Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
9/10 puan verdi
Anne kız Cast'lerin yazmaya başladığı gece evi serisi ne yazık ki sonlara doğru kar gayesine heba edilen muhteşem bir seri. Vampir ekolüne güzel bir tarzla taze bir tat getiren gece evi serisinde baş kahramanı Zoey'nin problemli aile yaşantısının ardından dahil olduğu vampir yaşamı ve bu yaşam içindeki arkadaşlık, aşk ve savaş dolu mücadelesi
İşaret
İşaretP. C. Cast · Pegasus Yayınları · 20094,608 okunma
"Bir yıldız için nebula neyse düşünce için o olan gündüz düşü, uykunun yanı başında konuşlanır ve uykunun sınırı olarak onunla yakından ilgilidir. Yaşayan saydamlıklarla dolu bir atmosfer: İşte bilinmeyene bir başlangıç. Ama onun ötesinde Mümkün Olanlar Diyarı uzayıp gider, hem de uçsuz bucaksızca. Başka varlıklar, başka gerçeklerdir orada olan. Doğaüstü bir yanları yoktur, sonsuz doğanın esrarengiz devamıdırlar yalnızca... Uyku Mümkün Olan'la temas halindedir, ki ona olası olmayan deriz. Gecenin dünyası bir dünyadır. Gece gece olmaklığıyla bir evrendir. ... Bilinmeyen dünyanın karanlık şeyleri, ister hakiki iletişim yoluyla olsun, ister uçurumun erişilmez uzaklıklarının hayali bir büyüteç altında büyümesi yoluyla olsun insana komşu oluverirler... ve uyuyan kişi, tam olarak görmeden, hepten bilinçsiz de olmadan bir anlığına o yabancı hayvansallıkları, tuhaf bitki örtülerini, korkunç ya da parlak solgunlukları, hayaletleri, maskları, siluetleri, çok başlı yılanları, karambolleri, aysız ay ışıklarını, muğlak mucize bozumlarını, karanlık derinliklerde serpilip büyüyenleri ve ortadan kaybolanları, gölgede süzülen şekilleri- adına Rüya Görmek dediğimiz ve aslında görünmez bir gerçekliğin yakına sokulmasından başka bir şey olmayan bütün o gizemi görür. Rüya Gece'nin akvaryumudur."
Sayfa 107 - Ursula K. Le Guin - Rüyanın Öte Yakası
Reklam
Bu dünya bir yokluk alemidir. Var dedikleriniz de yoktur yok dedikleriniz de. Lakin insan her şey var zanneder. Hatta her şeyi kendinin zanneder. Öyle çok sever ki bu dünyada sahip olduklarını vazgeçerse her şey biter diye vehmeder. Malı olur bırakamaz, mülkü olur satamaz, şöhreti olur yıkamaz. Ne tuhaf şey! Bu alem bir rüya alemine benzer oysa. Rüyada sahip olduklarınızı uyanınca yanınızda bulabilir misiniz? Hem rüyanızda var olanla uyanınca yok diye dertlenir misiniz? İşte bu alemde o rüya misalidir. Bilin ki bu rüyada sahip olduklarının hiç bir insanın değildir. Sahiplik makamı da sıfatı da yoktur insanda. Kendisi dahi kendisinin değildir. Kendine sahip olamayan başka bir şeye nasıl edecek de sahip olacak?
İlk bakışta bilimin gerçekten, kendi yönünü tayin edebilecek son derece zeki ve yaratıcı insanların işi olduğu aşikardır. Bizler bir devri sık sık keşifleri ve teorileriyle o dönemde iz bırakan bir şahsın ismiyle anarız. Fizikte "Einstein'dan sonrası" psikolojide "Watson'dan sonrası" ve heykelcilikte "Michelangelo'dan sonrası" hakkında konuşuruz. Görünen o ki bireyler hem bilim hem de genel kültür alanlarında, tarihin akışını değiştiren heyecan verici, bazan sarsıcı değişiklikler ortaya koyarlar. Bu savın doğruluğunu kanıtlamak için sadece Sigmund Freud'u düşünmek bile yeterlidir. Bu nedenle kişilikçi teorinin belirli bir değeri olduğu doğrudur ancak tek başına bu teori bir bilimin veya toplumun gelişimini açıklamakta yeterli midir? Hayır. Bilim adamlarının ve filozofların çalışmaları, zamanında çoğunlukla görmezlikten gelinmiş veya yalanlanmış ve bu çalışmaların onaylanması bundan uzun zaman sonra olmuştur. Zamanın şartları bir bilim adamının düşüncelerinin dikkate alınıp alınmayacağını veya önemsenip önemsenmiyeceğini, övüleceğini veya unutulacağını tayin edebilir. Bilim tarihi yeni keşiflerin ve orjinal anlayışların reddedilmesi örnekleriyle doludur. Hatta en yetenekli kafalar (belki de özellikle en yetenekli kafalar) Zeitgeist tarafından engellenip zorlanmıştır. Buna bağlı olarak, bir keşfin kabulü ve uygulanması bir kültürdeki, bölgedeki veya çağdaki hakim düşünce kalıbı tarafından kısıtlanmış olabilir fakat o dönemde çok tuhaf bulunup kabul görmeyen bir fikir, bir nesil veya yüzyıl sonra kolayca kabul edilebilir. Yavaş değişim bilimsel ilerlemenin bir kuralı gibi gözükmektedir.
Sayfa 49
156 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İlk önce neden 4 okuma olduğuna çok şaşırdım. Bazı boş ve anlamsız, bize öfke katan, nefsimizi zora sokacak kitaplar 100,200 okunurken 4 deve`de kulak bile değil... Alt başlık`dan da belli olduğu gibi " Tuhaf Hikayeler " adı altında çeşitli hikayelerden oluşuyor. Bu hikayeler daha önce duyduklarınız da olabilir, benim gibi sadece
Einstein'ın Buzdolabı
Einstein'ın BuzdolabıSteve Silverman · Aykırı Yayınları · 2003144 okunma
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,6bin okunma
Reklam
Evet, ne kadar genç, ne kadar hoş, ne kadar tüy gibi hafif ve şık olduğunu görünce, şaşkınlıktan korkuya kapılmıştım. Ve şu da çok tuhaf değil mi, gerek benim gerekse başkalarının sendeki o kendine özgü bir nitelik olarak her defasında hayretle algıladığımız özelliğinin farkına daha ilk anda varmıştım: Sen, bir anlamda ikili kişiliği olan bir insandın, hem sıcakkanlı, hayatı hafife alan, kendini bütünüyle oyuna ve serüvene vermiş bir gençtin, hem de aynı zamanda sanatında acımasız bir ciddiyet sergileyen, görev bilinci taşıyan, son derece okumuş ve bilgili bir adamdın. Zamanla herkesin sende hissettiği bir şeyi ben bilinçaltımda algılamıştım, sen ikili bir hayat yaşıyordun, bir yönüyle aydınlık, tamamen dünyaya açık bir yüzey, öteki yönüyle ise çok karanlık ve sadece senin bildiğin bir yüzey –bu dipsiz derinliklerdeki ikili yapıyı, senin varlığının sırrını ben, yani daha on üç yaşında olan çocuk, sihirli bir çekim gücünün etkisiyle daha ilk bakışta hissetmiştim.
Ali Şeriati: Kürt medeniyetinden, Yunan ve çağdaş Amerikan medeniyetine... Araştırmacı Remzî Pêşeng'in Ali Şeriati konulu makalesi... Ali Şeriati’nin “İslam Bilim” ve Medeniyetler Tarihi adlı derslerinin “ Orijinal” çevirisi - 1 …Buna göre, Beynen Nehreyn’den Kürt adasından Yunanistan’a yansıyan Zeus isimli Tanrı, kültür ve medeniyetin
Tuhaf, değil mi? Yani Akiba'daki bir kafede oturmuş, kayıp zaman hakkında düşünüyorum ve yüz sene önce Fransa'daki yaşlı Marcel Proust da oturmuş, tam olarak aynı konu hakkında bir kitap yazmıştı. Belki de gerçekten kapak ve zihnim arasında dolaşan da onun hayaletiydi ya da sadece çılgın bir tesadüftü bu ; fakat ne olursa olsun güzeldi. Tesadüflerin hoş olduğunu düşünüyorum, her zaman bir anlama gelmeseler bile. Hem zaten herhangi bir anlama gelip gelmeyeceğini kim bilebilir ki? Belki de bir anlamı vardır. Her şeyin bir nedeni vardır demek istemiyorum. Bu daha çok yaşlı Arcel ve benim aynı frekansta olmamız gibi bir durum.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.