Uygulamada epeydir gördüğüm bir durum var: "Burası kitap uygulaması böyle şeyler paylaşamazsınız." şeklindeki parmak sallamalar. Neden herkes her konuda çok bilgili, yetkili, erdemli, söz söyleme sahibi hissediyor kendini? Sürekli insanlara ne yapıp ne yapmamalarını söyleyecek, onlara sınır çizecek gücü size veren ne ki?
Fotoğraf
Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bazı kitaplar vardır, okurken kendimizden bir parça buluruz. Hatta bazen daha da ileri gider: "Bu kadarı da olmaz, bu kitap beni anlatıyor!" deriz.
Hayatın bazı dönemlerinde öyle bir ruh haline bürünüyorum ki... İsmini veremediğim bir ruh haliydi, artık bir ismi oldu: OBLOMOVLUK.
Nazım Hikmet'i sever misiniz?
Hadi canım, nereden
İkinci cilt incelemesini tamamladım. Aşığılarda belirttiğim yerde göreceksiniz. Önemseyenler için tabii ki.
Klasikler hakkında inceleme yaparken zorlanıyorum. Birincisi: kitabın şaheser olması ve yapacağım incelemeden de yaraşır bir şey beklemem; diğeri ise söylenecek her şeyi birilerinin söylemiş olması.
Hayatınıza Levin gibi şekerpare
Kafka iyi bir yazar olmasının yanında, aynı zamanda iyi bir gözlemcidir. Dönüşüm kitabı ütobik bir kitap olmakla beraber, bu kitapta da anlatmak istediği alt metinde eleştirel bir kavram ve özgürlük temasına vurguda bulunmuştur.
Kitapla ilgili önemli bir anektot ise: Kafka bu kitabında bir böcek resminin kullanılmamasını rica etmiştir. ( Neden
"Eğer tıp okursan, insan DNA'sının şempanze ile %98 aynı olduğunu anlarsın.
Biyoloji okursan, evrim ne demek bilirsin.
Fizik okursan, Big Bang ve kuantumu öğrenir, evrenin sırlarını keşfedersin.
Kimya okursan, elementlerin nasıl kaynaştığını ve nasıl ayrıştırılarak kullanılacağını öğrenirsin.
Tarih sana, insanlığın geçirdiği evreleri ve gelişmeyi anlatır.
Jeoloji sana, dünyanın kaç yaşında olduğundan, fay hatlarına kadar bilgi verir.
Arkeoloji bilirsen, tüm dinlerin Sümerlerden nasıl evrildiğini, aslında hepsinin birbirinin benzeri olduğunu kavrarsın.
Fakat okumazsan sana ne söylenirse ona inanırsın. Sorduğun kişinin bildiği yanlışları farketmeden doğru kabul edersin. Başkalarının etkisinde onun izin verdiği kadar bir hayat yaşarsın. Ve bu durum seni herkesin kandırmasına ve bunu fark bile edememene sebep olur.
Oku, öğren hayatın değişsin. Kendi kararlarını ver.
ÖZGÜRLÜK bilmekten geçer."
YouTube kitap kanalımda Beton'u ve diğer Thomas Bernhard kitaplarını nasıl okumanız gerektiğinden bahsettim: ytbe.one/5bKKeH6c3Tw
Sizi son zamanlarda okuduğum en çarpıcı yazarla tanıştırmak istiyorum. Onun adı Thomas Bernhard.
Adına yakışır biçimde, insanı betona çarpmış kadar etkileyen bu kitabı okurken aklıma Nuri Bilge
İnceleme hazırlamakta en çok zorlandığım eser diyebilirim. Ne yapmam gerek ne söylemeliyim... söylenecek olan her şey söylenmiş zaten; ama böyle bir şahesere dokunmadan geçmek, benim için oldukça üzücü olurdu.
İlmek ilmek örülmüş derin ağlarla, okuyucusunun yüreğine işleyen, heyacanı, aşkı, umudu, devrimi ve isyanı ve giyotini, intikamı ve ölümü