Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hay sen çok yaşa, e mi Kevok!" diyor Renas; "Başardık, geldik... Aç gözlerini... ağlama..." O anda Kevok ağladığını fark ediyor. Hemen ağlamayı kesiyor. Odun ateşi kokusu geliyor burnuna.
GÖRÜCÜ İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum. --Anne! Ben geldim! Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu. --Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben. Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
Reklam
İyi bir filozof olabilmek için gereken tek şeyin hayret etme yeteneği olduğunu söylemiştim değil mi? Daha önce söylemediysem işte şimdi söylüyorum: iYİ BİR FİLOZOF OLABİLMEK İÇİN GEREKEN TEK ŞEY HAYRET ETME YETENEĞİDİR. Küçük çocukların hepsinde bu yetenek vardir. Yok bir de olmasaydı! Çünkü çocuklar doğduktan birkaç ay sonra yegyen bir gerçeklikle karşı karşıya geliverirler. Büyüdükçe hayret etme yetenekleri kaybolur gibi olur. Neden böyle olur acaba? Sofi Amundsen biliyor mu bu sorunun cevabını? Yani, küçük bir bebek konuşabilseydi, bize, ne ilginç bir dünyaya gelmiş olduğunu anlatırdı. Çünkü görürüz ki bebekler konusamasalar da, parmaklarıyla etrafındaki şeyleri gösterir, odadaki nesneleri merakla tutmaya çalışırlar. Birkaç kelime konuşabilecek yaşa geldiğinde, çocuk bir köpek görüşünde durup, "hav hav der. Bebek arabasında bebek köpek gördüğünde ellerini ayaklarını oynatıp yerinde zip zip zıplayarak nasıl "Hay hav! Hav hav!" dediğini gördüğümüzde, sırtinda yaşanmış epeyce yıl taşıyan bizier, bebeğin bu coşkusunu biraz abartılı buluruz. "Tabi, tabii" deriz çok alışkın bir tavırla, "hav hav" işte Ama sen şimdi güzel otur arabanda bakayım. Biz bebek gibi heyecanlanmayız, çünkü çok köpek görmüşüzdür o güne dek. Bebek, köpek gördüğünde aklı başından gitmeyecek bir hale gelene kadar, belki yüz kez daha tekrarlar bu çılginlik gösterisini Ya da bir fiil, veya bir su aygırı.Ancak çocuk konuşmayı ve de felsefî düşünceyi bile daha tam öğrenmemişken dünya bir alışkanlık haline gelir.
Bütün Alıntılar
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları, aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman- ları farklı olsa dahi... 7 Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk- mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir. 15 "Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... " Ludwig
sevim taşan benim!
Karanlıkta radyo spikerinin sesi duyulur... RADYO SPİKERİ — Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden, kadın terörist Sevim Taşanın yakalanması için başlatılan geniş çaplı operasyonlar sürüyor. Sürekli kılık değiştirdiği için kamuoyunda Binbir Surat Sevim olarak anılan teröristin, bir türlü yakalanamaması em niyet teşkilatını güç durumda bıraktı..
Hay çok yaşa, Sunay Akın...
Baba mirası köşkünü kat karşılığı mütayit'e vermektense Oyuncak Müzesi'ne dönüştüren o büyük şair, Sunay Akın... "Hadi gelin" diyor şimdi, "büyükleri büyükler düşünsün, biz hiç büyümeyen çocuklar olarak, çocukları düşünelim."
Sayfa 207Kitabı okudu
149 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.