Auschwitz'de hayatta kalanlardan Charlotte Delbo ikili varoluşunu şöyle anlatıyor: "Benlik", kampta olan kişi ben değildim, burada sizin karşınızda duran kişi değildi. Hayır, bu inanılmaz bir şey. Auschwitz'de diğer "ben"e olan şeyler artık bana dokunmuyor, beni ilgilendirmiyor, ayrı olan belleğin derinlerinde ve olağan bellek... Bu ayrımı yapmasaydım hayatta kalamazdım" 29. Delbo, kelimelerin bile çifte anlamı olduğu yorumunu yapıyor: "Yoksa, kampta haftalarca susuz bırakılarak işkence görmüş bir kişi; "Çok susadım. Hadi bir çay demleyelim." diyemezdi. Susuzluk (savaşın ardından) daha sık kullanılan bir terim haline geldi. Diğer yandan, rüyamda Birkenau'da (Auschiwitz'deki yok etme kampları) olduğu gibi susuz kaldığımı görürsem, ardından kendimi bitkin, bir şeylerden yoksun, sendeler hålde görürüm.**
Langer rahatsız edici bir şekilde şöyle sonlandırıyor "Böyle hasar görmüş mozaik için doğru mezarı kim bulabilir, bu parçalar nerede huzur bulabilir? Hayat devam ediyor, Anda ve iki geçici yönde... Ama gelecek, yasla dolu anıların kontrolünden kaçamaz."