İyiliği, yapan değil, iyilik yapılan ve iyiliğe şahit olanlar anlatmalı. Çünkü iyilik, kalpteki sevgiyi ve merhameti arttırır; şevk verir, başkalarını da iyiliğe teşvik eder.
Birini ziyarete gittiğinde, kapıyı açan kişi "uyuyor" diyorsa, içeri de davet etmiyorsa, geri dönersin. Kapıyı açan kişi, ziyaret edilecek kişiye "falanca
ŞOK TERAPİSİ
Kusursuz insanlar dünyasında senin yerin yoktur. O kusursuzdur, çünkü o seni tanımıyor, üçüncü kişi (üçüncü şahıs değil) de kusursuzdur ama sen kusurlusundur. Ve bu kusursuzluk yarışı bu şekilde devam edegider.
İnsanların anlamadığı konuysa herkesin kocaman kusurları büyük/küçük binlerce günahı varken kendisini iki paragraf veya 2 SAYFA yazıyla aklayarak temize cekmesidir benim canımı sıkan
Mesela ben sizler gibi tuvalete gitmek zorundayım, ya da yaşamımı devam ettirmek adına yemek-yemek su ihtiyacımı gidermek, vitamin-protein ihtiyaçlarımı karşılamak; hasta olduğumda gerekli yere, uykum geldiğimde de yatıp uyumak gibi temel ihtiyaçlarım var. İnsan olarak yukarıda belirttiğim gibi kusur ve gunahlarım da mevcut
Peki temel ihtiyaçları kusurları hataları cinsel gereksinimleri günahları sevapları olmayan insan var mı aranızda?
Eee.. o zaman nedir burnunuzun kalkıklığı❓
Nedir bu dünyayı ben yarattım tanrıcılık oyunlarınız❓
Düne kadar altınızı ananız temizliyordu yavrum havaniz kime/neye❗
😘
Vesselam 😉
ben başladım..
Hep erkeklere ya da topluma kızıyoruz ama biz kadınlarda da hata var aslında. Regl olduğumuzda, denize girileceği zaman "benim canım istemiyor", ya da "rahatsızım biraz" diyoruz. Kendi aramızda konuşurken, gizli gizli "hasta oldum" diyoruz. Halbuki bu hastalık değil, doğal bir döngü. Ben artık regl olduğumda açık açık diyorum bunu. Regl oldum karnım ağrıyor. Ayıp bir şey olmadığını, önce kendi içimizde halletmemiz gerekiyor hemcinslerim. Bunu başaralım, bu algıyı yıkalım artık.
Sizin yüzünüzden, hep yanlış seçimler yaptım. Yanlış arkadaşlar, yanlış insanlar aldım hayatıma. Sizden kaçmak istedikçe yanlış yollara sürüklendim. Çünkü hiçbir şey anlatamadım ben size. Anne-kız olupta oturup konuşamadım. Derdim olsa kendime anlattım, mutlu olsam kendime, üzgün olsam kendime, ağlasam kendime.. Hep her duyguyu kendime anlattım.
Hasta olduğumda annem telaşla nane limon yapıp, onu zorla içirip, alnımdan öpmeyecekse ateşimi yoklamak için ne anladım ben bu işten?!
Sizler, hasta olduğumda bile kendimi iyi hissetmemi sağlıyorsunuz. Bugün kendimi gerçekten iyi hissediyorum. Öyle sanıyorum ki, bu buluşmadan sonra çok daha iyi hissedeceğim. ''Başkan hasta olmamalı.'' imiş. Bu çok anlamsız. Sıradan bir başkanım ben; sadece, sıradan bir insan. Ben bir ''lider'' değilim. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Onlar hasta olamazlar, onlara izin verilmez. Hepiniz gibi ben de hasta olabilirim. Bizler sıradan insanlarız.
Klasik - 16. Baskı
nefes
Sigaranın son içimlerini hiç sevmezdim.
Acı bir tat olurdu, oysa o başlıca sigaranın kendisini hiç sevmezdi. Koku hassasiyetim var der geçerdi hep, sigara sevilmez mi derdim, en büyük acıların devası, kurutulmuş bir hayatın nefesidir sigara, ama geç de olsa anlamını yitirdi sigara. hayatıma senin gibi bir ilaç verilince, bütün acılarımın soluğu kesildi, şeytan bir anda üstümdeki neferlerini aldı, ben ruhumu tanımaya başladım..
Sen Sigarayı koku hassasiyetinden dolayı sevmiyormuşsun başka bir nedenden dolayı nefret ediyormuşsun bunu o gün anladım. Hasta olduğumda...
Sigarayı kıskanıyormuşsun, birgün beni senden alacak diye korkudan ödün koptuğu için içmememi istiyormuşsun, sigara beni senden daha çok seviyormuş çünkü beni senden aldı, seni bu lanetli dünyada bıraktı. Beni de büyük heveslerimin cezasını çekmeye götürdü. Umarım beni affedersin, ben sadece bir nefes arıyordum. Beni hayatta tutacak bir nefes..
4.48 Psikoz Tam metin
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Düşünüyorum da
Eskiden birileri bana onlara kötü davranan insanları anlattığında hep garipserdim. Mesela bir keresinde birisi " Hasta olduğumda nasıl olduğumu merak bile etmedi"demişti anında yüzümü buruşturmuştum çünkü ben kesin bi daha konuşmazdım. Konuştum. Birisi " Onu ağlayarak aradığımda umrunda bile olmadı dediğinde göz devirdim çünkü ben asla yanında durmaya devam etmezdim. Durdum. En zor günümde yanımda olmadı dendi iç çektim çünkü ben asla yanımda ona tekrar yer ayırmazdım. Ayırdım. "Bana herkese davrandığı gibi davranıyor" denildi güldüm o zaman hayatında ne işi var dedim. Hayatımın en büyük boşluğuna onu koydum. Çok büyük konuştum her defasında. Her defasında tükürdügümü yaladım.
Senin suçun yok..
Ben sana haddinden fazla güvendim..
Ben fazlasıyla değer verdim..
Saçma sapan bir hâyâle kapılıp, asla sonu olmayan bir yola girdim..
Ve asla gelmeyeceğin bir yolu bekledim..
Senin suçun yok..!
Yıkıldıkça sana koşan bendim..
Ağladıkça sana sarılan bendim..
Yalnız kaldıkça deli gibi seni arayan bendim..
Ne tuhaf değil mi..?
Mutlu
herkes halinden memnun, biz en iyisi susalım
Hasta olduğumda, çoğu zaman rapor bile almıyorum. Siz yırtık ayakkabılarla dolaşmayasınız diye, ben tabanı pençeli ayakkabılarla idare ediyorum. Siz daha iyi beslenesiniz diye, ben yakası yıpranan gömleklerimin yakasını ters çevirtip giyiyorum. Şunu unutmayın, hiç kimse alın teriyle, namusuyla çalışarak öyle pahalı arabalara, lüks konutlara sahip olamaz. İnsanların çok büyük sandıkları, önlerinde ceket ilikledikleri adamların çoğu hırsız, vurguncu… Aynı şiddetteki bir deprem Japonya’da hiçbir binaya zarar vermezken, neden bizim ülkemizde pek çok binayı yıkıyor, binlerce can alıyor? Hiç düşündünüz mü?
