evinde O’nunla sohbetteydim. Şimdi hatırlayamadığım başkaları da vardı. Bulunduğumuz odaya orta yaşlarda, heybetli bir adam girdi. Celâl Hoca, bu yeni geleni: “-Bu benim kayınbiraderim Hafız Cevdet Efendi’dir. Kendisi Şişli Câmii imamıdır. Bak Kadir Bey, bunda senin işine yarayacak mühim bir hâtıra var.”
Sayfa 406 - Sebil YayıneviKitabı okudu
.... ama yine de... son satırda yasada suç olmayan bir biçimde suçluyordu beni. Nasıl? Dedim ya duygusaldı... Kadınca bir şey... Doğrudan bana hitaben, kağıdın altında bir not vardı. Söyle hadi... ne yazmıştı? “Ruhumu öpmeyi unuttun!”... .
344 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.