Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
510 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Roman konusunu gerçek hayattan alır.
FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Wladimir Bartol Çeviri: Atilla Dirim Yurt Kitap Yayın; 512 sayfa (Cuma, 31 Ekim 2008) Romanı dün akşam devrettim,,, son sayfalara geldiğimde hayal kırıklığı yaşadım. Sonuç bölümü kötü romanlar yarışmasında birinciliği kapabilir. Roman tarihî bir roman olarak sunulmaya çalışılmış ama Turgut Özakman'ın ŞU ÇILGIN TÜRKLER başlıklı eseri gibi ne tam bir roman olabilmiş, ne de tarihî bir roman... Sonuçta FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT bir roman... Kurgula kurgula yaz..! Uydur uydur yaz... Bunun adı roman... Tarihî roman değil de, tarihten alınmış isimlerin güzel bir kurguda kaynaştırılmasından mürekkep bir roman, içinde bolca felsefî konulara da değinilmiş... Haksızlık etmiş olmayayım: İlk bölümleri sıkıcı gelmiş olsa da son derece rahat okuduğum bir roman oldu... Yine de roman türü yazın eserleri arasında "kurgu" da olsa mantığıma başvurduğumda örnek 'Alamut Kalesi Fedaileri'nin afyon haplarını yuttuktan sonra uyumaları ve uyandıktan sonra suni cennette başlarına gelenler inandırıcı değil katiyen. Son sözüm: Roman konusunu gerçek hayattan alır.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,6bin okunma
"...Bu arada çevrende insan kalabalığının canlı girdabının nasıl kükreyip dönendiğini duyarsın, duyarsın, görürsün nasıl yaşıyor insanlar – gerçeklikte yaşıyorlar, görürsün, yaşam onlar için ödünç alınmış değil, yaşamları uyku gibi, hayal gibi uçup gitmiyor, yaşamları sonsuza dek yenileniyor, sonsuzca gençler ve bir saatleri diğerine benzemiyor; o zaman nasıl da neşesiz ve sıradanlık ölçüsünde tekdüze oluyor korkak fantezi, gölgenin, fikrin kölesi oluyor, beklenmedik biçimde güneşi örten ve böylece güneşine çok değer veren, gerçek bir Petersburg'lunun kalbini sıkıntıya boğan ilk bulutun kölesi oluyor – o sıkıntıyla da nasıl bir fantezi doğuyor artık! Hissedersin sonunda yorulduğunu, sonsuz çabada yorulduğunu bu yorulmaz fantezinin, çünkü sonuçta olgunlaşırsın, önceki ideallerini geride bırakırsın: Küle kalıntıya dönüşürler; eğer başka bir hayat yoksa, onu bu kalıntılardan inşa etmek gerekecektir. Bu arada ruh hep başka bir şey diler ve ister! Ve hayalperest boş yere, külleri karıştırır gibi eski hayallerini karıştırır, o küllerde bir kıvılcım olsun bulmaya çabalar; onu üflemek, soğuyan kalbini canlanan ateşle ısıtmak ve ondan daha önceden tatlı tatlı gelmiş, ruhu huzursuz etmiş, kanı kaynatmış, gözlerinden yaşlar akıtmış ve kendisini görkemli biçimde kandırmış olan şeyi tekrar diriltmek için! Biliyor musunuz, Nastenka, nereye vardım? Biliyor musunuz artık kendi duygularımın yıldönümünü kutlamaya, daha önce hoş gelmiş, aslında hiç olmamamış bir şeyin yıldönümünü kutlamaya kadar varırdım – çünkü bu yıldönümü bütün o boş, amaçsız hayaller için kutlanıyor..."
Reklam
Yalnızlık,hayal ürünü bir kaygı değil,son derece gerçek bir tehlikedir.
"...Doğrusu, her an inanmaya hazırdır, bütün bu yaşamın duyguların uyaranı olmadığına, serap olmadığına, hayal gücünün yalanı değil de aslında gerçek, sahici, var olan bir şey olduğuna! Neden o zaman, söylesenize Nastenka, neden o zaman böyle zamanlarda sıkışıyor ruh? Neden o zaman büyülü bir şekilde, beklenmedik bir hırsla nabız hızlanıyor, hayalperestin gözünden yaşlar boşanıyor, solgun, ıslak yanakları yanıyor ve dile gelmez bir sevinçle doluyor bütün varlığı? Neden o zaman uykusuz geceler bir an gibi, sebepsiz bir neşe ve mutlulukla geçiyor ve şafağın pembe ışığı pencereye vurduğunda ve loş odayı bizde, Petersburg'da olan türden, kararsız fantastik bir ışıkla aydınlattığından tan vakti, hayalperestimiz neden yorulmuş, tükenmiş bir halde kendini yatağa atıyor ve kendi hastalıklı, mahvolmuş ruhunun coşkularından yorulmuş ve kalbinde acı verici, tatlı bir sızıyla uykuya dalıyor? Evet, Nastenka, insan yanılır ve gerçek, hakiki bir tutkunun onun ruhunu heyecanlandırdığına inanır bilinçsizce, işe yaramaz hayallerinde canlı, ele gelir bir şeyler olduğuna inanır istemeden!.."
507 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
ÜTOPİK OLMASAYDIN;
Alman Edebiyatının ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap listesinde olan ve dünya da okunması en zor kitaplar arasında ilk üç sırada yerini almış olan bu muazzam eseri iki kere okudum. İlk okumam da yarıda bıraktım fakat ikinci okumam daha verimli oldu.Bir kere daha okunmayı hakettiğini ve bu okumadan sonra okumanın daha da verimli olacağını
Boncuk Oyunu
Boncuk OyunuHermann Hesse · YKY · 2020694 okunma
Sixteen Tons Nedir Biliyor musunuz?
"Bazı insanlar der ki insan çamurdan yapılmıştır Zavallı adamcağız kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli Güneşin ışıldamadığı bir sabah
Reklam
440 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Unutma, bu sadece bir oyun.
Caraval kitap yorumuyla geldimm (biraz geç oldu ama olsun) Bu kitabın atmosferi okuduğum birçok kitaptan ayrıydı, öyle işlenmiş detaylar vardı kii kimin gerçekten kim olduğunu, asıl amaçlarını, hayal mi gerçek mi asla anlayamıyorsunuz size o merak duygusunu çok güzel aktarıyor. Kitaptaki hiçbir karakter gereksiz değildi bence hepsinin küçükte
Caraval
CaravalStephanie Garber · Dex Kitap · 20231,320 okunma
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Cyrus bana baktı, gözleri yeşilden daha yeşildi; sanki daha önce dilediği bir yıldızmışım gibi bakıyordu. Hayal ettiği bir kıza aşıktı; buzdan değil, altından bir kalbi olan bir kıza... Cesaretli biriydi, hilekâr değil. Göğsündeki delik asla onun istediği kişi olmayacağımın kanıtı olmalıydı. Ama yine de beni seviyordu. Bu onun gerçek lanetiydi.
208 syf.
·
Puan vermedi
Kıyamet nasıl kopacak? Dağlar birbirine yakınlaşacak, denizler taşacak, yer gök bir araya gelecek, yeryüzünde tek bir canlı bile kalmayacak. Böyle mi sahiden? Şayet yeryüzünde tek bir kadın kalmazsa da bu kıyametten sayılmaz mı? Göklerden gelen bir karar gibi dev bir fallus görünür bir gün. Sadece kadınları ölüme sürükleyen bir intihar pandemisi
Korkudan da Büyük Bir Şey
Korkudan da Büyük Bir ŞeyBaran Güzel · Everest Yayınları · 202420 okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yazarın üslubu okurken kahkahalar atmanıza sebep olurken aynı zamanda da düşünmenizi kafanızın karışmasını sağlıyor. İnsanı kendi yapan şeyler neydi? Acılar, mutluluklar, hüzünler... Bir sabah, bir pansiyonda uyanıyorsunuz ve nerede olduğunuzu kısacası hayatınızla ve kendinizle ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyorsunuz. Hafızanız tamamen silinmiş ve kimliğiniz yok olmuş. Siz aynı durumda olsanız ne yapardınız? İşte kahramanımız böyle bir Adem.. Yazarın, kahramanın ismini Adem koyması da çok manidar çünkü Adem; adam, insan, insanoğlu anlamına gelmektedir ki, bence bu bir kişiyi değil bütün insanoğlunu temsil etmektedir diye düşünüyorum. Kendini, benliğini, özünü aramak için yola çıkan adam bir Adem var bir de bin Adem... Yazarın yazarken okuyucuyu da içine katmasını çok beğendim. Kitap, kurgusuyla somut ve soyut gerçekliğin iç içe geçmesiyle, dili ve anlatımıyla ciddi konuların, alaycı bir üslûpla, zamanın şimdi de olup mekânın sürekli değişmesiyle, kişisel arası diyaloglarıyla ve absürtlükleriyle, gerçek ile hayâl, olgunluk ile cahillik, unutma ile hatırlama, arama ile bulma gibi olguları okuyucuya sunuyor. Ve bu sayede sıkı bir beyin jimnastiği gerektiren bir roman olduğu gerçeğini de belirtmek isterim. İnsanın, insan olma çabası, hiç durmadan kendini araması, aradığını bulması ama bulduğunu asla anlamaması.. Okuduğum en güzel post-modern romandı. Zaman ve mekân kavramının olmayışı ilk defa bu kadar güzel etkiledi beni. "Hafıza dediğin kederdir kâtip yaz bunu. Dünya boşlukta nasıl duruyor sanıyorsun. O, boşluk değil keder. Kederi çıkar, dünya düşer. Unutma, unutma, unutma.."
İnsanın Acayip Kısa Tarihi
İnsanın Acayip Kısa TarihiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 20211,722 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Javier Marias-Duygusal Adam “Aşk, hayal gücüne en yüksek dozda ihtiyaç hissedilen duygudur; insan sadece onun varlığını hissettiğinde, geldiğini gördüğünde, onu yaşayıp kaybettiğinde, kendisine o duyguyu açıklama ihtiyacı duyduğu anlarda değil, aynı zamanda o gelişirken ve doruk noktasındayken de. Aşkın her zaman, gerçeğin sağladığı bir hayal unsuruna gereksinim duyduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle, o anda ne kadar elle tutulur, ne kadar gerçek olduğuna inanmak istesek de aşkın her zaman hayali bir yanı vardır. Aşk her zaman tamamlamak üzeredir, her zaman olabilecek olanın evrenidir. Daha doğrusu olmuş olabileceklerin evrenidir.” Noktası gelmeyen uzun anlatımlı cümleleriyle Proust’a çok benzettiğim İspanyol yazar Marias, aşk üçgeninde kalmış ve yeni yeni tanınmaya başlamış opera sanatçısı bir adamın duygusal düşlerini,anılarını güzellemiş. Yazarın anlatımı kitap kurgusunun önüne geçmiş olsa da okuması epey keyifliydi.. #bitavsiyemvar
Duygusal Adam
Duygusal AdamJavier Marias · Yapı Kredi Yayınları · 2020256 okunma
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.