Büyük bir yazar olabilmenin peşinde yıllarını harcayan adam; Arturo Bandini!
John Fante’nin okuduğum ilk kitabı. Yazarın dili sade, anlaşılır, akıcı ve sizi kitabın içine doğru çekiyor sürekli, Charles Bukowski’nin önsözüyle başlayan kitabımız, sakince devinen bir nehir misali akıp gidiyor.
Kahramanımız Arturo Bandini; aslında ne istediğini bildiğini sanan lakin bu esnada içindeki seslere fazlasıyla kulak veren ve bazen bilerek bazen de istemsizce yaptığı eylemler dolayısıyla pişmanlık duyan biraz tuhaf bir adam. İçindeki ses ile vicdanı arasında bocalamakta çoğu zaman. Her ne olursa olsun umudunu kaybetmeyen ve hayallerinden de vazgeçmeyen bir insan aynı zamanda. En büyük hayali ise; günün birinde büyük bir yazar olmak ve öyle de anılmak elbette. Kitabın ikinci önemli karakterine bakacak olursak; Bandini’nin hayallerini süsleyen, aşık olduğu kadın; Camilla ile karşılaşıyoruz!
Camilla da, Bandini gibi biraz tuhaf bir karakter diyebiliriz, içten içe fazlasıyla duygusal ve kırılgan bir ruh.
Bandini ile birlikte bu yollarda yürümek, tökezlemek, düşünmek, aşık olmak, yazmak ve zaman zaman pişmanlığı dibine kadar yaşamak bana çok iyi geldi. Sizlere de iyi gelmesini umuyorum.
Keyifli Okumalar!