Tıpkı batı toplumlarında olduğu gibi Osmanlı döneminde de kölelik sistemi vardı. Ancak batı toplumlarında toprağa bağlı kölelik sistemi var iken Osmanlı'daki daha çok devlet hizmetlerinde, varlıklı ailelerin köşk ve konaklarında çalıştırılmaya yönelikti. Ta ki 19.yy 'ın ortalarında yasaklanana kadar devam etti esir ve köle ticareti. Esir pazarları kapatıldı ancak el altından Afrika ve Asya'dan yine köle ticareti devam etti. Özellikle küçük yaştaki kızlar İstanbul'da büyük haremlere satılıyordu. Bu vahim tablo maalesef 1908 yılına kadar bu şekilde devam etmiştir. Sergüzeşt romanı da bu çerçevede ele alınmış önemli bir eser.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/serguzest
SergüzeştSamipaşazade Sezai · İş Bankası Kültür Yayınları · 201946bin okunma
Orjinal ismi Le Rouge et le Noir olan bu eseri Türkçe'ye kimi kırmızı ve siyah olarak çevirmiş kimisi kızıl ve kara demiş. Kim ne demişse demiş dünya klasikleri arasında en başlarda yer alan bir şaheser bitirmenin mutluluğu içindeyim. 683 sayfası da dolu dolu geçen, kimi yerde kâh heyecanla sayfaları çevirip kimi yerlerde fransız siyasi döneminin içinde boğulduğum bu eseri okumak için doğru bir zaman seçmekte fayda var.
Doğru zamandan kastım şudur: Öncelikle bu eseri okurken iyi kötü Fransız ihtilâli ve Napolyon dönemleri hakkında biraz fikir sahibi olmakta fayda var. Yoksa o dönemin siyasi olaylarını anlatan bölümlerinde çok sıkılabilirsiniz
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/kizil-...
Kitap 3 bölümden ve her bölümde 5 er adet hikayeden yani toplamda 15 hikayeden oluşuyor. Her öyküde inanılmaz güçlü ve samimi bir duygu var. Öyle süslü püslü anlatımlardan ziyade oldukça sade günlük hayatta konuştuğumuz dilde yazılmış ve o dil o kadar güzel kullanılmış ki bütün öykülerde yan karakter olarak ben de vardım sanki. Zaten kitabı okuduğunuzda hepimizin evinde mahallesinde köyünde çevresinde birebir tanık olduğumuz tüm yaşanmışlıklara her öyküde rastlayabiliyorsunuz.
Devamı: kitapofisihakan.com/edebiyat/oyku/d...
Irvin D. Yalom uzun zamandır tanımak istediğim kalemlerden biriydi. Çoğu paylaşımlarda rastladığım yazarın kitapları ile ilgili incelemeleri titizlikle okudum bugüne kadar. En sonunda artık inceleme değil kitapların kendisini okumakta karar kıldım ve Aşkın Celladı ile başlamak istedim. Neden bu kitapla başladım çünkü çok önceleri Dr. Gary Small & Gigi Vorgan çiftinin Bir Psikiyatristin Gizli Defteri adlı kitabını okumuştum ve inanılmaz bir keyif almıştım o kitaptan. Aynı tarz bir kitap olması nedeniyle Aşkın Celladı kitabından da keyif alacağımı düşündüm. Ne kadar doğru bir tercih yaptığımı kitabın bitiminde anladım.
Devamı : kitapofisihakan.com/arastirma/askin...
Uzun zamandır dikkatimi çeken bir John Fowles kitabıydı ve son toplu kitap siparişimde alıp okumaya karar vermiştim. Çok yerinde bir karar olduğunu okuduktan sonra anladım.
“Koleksiyoncu, bir kelebek koleksiyoncusuyla, aşık olarak kaçırıp bir evin mahzenine kapattığı bir resim öğrencisi arasındaki “mecburi” ilişkinin romanıdır görünürde” der kitabın arka kapağı… Aslında görünür haliyle bile psikolojik gerilim sevenler için çok ideal bir kitap diyebilirim.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/koleks...
“Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam yüreğinde onunla zina etmiş olur”(Matta,5:28.bap)
Kitabımız Matta İncilinde geçen bu ayetle başlar. Tolstoy’u genelde iyi ahlaklı olmak, iyi insan olmak konulu eserleriyle tanıdım. Ancak Tolstoy’un beni oldukça sarsan yönüyle ilk bu kitabı sayesinde tanımış oldum. Tolstoy’un ahlak anlayışı ve ilişkiler konusundaki katı düşüncelerini okurken başlarda herhalde bu sadece bir kurgudur desem de hikayenin bitiminde Tolstoy’un sonsözünü okuyunca şaşkınlığımı gizleyemedim açıkçası.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/kreutz...
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,7bin okunma
Öykü kısacık ancak bu kitabı 10 kişiye okutun okuyan 10 kişinin birbirinden farklı toplamda 10 'dan fazla yorumuna şahit olabilirsiniz bence. Hatta bu kitabı ikinci kez okuyan birinin ilk okuduğunda yapmış olduğu yorumdan daha farklı yorumlar yapabileceği de muhtemeldir. Oysaki hikaye oldukça basit gibi gözüküyor.
Devamı: kitapofisihakan.com/edebiyat/bilinm...
Bugün bitirdiğim Babalar ve Oğullar kitabının ana kahramanı olan Bazarov için tıpkı Raskolnikov da olduğu gibi edebiyat dünyasında farklı etkiler yarattığını söyleyebilirim. O dönemin Rus toplumunda tartışmalı bir karakter olan Bazarov hakkında Dostoyevski uydurma bir karakter demiş. Gerek muhafazakar kesimden gerekse liberal kesimden tepkiler almıştır. Romanın en önemli karakterlerinden olan ve kurgunun içinde çok önemli bir payı olan Bazarov’u nihilist düşüncelerinden ötürü ben de sevmedim.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/babala...
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202144,6bin okunma
Şu ana kadar Nazi toplama kampları ile ilgili epey bir kaynak okudum ki hepsi de gerçek yaşam hikâyeleriydi. Hiç birinde kurgu yoktu. Büyük Yolculuk kitabı da o dönemi 20 li yaşlarında yaşayan yazarın otobiyografik eseridir. Bu kitabın okuduğum diğer kitaplardan ayrılan tarafı; diğer kitaplar genelde kamp günlükleri ağırlıklı idi. Ancak bu kitapta yazar Gestapo tarafından yakalanıp Nazi kamplarına giden o meşhur trene bindirilir. Hikaye trene bindirildiği an başlar.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/buyuk-...
Büyük YolculukJorge Semprun · Can Yayınları · 201888 okunma
Hiçbir zaman bir tv dizisi için kıymetli olan zamanımı harcamamışımdır. 2.5 -3 saat boyunca bütün sezon tv ‘nin karşısında çekirdek çitleyip haftaya nolacak şimdi demek istemedim ki 2011 ‘in şubat ayında TRT ‘de Leyla ile Mecnun dizisiyle tanışana kadar. Demekki ne demişler büyük lokma ye büyük söz söyleme.
Bu dizinin sıkı takipçisi oldum haftaya neler olacak dedim bütün hafta eski bölümlerin komik sahnelerini youtube dan izleyip gülmelere doyamadım. Arkadaş ortamında hep dizi replikleriyle konuşup günlerce güldük, eğlendik. Her yayın günü 1 kilo çekirdek meyve cips eşliğinde saatlerce çakılı kaldım tv ‘nin önünde. Peki neden bir anda böyle bir duruma düştüm sebebini cidden bilmiyorum.
Devamı: kitapofisihakan.com/edebiyat/leyla-...
Leyla ile MecnunBurak Aksak · Küsurat Yayınları · 201815,6bin okunma
Bıyık Söylencesi ve Peygamberin Son Beş günü kitaplarını büyük bir keyifle okuduğum Tahsin Yücel’den yüzde yüz yerli ve milli bir distopya ile karşınızdayım.
2007 yılında Balkan ülkelerinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülünü kazanmış olan Gökdelen, 2073 yılının Türkiye’sini ele almaktadır. Tahsin Yücel kıvrak zekasıyla öyle bir ülke hayal etmiş ki aslında çok da hayal diyemeyiz. Zira gidişat bu yönde diye düşünüyorum. Hayal ettiği ülkede dağ taş deniz hava okullar hastaneler tüm kamusal alanlar hepsi birer birer satılmış yani kibarcası özelleştirilmiş. Hatta şu an İstanbul’da gördüğünüz o tarihi doku bile yok edilmiş. Kala kala ülke yönetimini sağlayan 3 temel unsur kalmış. Yani yasama yürütme ve yargı.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/gokdelen
GökdelenTahsin Yücel · Can Yayınları · 2018987 okunma
Haruki Murakami'nin 1Q84 kitabını okumamın üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen hala tadı damağımda kalmış ve bir gün akşam gökyüzüne baktığımda o iki ayı bir arada görebileceğimi ummuştum hep.Haruki ile tanışma kitabım olan 1Q84 beni bambaşka bir dünya ile tanıştırmış ve o dünya hep olsun istemiştim aslında.
Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında kitabını hiç araştırmadan aldım. Konusunun ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Tıpkı 1Q84 de olduğu gibi aşkın en güçlü tarafını gördüm ancak öyle bilindik ağlamaklı salya sümüklü bir aşk değil. Zaten Harukinin de tarzı olmadığını sanıyorum böyle bir aşkın.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/siniri...
Emekli bir vergi müfettişisiniz ve aylık 2000 euro emekli maaşınız var. İlk evliliginizden sonra ömür boyu ödemeniz gereken 850 euro nafakanız var. İkinci evliliginizde bir şekilde sona ermiş, ikinci eşiniz pılını pırtısını toplayıp evden çıkınca aylık 1400 euro sabit ev giderleri de size kalmış. Yani geliriniz 2000 euro sabit gideriniz 2250 euro. Bu durumda alternatif ev bakıp yine sıkıntılarla dolu bir düzen kurmak yerine evin tüm eşyalarını satıp külüstür arabanızda yaşamaya karar veriyorsunuz.
Devamı: kitapofisihakan.com/edebiyat/evsiz-...
Paris ve Londra'da Beş Parasız kitabından sonra yazdığı Aspidistra aslında genel hatlarıyla birbirine çok yakın kitaplar. Her ikisinde de Orwell'in parasız dönemlerinin etkisini görüyoruz. Kahramanımız Gordon üç beş kuruşa bir sahafta çalışan, yaşam felsefesi olarak paraya ve paranın getirmiş olduğu düzene kapitalist her türlü öğeye karşı çıkan münzevi gibi yaşamaya çalışan birisi. Aynı zamanda bu durum ona hem sefalet hem de ürkütücü bir boşluk duygusu vermiş tuhaf bir adamdır.Teoride bu münzevi hayatı benimse de pratikte her münzevi gibi kasvetli hücresinde gizli gizli insanlar dünyasına dönebilmeyi umduğu anlar olmaktadır. Her ne kadar paraya bu kadar karşı olsa da parasızlığın hayatı için ne kadar zorlukları olduğunu görüyor. Ancak tükürdüğünü yalamak istemediğinden istediği hayatla istemediği hayat arasında sürüklenip duruyor.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/aspidi...
AspidistraGeorge Orwell · Can Yayınları · 20194,285 okunma
Nisan 2019 'da Can Yayınlarından çıkan Sarıyaz ve Kara Yarısı kitaplarını aynı zamanda almama rağmen peşi sıra okuma imkanı bulamamıştım. Kara Yarısı kitabını okuyunca şunu farkettim. Sarıyaz biter bitmez bu kitapla devam etmeliymişim. Çünkü Sarıyaz'ın bende bıraktığı o izleri o duyguları ve tattığım lezzetleri aynen Kara Yarısı'nda da buldum. Bu kitabındaki öyküler kurgudan çok yazarın ya da yazarın çevresinden topladığı yaşanmışlıkların bir araya geldiği öyküler gibi olmuş. Yani toplamda 17 öykü var ama bana sorarsanız hiçbiri kurgu değil. Zaten bende böyle bir izlenim bırakması bile kitabı çok sevmem için iyi bir neden oldu diyebilirim.
Devamı : kitapofisihakan.com/edebiyat/kara-y...
Kara YarısıMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20191,517 okunma