Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
Piyon ve şah
Satrançta kazanmak istiyorsan, bir şeyi anlaman lazım. Oyun bitene kadar hiçbir şey bitmiş değildir. Elinde tek bir piyon kalmış olsa bitmez. Bir tarafta tek bir piyon ve şah varken karşı tarafın bütün taşları duruyor olsa da, oyun devam eder. Sen bir piyon olsan da ki belki hepimiz öyleyiz piyonun en sihirli taş olduğunu asla unutmamalısın. Ufacık ve sıradan bir şey gibi görünebilir ama öyle değildir. Çünkü hiçbir piyon piyondan ibaret değildir. Bütün piyonlar Kozadan çıkmayı bekleyen birer veziridir. Senin tek yapman gereken, ilerlemeye devam etmenin bir yolunu bulmaktır. Her seferinde tek bir kare. Bu şekilde karşıya geçip bütün güçlere sahip olabilirsin. En sıradan görünen şey seni zafere götürecek şey olabilir . Sen ilerlemeye devam et…
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Fedaileri cennete gönderme fikrimi ilk işittiğinde neden sinirlendin? Sence mutlu değiller mi? Onların mutluluğuyla, mutluluğun kaynağındaki hakikatten bihaber biri arasında ne fark var? Aslında ben seni neyin rahatsız ettiğini gayet iyi biliyorum. Sen üçümüzün bildiği şeyleri onlar bilmiyor diye rahatsızsın. Oysa durumları buna rağmen hiç de kötü
İstanbul'da, Ankara, İzmir, Adana'da gücüne göre, bir mi olur beş mi olur han apartman alırsın. Hani şöyle ahım şahım bir şey değil, iki yatak odası, bir salon, bir mutfak, bir de banyolu, yirmi daireli bir apartman alsan, her daire ayda beş bin liradan, aydan aya yüz bin lira cebinde. Nasıl olsa kanunlar senden yana. Kiracılar yalvar yakar. Birini at, öbürü çalıyor kapını. Arada komisyonculara para ödüyorlar. Kirayı arttırmak senin elinde. Bu yıl beş bin, gelecek yıl merhametine kalmış. İster yedi bin dersin, ister sekiz! Dur diyen yok sana. Taban fiyatı diye hükümetin alacağı kararı beklemiyorsun ...
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
Dünün hatalarini bugün tamir ederek, yarina daha güzel bir gelecek birakabilirsin. Her sey senin elinde...
Reklam
2224 Ey mânâ Güneşi, sen de canfeşanlık edip şu köhne âleme bir yenilik göster. 2225 İnsanın vücûduna can da, revan da gayb âleminden akar su gibi gelir. 2226 Her vakit gayb âleminden insan bedenine yeni yeni hayat ve füyûzât vârid olur. Ten cihanından da dışarıya çık emri verilir. 2227 Resûl-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi Vesellem buyurdu ki:
Sayfa 220
Bora Karabey sevdalısı oluyorum herhalde
"Merkezde ben yokum, sen varsın. Her şey senin elinde. Bu dediğimi ne kadar çok anlarsan, o kadar çok genişler alanın."
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
"Hayır. Ama herhalde döve döve ezilir, veya eritilebilir." "Dene!" dedi Gandalf. "Hemen dene!" Frodo Yüzük'ü tekrar cebinden çıkartarak baktı. Şimdi sade ve pürüzsüz görünüyordu, görünürde işaret veya nişan yoktu. Altın son derece ince ve saf duruyordu; Frodo renginin ne kadar zengin ve güzel, halkasının ne kadar mükemmel olduğunu düşündü. Hayran olunası bir şey, tam anlamıyla kıymetli bir şeydi. Yüzüğü ateşin en sıcak yerine fırlatıp atmak niyetiyle cebinden çıkartmıştı. Fakat şimdi kendisini iyice zorlamadıkça bunu yapamayacağını fark ediyordu. Tereddütler içinde, Gandalf m ona anlattığı her şeyi hatırlamaya çalışarak Yüzük'ü elinde tarttı; sonra bir gayretle, sanki alacakmış gibi bir hareket yaptı fakat bir baktı ki, tekrar cebine geri koymuş. Gandalf acı acı güldü. "Gördün mü? Daha şimdiden, sen bile Frodo, onu ne kolay kolay bırakabiliyorsun, ne de yok etmeye gönlün var. Ve ben sana bunu 'yaptıramam' zor kullanırsam başka, bu da senin aklını sakatlar. Fakat Yüzük'ü sakatlamaya gelince, bu konuda zor kullanmak faydasız. Onu alıp ağır bir balyoz da indirsen, yüzükte bir iz bile bırakamazsın. O, ne senin, ne de benim ellerimle yok edilebilir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.