Ütopya
Thomas More’un ünlü eseri Ütopya her açıdan mükemmel ve mutlu bir ülke hayalini anlatan bir kitaptır. Ütopya kelimesi ve anlamı bu kitap ile kullanılmaya başlanmıştır. Kitapta anlatılan ülke düzeni birçok açıdan gerçekten iyi ve sağlam bir düzen üzerine kurulmuş olsa da bana göre bir ütopya değildir. Hatta kitabın birçok yerinde ki
Katolik ülkelerde kutlanan Karnaval aslında eski bir Pagan curcunasından, Diyonisos festivalinden uyarlanmıştır ki o da daha da eski Haloa ve Tesmoforya'dan, yani ana Tanrıça Demeter'in iki bereket festivalinden gelir.
(Antik Yunan'da ataerkil irade anaerkil iradeyi alt ettiği zaman yeni gelen Diyonisos, aile Tanrıçası
Hayali düzen dışında bir yol bulmak mümkün değil. Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp, özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz.
İslâm Dîni, çeşitli kıtalarda ve değişik ülkelerde yaşayan, farklı vasıflardaki bütün insanlara ve tüm toplumlara hitab eden bir dindir. O, hayalî idealizmi reddedip insan fıtratını ve hayatın gerçeklerini makul gören bir düzen olduğu içindir ki, beşer hayatında, birden fazla kadınla ilişki kurmayı gerekli kılan açıklamaya çalıştığımız sebeblerin mevcûdiyetini tabîi görür. Tecrübelerin de varlığını doğruladığı bu sebeplerin her devirde ve her toplumda zuhur edebileceğini de kabul eder.
"Zam... Zulüm ve işkence...
Ev kiraları mı? Ev kiraları da artacak. Yakacak fiyatları mı? Tabii o da... İğneden ipliğe ne varsa hepsine, hepsine zam.
...
İçerde muhafazakarlık, milliyetçilik edebiyatı, dışarıda boynu bükük kredi dilenciliği!..
...
Yasaklarla, ayıplarla dolu şu düzen... Sosyal bir sınıfın, bu ekonomi politik ile başka sınıf ve tabakalar üzerinde kurduğu azınlık diktatoryası...
...
Gelsin krediler, hayali ihracat yoluyla hazine soygunu, kaçakçılara tanınan kılıfına uydurulmuş ayrıcalıklar, birader şirketleri, gülsuyu kokulu Suudi şirketler, sonra Türk kültürü üzerine haksız bir ipotek gibi konmuş Arap milliyetçiliği...
...
Şair Orhan Veli sanki bugünler için söylemiş:
Bu düzen böyle mi gidecek / Pireler filleri yutacak / Yedi nüfuslu haneye / Üç buçuk tayın yetecek?
Dediğim gibi, kimselerle bir derdim yok. Elime gelen kartları oynadım. Kimse zorlamadı beni. Pişmanlığım yok. Bazen, her şeyin başladığı o sabah yağmur olmasaydı ya da cebimde para olsaydı vesaire, hayatım nasıl olurdu diye düşünüyorum ama hiçbir özel hayal belirmiyor zihnimde. Düşünüyorum, evet, kentimi, kentimizi, nehir boyunca uzanan ağaçları, göklere uzanan kilise çatılarını. Graziano'nun filmini, Arianna'nın günlerine düzen vermek için kapısına yapıştırdığı notları, bitmiş gençliğimi, yaşayamayacağım yaşlılığımı düşünüyorum. Gerçekleşmemiş her şeyi, ölü doğan bebekleri, melekleri, sadece hayali kurulmuş sevdaları, seherle yarım kalan rüyaları düşünüyorum ve sonsuza dek ölmüş şeyleri, soykırımları, kesilen ağaçları, soyu tükenen balinaları ve tükenmiş tüm ırkları. Suların terk ettiği, çırpınarak canını kurtaran ve bizim var olmamızı sağlayan o ilk balığı düşünürüm. Her şeyi, doğmayı asla başaramamış ve sonsuza dek ölmüş her şeyi bağrına basan denizi. Gökyüzünün açılacağı ve bütün bunların ilk kez ya da bir kez daha meşruluklarını yeniden kazanacakları o günü düşünürüm.
Hayali düzen dışında bir yol mümkün değil. Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz.
İnsanların en kişisel istekleri sandıkları bile genelde hayali düzen tarafından programlanmıştır. Gayet popüler bir istek olan yurtdışında tatil yapma örneğini ele alalım. Bu istek aslında hiç de anlaşılır veya doğal değildir. Bir şempanze alfa erkeği asla gücünü komşu bir şempanze grubunun arazisine tatile gitmek için kullanmaz
Ancak dikkatimizi vermemiz gereken herhangi bir șey olmadan yalnız bașımıza kaldığımızda zihnin temel düzensizliği kendini gösterir. Yapılacak bir şey olmadığından, zihin rastgele kalıpları takip etmeye bașlar ve genelde acılı veya rahatsız edici bir seyleri düşünmeye başlar. Bir insan düşüncelerine nasıl düzen vereceğini bilmiyorsa, dikkat böyle anlarda en sıkıntılı olan düșüncelere çekilecektir: Gerçek veya hayali acıya, en yakın kederlere veya uzun vadeli hayal kırıklıklarına odaklanacaktır. Entropi bilincin normal hâlidir ve ne faydalı ne de eğlenceli bir durumdur.
İnsanlar bu durumdan kaçınmak için, dikkatin içe dönmesini ve olumsuz duyguları deșmesini engelleyen ve doğal olarak o an erișilebilir olan bilgilerle zihinlerini doldurmak isterler. Bu durum zamanın büyük kısmının genellikle zevk vermemesine rağmen neden televizyon izlemeye ayrıldığını açıklıyor.
Hayali düzen dışında bir yol mümkün değil. Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz.
İnsanların kurduğu tüm hayali düzenler, insanlığın önemli bir kısmını dışarıda bırakmaya eğimliydi.
..
İlk evrensel düzen ekonomi üzerinden yükseldi: parasal düzen. İkinci evrensel düzen siyasiydi: imparatorluklar düzeni. Üçüncü evrensel düzense diniydi: Budizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin evrensel düzeni.
Tüccarlar, fatihler ve peygamberler "biz ve onlar" ikiliğinin ötesine geçebilen ve insanlığın potansiyel olarak birleşebileceğini öngören ilk insanlardı. Tüccarlar için tüm dünya tek bir pazardı ve tüm insanlar potansiyel müşteriydi. Bu yüzden de her yerde herkes için geçerli olabilecek bir ekonomik düzen tesis etmeye çalıştılar. Fatihler için tüm dünya tek bir imparatorluk ve tüm insanlar potansiyel tebaaydı, peygamberler içinse tüm insanlar potansiyel inananlardı. Onlar da her yerde herkes için geçerli olabilecek bir düzen tesis etmeye çalıştılar.
Hayali düzen dışında bir yol mümkün değil.Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarlari
Yagiz atlar kisnedi, mesin kirbac sakladi
Bir dakika araba yerinde durakladi.
Neden sonra sarsildi altimda demir yaylar,
Gozlerimin onunden gecti kervansaraylar...