Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Daha siz okul denen binaya girmeden, anne ve babanız mesleğiniz ile ilgili kararı vermiştir çoktan, "Bizim kız doktor olacak" Oysa sizin en büyük tutkunuz keman çalmaktır. Ama yok. "Boş zamanlarında yine keman çalsın ama bizim kız doktor olacak." Kaçar yanınız yoktur. Önünüze hayatınızın geri kalanında yiyeceğiniz yemek konmuştur ve siz o bezelyeyi yemeye başlarsınız. Hatta bazılarınız zamanla bezelyenin tadının hiç de fena olmadığını bile düşünecektir. Özetlersek, tüm hayatımız başkalarının önümüze koyduğu hedefler doğrultusunda, yılmadan mücadele etmekle geçiyor. Bu, o kadar yorucu bir hal alır ki artık, bizzat kendimizin koyduğu küçücük hedeflere bile ayıracak zamanımız kalmaz. En nihayetinde olur da başarırsak, başardığımız şey başkalarının isteği olur sadece, başka bir şey değil. O nedenle başarıya ulaşanların çok iyi bildiği bir gerçeği paylaşalım sizinle. Başarının anahtarını elde ettiğiniz gün görürsünüz ki aslında ortada bir kilit yoktur. Çünkü o kapı, sizin kapınız değildir. Elimizde kazanmak için delicesine yırtındığımız anahtar ile başarılı ama mutsuz bir şekilde kalırız. Belki de etrafımızın, başarılı olmasına rağmen, bir o kadar mutsuz olan insanlarla dolu olmasının sebebi budur. Oysa mutlu olmak gerçekten de bu kadar zor mudur? Etrafımızda bu kadar mutsuz insan olduğunu görünce insanın aklına bir tek bu ihtimal geliyor. Peki, neden bu kadar mutsuzuz? Özellikle son yıllarda mutsuz ve depresif halimiz giderek arttı. Aslında bu meseleyi ele alabilmek için öncelikle mutluluğu tanımlamak gerekir. O zaman soralım; nedir bu mutluluk denen şey?
Ah bu yıkıcı kelimeler ah, ahh...İnsanları başka şekilde gösteriyorlar artık. Karşısındaki de insanları kelimelerin vasıtasıyla tanır. Halimiz hal değil!
Sayfa 36 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dua
İmam-ı Şazeli Hizbü'ş-Şekva Duası Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla Allahım! Yakarışımızın başında, sevip hoşnut olacağın şekilde Sana, en bereketli, en mübarek, en kutlu, en çok hamd ü senalarla hamd ediyor, Seyyidü'l-âlemîn ve Fahru'l-müslimîn Efendimiz Haz-reti Muhammed Mustafa'yı Senin rahmet, bereket ve selâmınla bir kere
Biz daha basit bir içecekten vazgeçiremiyoruz insanları. En yakınlarımıza dahi ulaşamıyoruz. Sanki ütopik birşey söyliyormuşuz gibi davranıyorlar. Maalesef Müslüman ama mümin olamayışımızın acısını çekiyoruz. Allah bize merhamet etsin. Uyandırsın. Yoksa halimiz hal değil.
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -1-
Muhammed Konyevî Kuddise Sirrûh’tan Hikmetli Sözler -1- 01- "Ben dünyada yaşadığım sürece, daima Allah-u Zülcelâl’in rahmetinden bahsedeceğim. Ümit ediyorum ki, Allah-u Zülcelâl mahşer gününde bizlere, İnşallah-u Teâlâ rahmeti ile muamele edecektir." 02- "Allah-u Zülcelâl, nefsin istek ve arzularını yaratmış bir tarafa koymuştur.
Reklam
Ata Binmezsek Kimse Bizi Kurtarmayacak
... tüm Müslümanlar attan ineli beri, merhameti de, vicdanı da, adaleti de başkalarından arar hale geldik. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin, Cenevre Sözleşmesi’nin, Birleşmiş Milletlerin, Lahey’in, Brüksel’in merhametine kaldık geldiğimiz nokta itibarıyla. Mesele sadece bununla kalsa “neyse” deyip geçeriz belki de ama mesele sadece bununla
Halimiz hal değil Andres
Andres sokağa attı kendini. - Ne yapsam? Yaşamıma nasıl bir yön versem diye soruyordu kendi kendine, kaygı içinde. Ve kafasına takılıp kalan soru karşısında insanlar, nesneler, güneş gerçekdışı görünüyordu ona.
Kendimden kendime
👥Kendini tanımak,bilinmeyenler arasında en bilineni aslında. 👥Kendimizi bilmenin sırrına erdiğimizde , kendimiz hakkında başkalarından duyduğumuz bize ait olmayan benliklerlerden sıyrılmayı seçiyoruz. 👥Tabi bu seçimin yorucu yanı oluyor fakat sonucunda kendinize ait tüm parçaları buluyorsunuz. 👥Kendinizi size tanıtan hayatınızdaki tüm insanlar
Namazda zammı sure
Fatiha'dan sonra bir zammı sure okuyoruz. Biz okurken sol tarafımızdaki melek açmış amel defterlerimizi, başlıyor küçük günahlarımızı saymaya. Mevla'nın huzurundayız ve günahlarımız bir bir sıralanıyor. Düşünün, arkadaşınız hocanıza sizi şikâyet ediyor! Bir de bu Mevla olursa ne olur? Hal ve takat kalmaz, değil mi? Evet, kalmadı da zaten. Bu şikâyetler, tıpkı yokuş çıkan bir kimsenin yorulması gibi bizi yordu ve yaşlandırdı, belimizi büktü. Ve hemen elimizi dizimize koyduk. Çünkü halimiz kalmadı. Rabbimize yalvarmaya başladık:
Reklam
Biz neyi bekliyoruz!!!
Kardeşlerimiz orda can verirken biz burada gördüğümüz her fotoğrafla izlediğimiz her video ile bir şeyler yapamamanın acizliği ile biraz daha eziliyoruz. İzledikçe kendimizden utanıyoruz. Onurumuz kırılıyor. Allah aşkına biz artık dişe dokunur bir şeyler yapmak için daha neyi bekliyoruz. Bu sefil duruma alışmak istemiyoruz. Bu sefil halimizi kanıksamak istemiyoruz. İlerde evlatlarımız karşımıza dikilip yüzümüze tükürsünler istemiyoruz. Fotoğraflarda gördüğümüz yüzü kanlı şehit bebelerle mahşerde utanç içinde karşılaşmak istemiyoruz. Kola içmemekten,deterjan boykot etmekten başka yapacak bir şeyler olmalı. Vurmayacaksan yumruk neden var? Yürümeyeceksek bacak neden verildi? Allah için ölmeyeceksek ne işe yarar bu atıp duran kalplerimiz? Allah rızası için oturup düşünelim,kafa patlatalım,istişareler edelim. Yapacak mutlaka bir şeyler olmalı. Bu halimiz vallahi hal değil. Vallahi sorarlar bize. Son bebek de katledilene kadar böyle bekleyecek miyiz Allah aşkına?
Bekir Develi
Bekir Develi
"Bilginlerimiz dünyayı pahalı oyuncaklarla dolduruyorlar, onlar, doğayı bozarak, ona tecavüz ederek oyunmoynayan koca oğlanlardır ve kimi zaman onlara hak etmedikleri halde hayran oluyoruz, çünkü onların bize verdiği hizmetler giderek daha sorunlu bir hal alıyor. Herhangi bir keşfin bizi nereye götüreceğini kimse öngöremez, bu keşifler insan soyunun değil Kaderin ilerlediği yollardır, kaynak ellerimizin arasından çıkıyor olsa da nehrin akışına hâkim değiliz, dünya yeniden bilinemez oluyor ve bizler, felaket değil mucize bekleyen sıradan insanların umudunu kırma pahasına da olsa bunu kabul edemiyoruz. Dünyayı yeniden düzene koymak artık imkânsız, dünya paramparça, daimi bir değişim bunca civcivliyken sentezi hayal edecek halimiz yok, yalnızca yöntemli bir geri çekilme amacıyla hareketi durdurmak gerekiyor: Oysa bizi sürükleyen akıntıyı durdurabilecek kadar hâkim değiliz, en bilgili insanlar artık çok geç olduğunun yıllardır farkındalar, biz kaosa gidiyoruz, ölüme gidiyoruz, tüm Tarihin en büyük felaketini hazırlıyoruz, bu Tarihi sonlandıracak olan felakettir; hayatta kalanlar yüzyıllar boyunca damgasını taşıyacaklar."
Sayfa 44 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
173 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.