Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
Olan olmuştur olacak olan da olmuştur.. ..saat kurarak güne başlayanların hikayeleri… Çaresiz insanlar son bir umut olarak son bir kurtulma arzusuyla toprağın altına girer gibi, karanlıkta bir okyanusun sularına dalar gibi gözlerini kapatırlar. Gözlerini kapamak çocukluktan kalma ilkel bir savunma silahıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen
Reklam
"Her insan biraz ölüdür."
Bir gün daha bomboş geçip gidiyordu. Öyle bir saat ki bir şey yapmaya kalksan, ya erken sayılır, ya geç... Kişi yalnız yaşayınca anlatmak denen şeyin bile ne olduğunu artık bilemez hale geliyor : Değil olanlar, olması mümkünler bile dostlarla birlikte yitip gidiyor.
"Her şeyden önce, anadilimize saygı göstermeli ve onu korumalıyız; dilimiz yaşadığı sürece biz de bir halk olduğumuzu hissedeceğiz. atalarımızın dili yok olursa halk da tükenir ve yok olur." "Ulusun doğuşu ve şekillenmesi için olmazsa olmaz koşulan halkın tarihi ve kültürel değerlerini benimsemesi ve bunlara sahip
Aynanın öbür tarafından...
“Kimmiş o adam?” “Robin Hood.” Rearden ona bomboş bakışlarla baktı. Anlamamıştı. “Zenginleri soyup yoksullara dağıtan bir adamdı. Ben de yoksulları soyup zenginlere dağıtan biriyim. Daha doğrusu, hırsız yoksulları soyup gerisin geri üretici zenginlere veren biriyim.” “Ne demek oluyor bütün bunlar?” “Gazetelerde hakkımda yazılı çıkması
Sayfa 905 - Plato Film Yayınları 2006 Çeviri: Belkıs Çorakçı Dişbudak (PDF)Kitabı okudu
26. Bölüm
“Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim... Emine teyzelerin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunun böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku vardı...
Sayfa 227 - 228 - 229 - 230 - 231Kitabı okudu
Reklam
Her seyin gozle gorulur olmasi katlanilmaz bir sey. Gorulebilecek bütün her seyin,  gorduklerimizden ibaret olmasi . Bunu hazmedemiyoruz ... Sahnedeki dram amatörce ve derme catma oldugu icin , gözlerden uzakta temsil edilen daha saf, daha güzel bir oyun seyredebilir miyiz , diye sahne gerisine göz atmaktan kendimizi alamıyoruz . Ama sahne gerisi bomboş, görmüyor musun ?
Aşkın hayatındaki işlevini asla keşfedemeyeceği sonucuna varmıştı. Bu bir rahatsızlık olmalıydı, çünkü tanıdığı herkes er ya da geç aynı şeyin öneminden bahsediyorlardı: evlenip çoluk çocuk sahibi olmak, yemek yapmak, televizyon seyrederken eşlik edecek birine sahip olmak, tiyatroya gitmek, dünyayı gezmek, eve dönerken küçük hediyeler getirmek, kocası ya da karısının küçük kaçamaklarına göz yummak, hayatın tek anlamının çocuklar olması, akşam yemeğinde ne yeneceği, geleceğe dair planlar, okulda, işte, hayatta başarılı olmak.. İnsanlar hayatta bir işe yaradıkları hissini böylece birkaç sene daha uzatsalar da er ya da geç herkes kendi yoluna gidiyordu. Ev bomboş kalıyor, tek önemli şey beraber yenilen pazar öğle yemekleri oluyordu. Aile bir araya geliyor, daima her şeyin yolundaymış, kimsenin arasında kıskançlık ya da çekişme yokmuş gibi davranıyor, öte yandansa birbirlerine görünmez bıçaklar fırlatıyorlardı: Benim kazancım seninkinden fazla, benim karım mimarlık mezunu, yeni aldığımız evi görünce gözlerine inanamayacaksınız..
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.