Şimdiye kadar okuyup da hayatımı değiştiren tek ve en etkili kitap İncil oldu. Bir Hristiyan olarak bu kutsal ahıtı okuduktan önceki ve sonrakı ben arasındakı farkları 15 sıra şeklinde yazsam içim soğumaz bence. İncili okumanız için illa da Mesihçi olmanıza gerek yok. Müslüman, Deist, Yahudi ve .b fark etmez. Okumak iyidir. İncil bana İsa Rabbimizi milyonlarla kez daha sevdirdi. İsa’ya baktığımda, hayatını gözlemlediğimde yaşam isteğim kat-kat artırıyor. Onu anladım ki, yegane gerçek ve sonsuz sevgi Mesihtir. İnsanlar geçici, Rabb ise her zaman bizimledir. İsa Mesih’in sulh ve lutfu sizlerin üzerine olsun, dostlarım. Esenlikle kalın.
Orhan Pamuk, "Yeni Hayat" isimli kitabına şöyle başlar; "Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.". İşte benim bütün hayatımı değiştiren kitap "Nietzsche Ağladığında".
Eğer kişisel gelişim yolculuğunuzun ilk adımı ise sadece duygusal değil ikili ilişkilere de daha gerçekçi bir bakış açısı ile yaklaşmak istiyorsanız kemik kadroya almanız gereken bir kitap bir terapist'in tavsiyesi ile alıp hayatımı ve bakış açımı değiştiren bir kitap oldu.
Sürekli terk ediliyorum.
Sorun ne anlamadım her şeyi doğru yaptığımdan eminim.
İlişkiden kaçmak istiyorum bazen bunaldıgımı hissediyorum.
İlişkilerim fiziksel sağlığımı bile etkiliyor.
Aynı ilişki döngüsü içindeyim ve ikili iliskilerimde aynı tip insanlari hayatıma alıyorum
Bu cümleler ve daha fazlası size tanıdık geliyorsa doğru kitabı buldunuz demektir.kitap sade ve herkesin anlayacağı bir dilde asla iliski tavsiyesi içeren modern piyasada 10 adımda vazgecilmez kadın ol. Erkeği kendine kul köle et. Tüm bu icerikleri mantıksız ve gerçek iliskilerden uzak buluyorsanız ve olaylara biraz daha psikoloji ve davranış temelli yaklaşmayı daha doğru buluyorsanız okumanızı tavsiye ederim
BağlanmaAmir Levine · Aganta Kitap · 20182,957 okunma
Yıllar yıllar önce hatta tamı tamına 10 yıl önce, okuduğum bir kitap, hayatımı değiştirdi. Dememi bekliyorsanız, yanılıyorsunuz dostlar çünkü 10 yıl önce bu kitabı okumadım. Yalnızca kuzenimin kitaplığında görmüştüm. Kapakta bir giyotin, idam edilmeyi bekleyen bir mahkum ve kana susamış coşkulu bir kalabalık vardı. Kendi kendime düşünüp "Acaba bu kitap ne anlatıyo la?" demiştim. Yıllar sonra okumak nasip oldu her ne kadar akıcı ve eğlenceli bir kitap olduğunu söyleyemesemde leziz bir yolculuktu. Okumanızı şiddetle tavsiye etmeyeceğim ama yinede bir bakın derim... :D
Hayatımı değiştiren bir kitaptır kendisi. İçerisindeki karakterlerde kendinizi buluyorsunuz hemen. Bu kitabı 1 sene aralıklı olarak 3 kez okudum. Her okuduğum da kendimi bana tekrardan hatırlatan ve hatalarımın, yanlış gördüğüm arzularımın önüne geçmesine çok yardımcı olmuştur. Herkesin kitaplığında bulunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
1,5 yıl aradan sonra Ferrante ile yeniden buluşma. Anlatımda çıplaklık deyince aklıma gelen ilk isim elbette Annie Ernaux. Fakat Elena Ferrante ile tanışmamız Ernaux’ dan da önceye dayanıyor ve bu denli yalın ve çıplak bir anlatımı ilk onda keşfetmiştim. Yani Napoli romanlarını okurken. Yaklaşık 3000 sayfalık seriyi soluksuz bitirmiştim ve hayatım
Dışarı çıkıp kendi başınıza yürüdünüz mü hiç? Tek başına dışarı çıkmak, elinde kitap, yanında bir arkadaş olmadan, kendi başına bir ağacın altına oturmak ve bir yaprağın düşüşünü seyretmek, suyun şıpırtısını, balıkçının şarkısını dinlemek, bir kuşun, zihninizin mekanında birbirini kovalayan düşüncelerinizin uçuşunu izlemek çok önemlidir. Eğer tek başına kalabilir ve bunları izleyebilirseniz, sıradışı zenginlikleri keşfedersiniz...
Sokak nöbetçileri, benim hayatımı değiştiren, beni bambaşka yollardan çıkartan kitap, seriye veda etmemek için günlerdir bitirmemeye çalışıyordum ama maalesef bitti ;) çok fazla yazmak istemiyorum çünkü okuyanlar zaten ne kadar derinden etkilediğini biliyor.
"Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer.” (Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15)
Yaşadığımız buhranlar iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayırt ettirecek sabiteyi kaybetmemizden kaynaklanıyor. Modern zamanda tüm bunların ölçüsünü kim neye göre belirleyecek? Rol modelimiz kim olacak?
Bizler için bu sorunun cevabı belli: "Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir." (Ahzab,21)
Riyazu's Salihin okumak Rasulullah (sav)'ı an be an izlemek, O'nun dizinin dibine oturmak gibi. Bu bahçeye girmek benim kurumuş umuduma, ölmüş gönlüme bahar oldu.
Tüm seriyi hediye eden, bana ab-ı hayat sunan güzel dostuma da bir kez daha teşekkür ederim. Umuyorum onun girdiği bahçe Firdevs'te olur.
Çok çarpıcı, acı bir konu, kadınların yaşadığı zorluklar, uğradıkları şiddetler, istismarlar, baskılar... bunlara parmak basıyor kitap o yüzden zaman zaman çok üzüldüğüm için okumakta çok zorlandım. Benim yazılanları okumaya katlanamayıp kitabı kapatma lüksüm vardı ama bu yazılan olayları yaşayan kadınların hayatlarını bir kitap gibi bunaldıkları sayfada kapatıp rafa kaldırma imkanları olmadığını bilmek ise kitabı daha da üzücü bir hale getiriyordu... Bu kadar acı şeylerden bahsetmesinin yanında çok esprili de bir dili vardı. Bu kadınların yaşadıkları şeyleri çok normal şeylermiş gibi şakalar yaparak bahsetmeleri de aslında çok çarpıcıydı. Beni en çok üzen kısım ise sürekli yardım istemesine, kaçmaya çalışmasına, sesini duyurmaya çalışmasına rağmen Leyla'dan hep susup oturmasının beklenmesi, insanların evdeki onca bağırışa çağırışa rağmen üç maymunu oynaması, kapılarını örtmeleri, sessiz kalmalarıydı... Bu kadar hayatın içinden gerçek acılar okumak beni derinden etkiledi. Hepimizin bildiği, ben bu incelemeyi rahat evimde oturmuş yazarken yani tam şu anda bile bu acılarla baş etmeye çalışan kadınlar, insanlar olduğu gerçeğini aklımdan çıkaramıyorum. Bir noktada hayatımı, bakış açımı değiştiren bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Okuduğum için hiç pişman değilim. Uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü fırsatını bulup da okuyamadığım bir kitaptı, uzun zamandır Seray Şahinerle de tanışmak istiyordum ve bu kitap vesilesiyle tanışmış oldum. Seray Şahiner'in başka kitaplarını da mutlaka okumak istiyorum.
Her okuduğumda hayatımı değiştiren bir kitap olmuştur! İnsana nüfuz eden bir öze sahip olduğunu okurken hissettiriyor. Çok tartışmalara konu olsa da insanı anlayan bir kişi ya da kendini , bu kitaptan da olabildiğine faydalanabileceğini düşünüyorum.
Kısa sürede çok sayıda kitap okumaya dair eleştiriler içeren gönderilere ve yorumlara rastlıyorum bazen.
Kısa kitapların incelemesini yaparken kitap konusunda niceliğin, yani sayfa sayfa miktarının asla önemli olmadığına, 50 sayfalık bir kitabın sizi 500 sayfalık bir kitaptan çok daha ileriye taşıyabileceğine vurgu yaparım sık sık.
Duyduğum andan itibaren hayatımı değiştiren bir cümle: "Göz bakar, dil görür"... Peki bu ne demek? Dil nasıl görebilir ki? Bunu anlayabilmek için meslektaşım Anooshirvan Miandji'nin bir sunumunu dinlemem gerekmişti. Daha sonra İzmir kitap fuarında yanına gidip tanıştığımda konu dallanıp budaklanmıştı, demek ki öyle bir cümleydi ki bu, içinde bereket vardı.. Bu cümlenin, ezbere cümlelerin heryerde dolaştığı, fakat anlamı yakalanmayan yüzeysel sözlerden biri olsun istemiyordum.. Söz gelimi göz bir organ değildi. Beynin bir uzantısıydı. Ona bir sensör demek dar anlamıyla da olsa daha doğru olabilir. Gözümüz direk bilinçaltımıza bağlıydı. Bilinçaltımızı bilinçaltı yapan ise iletişim aracı olan dildi. Dilin içinde olmadığı hiçbirşey yoktu. Kullandığımız dil dünyaya bakışımızı belirliyordu, bu yüzdendir ki 100 kelimeyle düşünen biri 1000 kelimeyle düşünen birini anlayamaz deriz. Ya da "görülen sadece göreni gösterir" diye kendimizi savunuruz. Ya da "dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır" O halde yorumumu ekleyip konuyu bağlayayım, "kişioğlunu özgürleştiren dildir." Tek bir sorun vardır, o da dil sorunudur. İletişim sorunları bir dil sorunudur.. Bütün sorunlar buradan türer.