Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
432 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bu seneki okumalarımın çoğunluğunu polisiye kategorisi oluşturmakta bundan da çok memnunum bu kitap kitaplığımda durmaktaydı ve en sonunda okudum hikayemiz günlükler aracılığı geri dönüşler yaparak bize geçmişi de anlatıyor konumuz hasta zihinler üzerine... şahsen ben kitaptaki sonda olan gelişime(spoiler vermemek adi a acmiyorum)inanmıyorum ama genelde sevdim ters köşe sevenlere oldukça hitap ediyor.
Piyonun Son Hamlesi
Piyonun Son HamlesiLisa Unger · Martı Yayınları · 2014889 okunma
Pencerelerini sımsıkı kapatıp evine gün ışığının girmesine engel olarak aslında pek çok başka şeyin de o eve girmesine ENGEL olmuştu; inzivaya çekilerek yaşamın ona sunabileceği binlerce doğal ve şifalı nimetten MAHRUM bırakmıştı kendini; o kederli yalnızlığında bir başına arpacı kumrusu gibi düşüne düşüne en sonunda zihnini HASTA etmişti, zira şunu da gayet iyi biliyordum ki Yaradan'ın buyurduğu düzeni tersyüz etmeye kalkan tüm zihinler eninde sonunda hastalanır, hastalanacaktır, hastalanmaya mahkûmdur
Reklam
Zaman zaman, DEB'li yetişkinler zayıf birinin incindiğini veya aşağılandığını görmekten ne kadar midelerinin bulandığını -ne kadar hasta olduklarını ve müdahale etme konusunda ne kadar çaresiz hissettiklerini-anlatırlar. Mide bulanması ifadesini gerçek anlamıyla kullanıyorum: mide çukurunda çalkantılı, bulantılı bir his ve baş dönmesi.
“Toplumumuzda normal görülen pek çok şeyin ne sağlıklı ne de doğal olduğunu ve modern toplumun normallik kriterlerini karşılamanın, birçok yönden, doğanın belirlediği ihtiyaçlarımız açısından son derece anormal olan gerekliliklere uyum sağlamak oluğunu iddia edeceğim – yani fizyolojik, zihinsel ve hatta ruhsal seviyelerde sağlıksız ve zararlı olduklarını. Pek çok hastalığı kaderin acımasız bir cilvesi ya da menfur bir gizem olarak değil beklenen ve bu nedenle de anormal, gayri tabii koşulların normal sonucu olarak görmeye başlayabilirsek, sağlıkla ilgili her şeye yaklaşımımızda devrimci sonuçlar elde ederiz. O zaman aramızdaki hasta bedenler ve zihinler artık bireysel patolojinin ifadeleri olarak değil; dikkatimizi toplumumuzun nereye gittiğine ve sağlık konusundaki kesin yargılarımız ve varsayımlarımızın -aslında kurgudan ibrettirler- olduğu yere çeken canlı alarmlar olarak görülür.”
364 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Spoiler ola bilirr!!
Hastalıklı zihinler, hastalıklı karakterler, hastalık bir aşk, hastalıklı olaylar kısacası hastalıklı bir kitapdı. Kitap insanı çok etkiliyor ve yani ben çok etkilenen biri değilim çok ağır olmadığı sürece bu seride çok ağır olmasa da yine de psikolojisi hassas olan insanların okumasını tavsiye etmem ve kitabın okuyucu yaşının +18 olması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi dediğim gibi kitap nasıl desem çok fazla depresif ve karamsar bir kitap bu bakımdan Büşra çok iyi yazmış ama bu kadar dram bir yerden sonra bana fazla boğucu ve sıkıcı gelmeye başladı yani nasıl desem sırf yazılmak için yazılan ya da Yosunun en ufak bir şeye üzülmesi, ağlaması her iki kitapda da sürekli ölüm, intihar kelimesini bu kadar fazla görmek benim açımdan rahatsız edici. Özgür ve Yosunun arasındaki ilişkiyi normal bulanlar ya da direk Özgürü çok sevenleri onun gibi bir erkek arkadaş hayal edenleri anlamıyorum ben. İlişkileri çok toxic bir aşk ve bunun farkında olarak okumak çok önemli bence çünkü okuduğumuz, izlediğimiz tüm kitaplar bilinç altımıza işliyor o yüzden ilişkilerimizi de direk olarak etkiliyor. Kitapda tek normal bir karakter olmaz mı ya. Ben Bay K. dan ümitliydim bir az Yosuna iyi gelecek onu iyileştirecek diye adamın kendisi en büyük hasta çıktı iyi mi. Zaten ikisinin arasındaki ilişkiyi tüm kitap boyunca çözmeye çalıştım çözebilen biri de varsa söylesin lütfen nasıl desem arkadaş değiller, sevgili değiller ama çok yakınlar Yosun her şeyde ona koşuyor ondan yardım istiyor Bay K. da anlayamadım Yosunu seviyor mu, yoksa hislerini geri kazanmak için kullanıyor mu diye.
Kibrit Çöpü Mezarlığı
Kibrit Çöpü MezarlığıBüşra Yılmaz · Epsilon Yayınevi · 20195,2bin okunma
Herhangi bir psikolojik savunmayı, soğuk kuzey ikliminde bir insanın donmamak için giydiği ağır bir kürk paltoyla karşılaştırabiliriz. Kürk palto giymek hayatını kurtarıyor. Aniden Ekvator'a taşındığını ve paltonun hala üzerinde olduğu düşünelim. Yakında kuzeyde hayatta kalmasına yardımcı olan kıyafetlerin onu yeni koşullarında en rahatsız ve hatta hasta eden unsurlar olduğunu görecektir. Tabii ki, yolcumuz paltosunu çıkarmakta özgürdür. Bilinçsiz psikolojik savunmanın sorunu, istendiği zaman üzerimizden atılamamalarıdır. İlk etapta bilinçli irademiz olmadan, gerçekten de hiç irademiz olmadan harekete geçerler.
Reklam
Fiziksel acı ya da rahatsızlık hisseden bazı hipersensitif çocuklar, başkalarına aşırı ve abartılmış sıkıntı gibi gelecek tepkiler verebilir. Bu çocuklar hasta gibi davranmak, numara yapmak ya da dikkat çekmeye çalışmakla suçlanır. Aslında bu çocukların acı ve rahatsızlık içindeki davranışlarında hiçbir şekilde iki yüzlülük yoktur, sadece Friedrich Nietzsche'nin dediği gibi, "acıya karşı rafine bir hassasiyet" söz konusudur. Hassasiyet duygu durumlarından etkilenir. İnsanlar kaygılı olduklarında ya da canları sıkkın olduğunda acı eşikleri düşer, bunun nedeni kısmen vücudun doğuştan gelen ağrıkesicileri olan stres hormonu ve endorfın seviyelerindeki değişimdir.
Hastaneye yatmayı gerektirecek derecede ağır depresyon ya da diğer karmaşık ruhsal bozukluklar dışında, hastalarımı psikiyatra yönlendirmek konusunda isteksizimdir. Söz konu￾su bireysel psikiyatrların yetenekleri veya niyetleri değil, psiki￾yatrinin geldiği noktanın durumu ve psikiyatrik ihtisasın gele￾cekteki uygulayıcılara sağladığı eğitim
Gerçekliğin tamamı gösteri olduğunda, gösteriyi reddetmek gerçekliğin dışında olmak demektir. Mal kanununu reddeden herkes delidir. Mal tanrısının önünde eğilmeyi reddetmek insanın akıl hastanesine yatırılması ile sonuçlanacaktır. Orada tedavi radikal olacaktır. Artık engizisyon tarzı işkence ya da duvarlara sıçrayan kanlar olmayacaktır; bu tür şeyler kamuoyunu altüst eder. Kendini üstün görenlerin müdahale etmesine, gerekçelere ve telafilere sebep olur, ve gösterinin ahengini bozar. Hasta zihinler için tek radikal tedavi olarak görülen, kişiliğin tamamen yok edilmesi, kimseyi altüst etmez. Sokaktaki adam kapitalist gösterinin ağırbaşlı atmosferi ile sarıldığını hissettiği sürece, üzerine kapanacak tımarhane kapılarına karşı güvende hisseder. Ona delilik dünyası başka bir yerdeymiş gibi gelir, hem de her fabrikanın yanında, her okulun karşısında, her arazi parçasının arkasında, her sitenin ortasında birer tımarhane bulunduğu halde.
Etkisiz öfke veya utanç verici sessizlik eşliğinde, adaletsizliğe dair acı verici bir hiperbilinç. Zaman zaman, DEB’li yetişkinler zayıf birinin incindiğini veya aşağılandığını görmekten ne kadar midelerinin bulandığını —ne kadar hasta olduklarını ve müdahale etme konusunda ne kadar çaresiz hissettiklerini— anlatırlar. Mide bulanması ifadesini gerçek anlamıyla kullanıyorum (…)
Sayfa 253Kitabı okudu
Reklam
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
DEHB ile Yaşamak
Ben yetişkinlik döneminde DEHB tanısı almış biriyim. (Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu). İsminde bozukluk gibi kötü bir ifade geçse de bu bir hastalıktan öte yapısal bir durum. Yıllarca başka psikolojik sorunlarla karıştırılıp kişilerin yanlış tedaviler alması ya da hiç tedavi almayıp birçok zorlukla yaşamını sürdürmesine sebep olan bir durum. Bu kitabın yazarı da bizzat bu durumu yaşayan ve çocuklarında da teşhis edilmiş olan bir uzman doktor. Gabor Mate’nin her zaman şefkatli bir dili var, üstten bakışla ve doktor diliyle yazmıyor, kitaplarını okumak öğretici olmaktan öte rahatlatıcı, başka okumalara ve derin düşüncelere kapı açıcı.  DEHB tanısı almışsanız ya da böyle bir yakınınız varsa muhakkak okuyun; almamışsanız ve şüphelendiğiniz bir durumsa (bu inceleme bile acaba dedirtiyorsa) yine okuyun. Bilmek özgürleştirici. Hasta değiliz farklıyız. Not: Normalde özel mesajlara ve sohbete kapalıyım, sadece bu konuyla ilgili sorusu olan bana yazabilir. (merak eden araştırsın lütfen, merak ettim gibi bir soru yazmayın.)
Dağınık Zihinler
Dağınık ZihinlerGabor Mate · Hep Kitap · 2022287 okunma
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Bonsoir :)
§ "Hasta zihinler, saf insanların beynini yıkamak konusunda oldukça aceleci davranırlar; bu nedenle ikinci bir fırsat için her zaman açık bir kapı bırakın." § İyi akşamlar 💙🤍
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.