Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretlerinin 3. yılında, yapılan Uhud Harbi’nde, İslâm sancağını Hz. Mus’ab (r.a.) taşıyordu. Okçuların yerlerinden ayrılması üzerine, düşman şiddetli bir hücum ile İslâm askerini arkadan vurdu ve bütün kuvvetleriyle Resûlullâh’a doğru hücum ettiler. Ashâb-ı Kirâm şiddetle çarpıştı. Resûlullâh’ın (s.a.v.) mübarek
Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretlerinin 3. yılında, yapılan Uhud Harbi’nde, İslâm sancağını Hz. Mus’ab (r.a.) taşıyordu. Okçuların yerlerinden ayrılması üzerine, düşman şiddetli bir hücum ile İslâm askerini arkadan vurdu ve bütün kuvvetleriyle Resûlullâh’a doğru hücum ettiler. Ashâb-ı Kirâm şiddetle çarpıştı. Resûlullâh’ın (s.a.v.) mübarek
Her bir mümine "Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker" farzdır. Kişi tam yaşamasa bile ve İnsanlardan korkup çekinenin hali müstesna.
"Yavrum, namazı gereği üzere kıl; iyiliği emret ve fenâlıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan. Çünkü bunlar kesin olarak farz kılınan işlerdir"
(Lokman Suresi
Kabul etmeliyiz ki...
Bugünkü hal ve ahvalimizin sebebi "dünyaya sarılıp ona bağlanmak bütün günahların başıdır" sözünü de "kişiye kendi nefsinden daha ağır bir düşman verilmediğini" de yazık ki unutmuş olmamızdır. Bu yüzden de inançlarıyla mutmain olmayıp çıkarlarının peşine düşen her belde ve neslin inananları gibi ne dinimizi terk edebiliyoruz ne de kendimizi Rabbimizin rızasına adayabiliyoruz.
Başta kendi nefsim...
Akıllarımız, sürekli "çıkarlarımızı" gözettiğinden nimet olunca toplanıyor, külfet olunca dağılıyoruz. Bize imam olan nefsimiz istediğinde, aklımız bu hesapsız istekler için makul görünen gerekçeler uyduruyor, vicdanımız ise tüm bunları aklayıp kendimizi kandırma uğraşında yardım ediyor.
⚡
Ömer Nasuhi Bilmen tefsirinde şöyle izah eder;
(Artık) Habibim Ya Muhammedi-as- (Allah yolunda savaşta bulun) ehli küfr ile cihada devam et (sen nefsinden başkası İle mükellef olmazsın) sen yalnız kendi yaptıklarından sorumlusun, başkalarının fiil ve hareketlerinden dolayı mükellef ve mesul değilsin. Binaenaleyh sen yalnız kendi başına olsan da
O HÂLDE, tek başına kalmış olsan bile cihadı terk etme zâlimlere karşı ALLAH YOLUNDA SAVAŞ! Unutma ki SEN, ANCAK KENDİ eylemleriNDEN SORUMLUSUN.
(84. Ayet)
hazret-i ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı
iftar sonrası çay ve sigaralardan
hazret-i ali kale bile almazdı şu bitirme tezini
bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa
ensar kız vermezdi
medineli çocuklar
tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek
tenimi ilk gazvede bırakıp kurtulmak belki
bakışlarıma mescidin kumları bile fazla
bir
Sevmek ne Güzel kelime
Kimi sevgiyi sever,kimi de sevgiyi vereni
İş o dur ki azizim sevmesini bilmeli
Sevmesini bilen sevgiyi de sevgiyi vereni de sever
Kalpler kararınca sevgi hissi körerir
Gözün var amma görmezsin
Seveni,sevgiyi hak edeni ve dahi sevgiyi vereni vereni bile görmezsin
Bir ben görürsün heybende
Heybedir neyle beslersen onunla doldurursun
Tamah etme dünyanın arzularına
Dalma günahın zevki sefasına
Kör olan kalbini ve köle olduğun nefsini azad et kendinden
Azat et ki kurtulsun kalbin bedeninden
Ya hâk konuş,yada hâk için sus ey nefsim
Ya hâkka yürü, yada hâkkın yoluna yürü
Ya kalbini hâkka emanet et,yada hâkkın emanetine sahip çık ey nefsim!
Naçizane..🍂
Be hey nefsim hakkı bulan mı dersin?
Hakka yarar amel işlemeyince.
Bu yolun sırrına erem mi dersin?
Hak sözü hakkıyla söylemeyince.
Özenirsen kardeş tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin zulmünü bozan.
Hiç kendi kendine kaynar mı gazan.
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Bilmek işi gönül evin güzemez.
Hakkın takdirini kimse bozamaz.
Bu yol ummandır.
Dalıp yüzülmez.
Aşkın deryasını bulamayınca.
Ruhun ilacını olmaz…