Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Martin Eden
"İşim gücüm yokken... Açlıktan ölürken... Şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden'dim; o zaman neden yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil, herkes için sordum. Görüyorsun değil mi, değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak. Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu. Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarındaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?"
S.457
Âhh, canım Mart. Hayatına, mücadelene, aşkına ortak olmak ne güzeldi. Yukarıdaki alıntı aslında kitabın özeti niteliğinde ama Martin Eden'in dünyasına mutlaka ortak olmalısınız.
️Konusu️
#Sınır
Mavi Kuş ve Kafesinin Hikayesi
"Bu hikayedeki Mavi Kuş benim, sevgilim. Hareket edebiliyorum, ama hiçbir yere gidemiyorum. Sen de benim kafesimsin. Senden kaçarken sana çarpıp yaralanacağım günü bekliyorum. Çünkü biliyorum ki ancak beni yaraladığın gün özgür olacağım. Şimdi beni özgür bırak. İstersen öldür, ama önce özgür bırak..."
Hayatının en güzel yılları bir trafik kazasıyla mahvolan genç bir kızın tüm engelleri, hayatı sınırlardan ibaret olan bir adam tarafından aşılabilir mi? Yürüyemeyen bir genç kız ayağa bile kalkmadan hayallerindeki hayata adım atabilir mi? Bu hikaye, koskoca bir imkânsızlığın hikâyesi... Bora ve Nehir'in tutku dolu aşkına hazır olun!
️Yorumum️
Beyza ablanın kalemiyle ilk kez bu kitapla tanışmıştım. 2018 yılında arkadaşımdan alıp okumuştum ve ilk baskısıydı :') Gerçekten çok güzel bir konusu var ve ben kitaba resmen aşık olmuştum, hala daha öyleyim. Kitabı okurken başta Bora'ya acayip sinir olup, kitabın içine girerek onu boğmak istesemde ilerledikçe buna gerek kalmadığını anladım. Kesinlikle ama kesinlikle yaptığı şeyleri yapması için haklı sebepleri yoktu ama yine de yapmıştı. Gel gelelim sonu benim için mükemmeldi. Herhalde başka bir son olsaydı kabullenemeyebilirdim. Çerezlik bir kitaptı ve başına oturursanız bir günde bitebilecek bir kitap. Şuan da Beyza ablanın sadece 2 kitabını okumadım. Kar Küresi ve Sınırsız. Onları da en yakın zamanda alıp okuyacağım inşallah... Kendinize iyi bakın, sağlıkla ve kitaplarla kalınn. ️
Kitaba puanım 4/5
Ne? Cidden, Ne?!
Bir solukta okudum kitabı ve asla tahmin edemeyeceğim yollarda ilerledi, asla beklemediğim bir şekilde bitti. Taylor Jenkins Reid zaten bayıldığım bir yazardı, karmaşık konuları işleyiş tarzına hayrandım hala da öyleyim. Böyle sarpa sarmış bir ilişki yumağını nasıl oldu da çok güzel bağladı anlayamadım. Sonu beni o kadar, o kadar
Gece Yarısı Kütüphanesi... Adından etkilenerek okumaya karar verdiğim, bana hayatı bir nebze olsun sevdiren muhteşem bir kitap..
Kitabı okumaya başladığımda kendimi Nora'ya çok yakın hissettim. Onun depresif, hayattan bıkmış halleri beni kitaba bağladı. Kitabı hem bir an önce bitirmek hem de sonsuza dek okuyabilmek istedim.
Bu kitabın benim
238 syf.
·
Puan vermedi
önce beni bu kitabı okumaya iten şeylerden bahsetmek istiyorum. çünkü çok uzun bi süre görmezden geldim kitabı, ilgimi çekmedi, kendimden hiçbir şey bulamayacağımı ve bana bir şey hissettirmeyeceğini düşünüyordum, algılarımın dışında kalmıştı bir nevi. sonra bir gün arkadaşımla aldatmak üzerine konuşuyorduk, ben hâlâ aldatmanın nerede başladığı
ZOYAYI ÖVMEK VE BİRDE HARİKA KİTAP İŞTE
SANKTA ZOYA !!!!
Gölge ve Kemik serisinin son kitabı ile karşı karşıyayız ( bence bu bir son değil ) Yara İzi Kralından sonra devamı olan bu kitap Zoya , Nikolai ve Nina başta olmak üzere diğer karakterleri de içeriyor. Bazen insanlar anlatamayacak kadar çok fazla duygu hissederler ve ben şu an öyleyim. Neredeyse bir ay önce okuyup bitirdim ancak beni hala etkiliyor. Özellikle Zoya... Ama illa da derseniz ne anlatıyor diye Ravka ile Fjerdalılar ( yanlış yazmış olabilirim ) çatışması var . Bir yanda Grishalarımız ve toprakları için Kral Nikolai savaşırken diğer yanda zalimler cadı avcıları anlamak istemedikleri ya da anlayıp ''Neden bizde yok ?'' diye kıskandığı Fjerdalılar. Kitapta en çok sevdiğim şey '' Eee bu karaktere ne oldu ?'' dedirtmedi. Harikaydı. Zoya'mın önünde saygı ile eğilip onu övme kısmına geçiyorum .
!!!!!! ZOYA ÖVME KISMI SPOILER İÇERİR !!!!!!!!!
Ah illah kadın o kadar harika ki bana çok ilham oluyor . Kendine güveni her zaman ne yapacağını bilmesi . O İNANILMAZ . LEIGH BENİM İÇİN ONDAN DAHA İYİSİNİ YAZAMAZ. Keşke Nina'nın yerinde olsaydım diye düşündüm. O zaman Zoya'yı tanırdım ve beni o eğitirdi ki bu sayede dibinden ayrılmazdım. Hele ki Ejderha hali ... Juris sana bayılıyorum harika bir öğrenci seçtin. Ondan daha iyisi olamaz. Vee NIKOLAI !!! ZOYADAN SONRA İKİNCİ YARGI DAĞITAN . ZOYAYA KRALLIĞI DEVRETMEK...(Gerçi hoş yine kral olacak uhgegjhuıhhab) HERKES KRALİÇE ZOYA'NIN VE KRAL NIKOLAI'NIN KARŞISINDA EĞİLSİN ! TAHTIN GERÇEK SAHİPLERİ GELİYOR!
Tarihin arka odasında bir ömür!
Orta Doğu, insanlık tarihi boyunca dil, din, kültür ve medeniyetlerin beşiği oldu. Büyük medeniyetlerin ve dinlerin doğup gelişmesi ve dünyaya yayılması bu bölgeden gerçekleşti. Dünyadaki ekonomik, askeri ve siyasi güç dengelerinin bazen buluştuğu, bazen kaynaştığı, bazen de çatıştığı en önemli kavşak noktalarının başında geldi. Özellikle 18.
Hayatın Gerçeği
Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masallarını kim bilmez ki.
Seyyah, yırtıcı bir hayvandan kurtulmak için, susuz bir kuyuya atar kendini. orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür, onu yutmak için ağzını açmıştır. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarı çıkmaya cesaret edemeyen, ama ejderha
Kim kimin karısı, kim kimin öz çocuğu, kim kimden dünyaya gelmiş ve kim kimin akrabası biraz anlamak güç olsa da mitoloji kitabını sonunda bitirmiş bulunmaktayım. :)))) Bu seride en fazla zorlandığım kitap, serinin bu kitabı oldu.
Mitoloji hakkında sağdan soldan duyduğum bilgiler dışında herkes kadar bilgiye sahiptim (hala öyleyim aslında :D ahahahha ) şaka bir yana hala çok hakim olduğumu söyleyemesem de şu an en azından birkaç adım ileri gidebildim.
Mitoloji bir hayli uzun bir geçmişe dayandığı için öyle birkaç kitap okumak ya da birkaç film seyretmekle anlaşılmıyor. Her kıtanın hatta her ülkenin hatta ve hatta her yerleşkenin bir mitoloji geçmişi var.
Mitlerin daha anlaşılır kılınması için kitabı hazırlayanlar tarafından kitap; Antik Yunan, Antik Roma, Kuzey Avrupa, Asya, Amerika Kıtaları, Okyanusya, Antik Mısır ve Afrika olarak konulara ayırılıp ele alınmış.
İnanışlar, birbirini tekrar eden ve örnekleyen imanları bolca görüyoruz. Her mitolojide birbirine çok yakın başlangıç ve bitişler mevcut. Destanların, hikayelerin nasıl da inanış haline geldiği ve zamanla ya kaybolduğu ya da küçük bir grup tarafından hala sürdürülmeye çalışıldığı gibi bilgiler de mevcut.
Şu anda okuduğumuz mitoloji zamanında toplumların dinleriydi. Ve bundan birkaç yüzyıl sonra şimdi inanılan dinleri mitoloji adı altında anlatıp, okuyacaklar. Şimdi mitoloji okurken nasıl tepki veriyorsanız kendi inandığınız dinlere de bir bakıp eleştiri yapmanızı tavsiye ederim.
Dünden Bugüne Kalanların Türküsü...
Hani bazı kitaplar vardır okuduğunuz zaman suratınıza tokat yemiş gibi hissedersiniz. İşte ben şu an öyleyim. Kaç gündür suratıma tokat yemiş gibi dolaşıyorum. Yediğim lokmalar boğazıma düğümleniyor. Hüseyin'in, Fatma'nın, Sefer'in yokluktan yiyemediği için, bu dünyadan göçüp gittiği, o lokmalar boğazımdan bir türlü geçmiyor.
Kitap bitene kadar
