Rasûlallah (sav), "Akıllı kişi, nefsini hesaba çekip ölümden sonrası için hayırlı işler yapandır. Ahmak kimse ise, nefsine uyduğu halde Yüce Allah'a karşı daima boş beklentiler içinde olandır. " diye buyurmuştur.
Ahiret yurdunun daha hayırlı olduğunu kavramış olmak bu dünyadaki hayatımızı umursamadan yaşamamızı bize yasaklıyor ise de günlerimizi nihai faydanın dünyada sağlanamayacağını bilerek geçirmemizi öğretiyor. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre burada yapılacak işler var.
İnsan, başına gelen şeylerin hayır mı şer mi olduğunu bilemez. Ama seçtiği yol, hayırlı bir yolsa o yolda başına gelen olumsuz şeyler de hayırlıdır. Şer bir yol seçmişse, o yolda başına gelen hayır görünümlü işler dahi şerdir.
"Sizi yanımızda değerli kılacak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır. Ancak imân edip güzel ve hayırlı işler yapanların durumu başkadır. Onlara yaptıklarının kat kat fazlasıyla mükafat verilecektir."
[Sebe' sûresi (34), 37]
Her insan bireyinin esas ödevi, hayırlı işler görmek, ibadet etmek; hakkı ise, ümittir.
Ümit, hayattır.
Ümit, devam ettiği sürece yaşanır.
Ümidin kesildiği yerde tragedya, giderek saçmalık, sonundaysa, intihar başgösterir.
*****
“Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.”(Kehf, 18/46)
Bilgi:
Öldükten sonra dirilmeyi ve ahiret hayatını inkâr eden bazı Mekkeliler, çocukları ve mallarının çokluğuyla övünüyor, bunlara güveniyorlardı. Yüce Allah, bu ayette onların güven ve övünç kaynağı olan çocuk ve mallarının fani olduğunu bildirmektedir. Kalıcı olan ise Allah’a imandır, İslam’ın yapılmasını emrettiği ve hoş karşıladığı işlerdir; ahlakî değerlere uygun güzel davranışlardır.